20. 'Acı Yaşananlar'

8.5K 432 165
                                    

OKUMADAN GEÇMEYİN, AZ ZATEN!!!

Bu bölüm benim, (Mina Sena) okullar açılıncaya kadar yazdığım son bölüm. Ailevi sorunlarımdan dolayı 15 tatilde başka bir yerde oturan annemin yanına gideceğim ve zaten sadece 15 gün görebileceğim annemin yanında telefona tıkılıp kalmak istemiyorum. Aslında diğer bölüm sondu, Mina ve Koray ile ilgili soru işareti kalmasın diye ek olarak bu bölümü yazdım. Ama güzel bir haberim var; Ceren bölüm yazacak xjxjxj Bir de onun kalemine bakın bakalım, nasılmış... (bi dakka araya dalıyorum ama cerene bölümü döve döve yazdırmak zor olacak yazmazsa kusurumuza bakmayın gidin onun kitabına şeedin şdkdks -buse) Ve sadece bu kitaba değil, Notaların Çığlığı kitabına da yb gelmeyecek. Hiç bir şekilde sosyal medya kullanmayacağım 15 gün boyunca.

Beni özleyin tamam mıığğ???

Sizi seviyooğğm. -,-

-Mina Senaaa xjxjjx

❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

Mina Koçyiğit

Çatı katında bulunan ve sessizliği misafir eden, kullanılmadığı için rafları toz tutmuş kütüphaneye girdim. Burayı özel olarak annem yaptırmıştı. Annem, kitapların her zaman en iyi psikolog olduğunu düşünürdü. Bu güne kadar kitap okumuşluğum olmadığı için buraya hic girmemiştim. Annem de bir yıla yakındır evde olmadığı için bu oda, sessizliğe hapsolmuştu.

"Şuraya geç," dedim elime köşede karşılıklı duran iki berjeri göstererek. Koray ağır adımlarla oturduğunda bende titreyen bacaklarıma aldırmadan karşısına oturdum.

"Anlat," dedim anlatacaklarından korkarak.

Korkuyordum çünkü, Koray'ın birine tecavüz etme ihtimali miğdeme kramp girmesine sebep oluyordu. Ben tecavüze uğramamıştım ama Oğuz'un yaptıkları, tıpkı bir tecavüz etkisi yaratmıştı bünyemde. Sonuçta bu iki iğrenç olayın ortak noktaları vardı; İkisi de duyguları öldürüyordu. Umutları boğup, hayâlleri kor aleve atıyordu.

"Ben..." diye fısıldadı çatallaşmış sesiyle. Ağlıyordu. Ağlaması göğsümde garip işlevler ugulayıp, nefesimin daralmasına sebep olurken, eğer böyle bir şey yaptıysa ne yapacağımı düşünmeye başladım. Muhtemelen giderdim. Birine tecavüz etmiş biriyle birlikte kalamazdım. O kadar alçak değildim.

"Nereden başlayacağımı bilmi-..."

"En baştan başla!" dedim sakin tutmaya çalıştığım sesimle. Koray derin bir nefes alırken kafasını yere eğerek elleriyle oyanamaya başladı. Koltukların hemen üstünde ki üçgen pencereden süzen ışık, yüzünün yarısını aydınlatırken, yüzünün sol tarafı karanlığa hapsoluyordu. Tıpkı hayat gibi. Tek bir bedene aittik ama tek bir yaşantıya ait değildik. Kimi zaman aydınlığı tadardık, kimi zaman karanlığı.

"Kesmeden dinle o zaman. Çünkü bir kere durursam, bir daha toparlayamam."

"Tamam," dedim titrek bir nefes alırken. Lütfen Allah'ım... Lütfen aşkı bana ikinci kez yaşatacağına inandığım adam, başka bir kızın hayallerinin katili olmasın.

"Sekiz yıl önce idi... Daha 16 yaşımdaydım. O zamanlar çok içime kapanık biriydim. Hani şu sizin hep tanıdığınız Koray varya, işte onunla alakam yoktu. Pısırık bir şeydim. Aniden bir şey yere düşse korkar ağlardım. Bunun sebebi özgüven eksikliğiydi. Ne garip değil mi? Egosuyla övünen birinin önceden özgüven eksikliği vardı... Neyse, 16 yaşımda olmama rağmen annemsiz uyuyamazdım. Tek başıma sokağa çıkmaya korkardım. Düşsem felan oturur ağlardım çocuk gibi. O halimle çok dalga geçerlerdi. Hiç arkadaşım yoktu çünkü ben mahallenin Ilık Çocuğu idim. Bu lakap yapışmıştı üstüme. Haklılarda bir yerde. Annemsiz uyuyamazdım. 16 yaşıma kadar annem bırakıp almıştı okuldan. Bana korkmamayı, cesur olmayı öğretecek bir baba figürüm yoktu hiç bir zaman. Ben doğmadan ölmüş. Sadece annem vardı.

4 Spastik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin