7. 'Cesaret!'

16.1K 525 153
                                    

Arkadaşlar bölümü dün yazamadım, özür dilerim. Ben mal gibi bozulmuş salam yemişim, zehirlendim. Dün tüm gün hastaneydik. Burnumdan hortum daldırdılar ulan. Neyse şimdi yazıyorum. :)

Multi: Koray

Mina'dan

Parti tüm hızıyla devam ederken Tuğçe ve Poyraz odalarından -saç baş dağınık bi' halde!- gelmiş, Buse ve Tarık temiz kıyafet giyinmişlerdi ve Ceren ile Emir'de suratlarında ki pastaları temizlemişlerdi.

Saat gece ikiye gelirken ne kadar sessiz olmaya çalışsakta olamıyorduk. Bazı kişiler gitmiş, bazıları fazla içkiden dolayı sızmıştı. Sızmayan kör kütük sarhoşlar ile ilgilenmekte bana düşmüştü!

"Ulan ne yapıyorsun sen?" Köşede ki ağacı öpmeye çalışan Ceydayı omzundan çektim. O da herkes gibi sarhoş olmuştu ve mal mal haraketler yapıyordu.

"Şşşt! Mina, sessiz ol. Berkay uyuyor." Sanki bir sır verecekmiş gibi sessizce kulağıma söylemiş, sarhoş olduğu için kelimeler garip çıkmıştı. Üstelik ayakta bile duramıyordu. Şu anda onu kolundan tutan elim olmasa yere yapışırdı.

Kahkaha atarak gülmeye başladığında derin bir nefes aldım. Birazdan sarhoşken ruh halinizin değişimlerini izleyeceksiniz muhtemelen!

"Beni çok seviyor biliyor musun? Öyle çok seviyor ki, gövdesine işememe bile izin veriyor." suratımı buruşturdum. İğrenç! Kahkaha attı.

"Evleneceğiz olum biz, boy boy yeşilliklerimiz olacak!" yeşillikten kastının ne olduğunu anlamasam da Ceyda'nın gözleri yeşildi, bunu kasdettiğini düşündüm.

Gözlerimi devirdiğimde derin bir nefes aldı ve başını omzuma koyup hıçkırdı. Ağlıyor mu ulan bu?

"Beni terk etti biliyor musun? Niye terk etti ki, iyi sulayamadım mı acaba" Sulayamadım?

"Ne sulaması ne diyorsun kızım sen?"

"Berkaydan başhediyorum kıjım! Onu sulayajak başkasını mı buldu acaba?" sarhoşluktan bazı kelimeler garip çıkıyordu. Kaşlarımı çattım, kimdi ulan bu Berkay?

"Berkay kim?" diye sorduğum da tekrar gülmeye başladı ve eliyle bir yeri işaret etti. Gösterdiği yere bakınca gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Sevgilisi bu olamazdı değil mi?

"Ne yani? Bizim meşhur(!) Berkay, annemin en sevdiği elma ağacı mı?" hayretle konuşurken suratım da sırıtma oluşmuştu.

Kızgınlıkla kaşlarını çattı ve işaret parmağını bana doğru sallamaya başladı.

"O ayaç değil! Beykay, sevgilim!" gülerek kafamı sağa çevirdiğim de Koray'ın ne olduğunu anlamaya çalışır bi' ifadeyle bize baktığını gördüm. Bu gün onunla uğraşmadığım aklıma gelince sırıttım. Elbet bir şeyler yapacaktım.

Yanım da haraketlilik hissedince sağa döndüm. Ceyda kolumdan çıkmış yine ağacı öpüyordu. Sinirle ofladım ve kolundan çektiğim gibi yanıma aldım. Yüksek sesle bağırdım.

"Biri alsın şu kızı, azmış ulan bu!"

Gece üçe gelirken çoğunluk gitmiş sadece -biz dahil- 15 kişi kalmıştık. Buse'nin isteği ile doğruk mu cesaretlik mi oynayacaktık. Ama cesaret dediğinde ağır cezalar verecek, cevaplamak ya da cevaplamak istemeyen de shot - önce tuzu yalayıp sonra içkiyi fondip yapma daha sonra da keyif limonunu emerek yapılan işlem. Gerçi biliyosunuzdur siz cjjxjx- atacaktık.

15 kişi bahçedeki çimenlere altımıza minder alarak daire şeklinde oturduk. Kızlarla birbirimize soru sorabilmek için karşılıklı oturmuştuk. Koray cidden karşıma oturmaktan kaçmıştı, gözümden kaçmadı. Ama tabiki ben tam karşısına oturdum.

4 Spastik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin