geceye dokunmak

349 15 2
                                    

Üzerinde ki önlüğü çıkarıp tezgâhın üzerine koyduktan sonra, sabahtan bu yana yüzüne yapışan sahte gülümseyi söküp attı.
"Ben çıkıyorum. Bir sorun yok değil mi?"

Kasada ki kızla konuşurken üç aydır burada çalışmasına rağmen kızın adını hep unuttuğunu farketti. Umursamadan boş bakışlarını kızın üzerinde gezdirdi. Onun ruhsuz bakışlarına karşılık neşe kapsülleri fırlatan bakışlar esir aldı gözlerini.
"Sorun yok." Yutkunduktan sonra devam etti kasadaki kız. "Doğum günün kutlu olsun, Hazal." Hazal'ın kaşları çatıldı ama başını sallayarak teşekkür etti.

"Teşekkürler..." hızla gözlerini kızın yaka kartına çevirdi. "...Ebru."

Sonra montunu alarak kafeyi terketti. Üzerine geçirdiği siyah monta sıkıca sarılıp ellerini cebine koydu ve kalabalık sokakta ilerlemeye başladı. Kulağına ulaşan ama beyninin algılamak istemediği boş uğultular, birbirlerine değmeden yürüyemeyen insanlarla bu cadde Hazal için kaos ortamıydı. Uzun zamandır hiçbir duyguya ev sahipliği yapmadığı kalbi acıyla teklerken Hazal gözlerini yummak istedi. Bunu yapamayacağı için cebindeki ellerini yumruk haline getirdi ve uzun, biçimsiz tırnaklarını etine gömdü. Ağzından çıkan buharın dağılarak havada kayboluşunu izlerken burnunun ucunun acıyla sızlaması onu şoka uğrattı.

Yalnızlık ve özlem kızı ele geçiriyor, acıdan vücudunun kasılmasına neden oluyordu. Babasını özlüyordu. Annesi zaten ölmüştü, ama babası... Hazal'ın çokta umursamadığı annesi ölünce varı yoğu olan babası onu bırakıp bir kadınla hayatını birleştirdi. Ve iki çocuğa sahip oldu. Hazal'ın yerini doldurdular. Ya da Hazal böyle düşünüyordu. Oysa babası Hazal'ıda yanına almak istemişti bir zamanlar. Gururdu işte. Her şeyi batıran, şu an acıyla kasılmasına neden olan şey gururdu.

Soğuktan yaşaran gözlerini kırpıştırıp markete girdi. Marketin sıcaklığı kasılan vücuduna iyi gelirken çarptığı kadının yüksek sesi onu daldığı dehlizden çıkardı.
"Kusura bakmayın..." diye bir şeyler geveleyip içecek reyonuna gitti ve birkaç içeceği alıp kasaya yöneldi. Parasını ödedikten sonra bir canavar misali önüne çıkanı ısıran soğuğa geri döndü.

Aklına gelen fikirle babasının evinin yolunu tutmuştu. Sahi, kaç ay oluyordu onu görmeyeli? Hazal'ın mantığı, geri dönüp ona yarenlik eden yalnızlığa sarılıp uyumasını emrederken kalbi ise uzun zamandır hiç olmayan bir istekle sarsılıp babasını görmek için isyan ediyordu; kalbi kazandı ve adımlarını hızlandırdı.

Soğuk tehlikeli, yaramaz bir böcek misali vücudunu ısırırken boğazına kaynar su dökülmüş gibi hissediyordu. Tüm soğuğa rağmen yanan boğazı hastalanacağının haberini veriyordu. Yutkunmamaya özen göstererek adımlarını hızlandırırken kafasındaki düşünceler Hazal'ı ellerinden tutarak karanlığa davet ediyordu. Hazal direnemedi ve karanlığa düştü.

Oraya gittiğinde ne diyecekti?

Hey, merhaba baba mı?

Ya da, bugün benim doğum günümdü seni ahmak, falan mı?

Neredeyse vazgeçecek duruma geldiğinde hızla başını salladı ve girdiği karanlıktan başı dik bir şekilde çıktı. Oraya gidecek, babasını görecek ve içinde çığ gibi büyüyen özleme ket vuracaktı. Birkaç dakika daha soğukla el ele yürüdü. Sonunda babasının evine vardığında karşısındaki müstakil eve kısaca göz attı.

Turkuaz rengine sahip ev iki katlı, şirin bir yerdi. Bahçesi düzenli ve bakımlıydı. Bir bisiklet ve bir top çimenlerin üzerine öylece bırakılmıştı. Hazal iç çekti. Annesi ölmeden önce bile asla bir aile değillerdi. En önemli şey eksikti anne ve babasının arasında: Sevgi. Hiçbir zaman tam anlamıyla aile olamamışlardı. Şimdi ise, Hazal yapayalnızdı. Belkide artık bu yalnızlığa katlanamadığından bu evin önündeydi. Yaşayan tek tanıdığı babasıydı, ama aylardır görmüyordu. Bunu daha fazla kendine yapamazdı. Delicesine özlemişti işte, artık inkar edemiyordu. Bahçe kapısını açıp içeri bir adım attı ve taşlık alanda ilerleyerek evin kapısının önünde durdu. Titreyen ellerini zilin üzerine getirdi ve düşünmeden çaldı. Tiz zil sesi sokağı inletirken dudaklarını dişlerinin arasına çekti ve gergince bekledi.

TEK BÖLÜMLÜK HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin