13."Orospu!"

13.6K 454 100
                                    

Bölümü yine; en tatlı, en sevimli, en şeker, en güzel, en komik, en bir tane yazar yazıyor. Yani ben. Yani Mina. Xjjxjx

Buse Uygun (02.10.2015)

"Emre Aydın konseri mi? Vay be!" dedim bej renki havlumu serdiğim şezlonga yaslanırken.

"Valla bende çok şaşırdım. Bir yandan da mutlu oldum. Ama en mutlu olduğum şey; bu Milkalaar!" dedi ve sevinçle, uyandığından beri yanından ayırmayan, kahvaltıda bile kutuyu kucağında taşıyan Tuğçe.

Mina ona gözlerini devirip tekrar yüzmeye devam etti. Bende onun bu haline gülümseyerek şezlonguma iyice yaslandım ve telefonu elime aldım.

Son attığım fotoğrafa gelen yorum ve beğenileri kontrol ettim. 825 beğeni ve 121 yorumun içinden, Tarık'ın engellemesine rağmen gözden kaçırdığı erkeklerin yavşama modunda yaptıkları yorumları sildim. Tarık görse, kan çıkar valla.

"Havluyu versene," diye seslenen Mina ile telefonu yanıma bırakarak yan şezlongta ki bordo havluyu havuzdan çıkan Mina'ya verdim. Mina havluyla kendini kurulayarak sağ yanımda ki şezlonga oturdu. Tuğçe sol yanımdaydı. Ceren ve Emir ise gece geç geldiği için, saatin 12 olmasına rağmen hala kalkmamıştı. Koray, Poyraz ve Tarık'ta işleri olduğunu söyleyip gitmişlerdi.

"Tutu, at oradan iki çilekli yavrum!" dedi Mina ıslak saçlarını havluya silerken.

Tuğçe, ağzı ve burnunda ki çikolata lekeleri ve büyümüş gözlerle, mekanik bir hareketle yavaş yavaş kafasını bize çevirdi. "Onlar benim bebeklerim!" daha sonra gözlerini kısarak kutuya sarıldı. "Benden gizli yediğinizi görürsem, yemin ederim uyurken kulaklarınıza şiş sokarım! Anladınız mı?"

Mina'nın açılmış bir ağızla şaşkınca Tuğçe'ye bakmasına gülümsedim ve elimle çenesine vurdum. Çenesi kapanırken suratını buruşturarak şezlonga uzandı. "Aman vermezsen verme be! Alt tarafı çikolata istedik, sanki namusunu istedik!"

Tuğçe umursamayarak yemeye devam ederken gülümseyerek telefonla ilgilenmeye devam ettim.

Tarık'ın sayfasına girip son fotoğrafına baktım. Ceren biz uyurken bizim resmimizi çekmiş. Son fotoğrafı buydu. Ben sırtımı Tarık'a dönmüşüm o da kolunu karnıma koyarak sarılmış, kafası ise boynumdaydı. Güzel bir görüntüydü. Gülümsedim.
Tabi gülümsemem altta gördüğüm yorumla söndü.

"Hiç değişmemişsin Tarık, benimle de böyle uyurdun."

Ha?

"Kim ulan bu DNA'sını tek tek siktiğimin kızı?" dedim sinirle kızın profiline girerken. Ayaklarımı yere sarkıtarak oturur bir hal almıştım.

"Kim?" diye sordu ve yanıma oturdu Mina.

Bir şey demedim. Açıp yorumu gösterdiğim de bir kaç saniye kısık gözlerle bakıp daha sonra bana dönerek "Oha!" dedi. Sinirle kafamı sallayıp güldüm. "Bence de oha! Bu kız kim ulan!"

Sinirle kızın profilini incelerken Tuğçe de gelip şezlonga oturduğun da şezlong bizi taşıyamadı ve yere düştük. Üçümüz de acıyla inlediğimizde Tuğçe kıkırdamaya başladı. Üçümüzünde sırtı yerde bacakları yan dönmüş şezlongun üstündeydi. "Senin hesaplamana sıçayım Tuğçe!" diye mırıldanarak ayağa kalktı Mina. Bir elini bana bir elini Tuğçe'ye uzatarak kalkmamıza yardımcı oldu.

Bu spastik halimizi önemsemeyip ayağa dikildim ve yerde ki telefonu elime aldım.

Ece Yılmaz

Gördüğüm isimle suratımı buruşturdum. "Ece diye biriymiş," dedim merakla bana bakan kızlara.

4 Spastik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin