25. 'Bay Öküz'

1.5K 32 3
                                    

Mina'dan 19 Eylül 2016

"Koray geliyo, bebek geliyo kalk!" Acıyla attığım çığlığın üzerine yanımda uyuyan Koray korkuyla havaya sıçradı.

"Ne bebeği kimin bebeği!" Derin derin nefes alıp verirken Koray'a attığım bakış ile onu kendisine getirebilmiştim.

"Koray çabuk arabayı hazırla, kızlarada haber ver. Doğuruyorum amına koyayım!" Koray bir yandan yataktan beni kaldırmaya çalışırken bir yandan da telefonla yan odada uyuyan Tuğçe'yi aramaya çalışıyordu.

"Gerizekalı!" Var gücümle çığlığı bastığımda Tuğçe'nin telefon ile aranmasına gerek kalmamıştı çünkü Poyraz ile koşarak odaya geldiler.

"Oha doğuruyor musun!"

"Eğer biraz daha konuşursanız şimdi fıydırıvericem çocuğu!"

Poyraz ve Koray kollarıma girerek beni odadan ve daha sonrada evden çıkartarak arabaya bindirmişlerdi, Poyraz ve Tuğçe diğer spastiklere haber verip bebeğin ve benim eşyalarımı alarak arkamızdan geleceklerdi.

"Koray biraz daha hızlı süremez misin? Doğuruyorum da!"

Acıyla tekrar inlediğimde Koray gaza biraz daha basmıştı, bayılmamak için gözlerimi arabada gezdiriyordum saatin üç buçuk olduğunu da o zaman fark etmiştim, bu saatte de doğmazsın be güzel kızım.

Yarım saaten biraz az bir süre sonra hastahaneye gelmiştik Koray işlemler ile uğraşırken beni doğumhaneye almışlardı.

Tuğçe'den

Doğum yaklaşık iki buçuk saat sürmüştü ve bu sırada Tarık ile Buse buldukları ilk uçak ile İstanbuldan buraya gelmişlerdi, Ceren ile Emir ise Antalya'da taşınma işiyle uğraşıyorlardı bir kaç saat içinde de İstanbul'a geleceklerdi.

Emir'i arayıp doğumun başladığını söylediğimde ancak akşama burada olabileceklerini söylemişti, Mina'dan önce minik yeğenimiz odaya gelmişti. Buse ile minik yeğenimizi gördüğümüzde hıçkırarak ağlamaya başlamıştık çünkü çok güzeldi, Mina'nın genlerinde olan turuncumsu kızılımsı saç genini almıştı ve minicik gözlerini hafifçe araladığında tıpkı Koray'ınkiler gibi bal rengi gözleri vardı.

"Sen çok güzelsin!" Koray hemşirenin kollarından küçük kızını aldığında hepimizin gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

Poyraz'ın kollarının arasına sığınıp Koray'ı ve minik yeğenimi izledim, bakışlarım onlardan doğuma sadece bir ayı kalmış olan Buse'ye ve Tarık'a döndü. Her şey o kadar güzel gidiyor ve kusursuzdu ki, bir şeye nazar değecek diye ödüm kopuyordu.

Koray küçük kızını bebek yatağına bıraktığında odadan içeriye tekerlekli sandalyede Mina gelmişti, hemşirelerle birlikte Mina'nın yatağa yatmasına yardım ettikten sonra minik yeğenimi kardeşimin kollarının arasına bıraktım.

"Ama bu çok güzel amına koyayım ya!" Diyen Mina hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

"Bir şeyler yemeğe kafeteryaya geçiyoruz biz kızıl cadım, yine gelip sizi rahatsız edeceğiz." Poyraz'ın elini tutarak odadan çıktım, hastahanenin en üst katındaki kafeteryanın terasına çıktığımızda soğuktan ürperdim çünkü üzerimi değiştirmek aklıma bile gelmemişti ve çizgili pijamalarımlaydım.

"Her şey ne kadar güzel gidiyor, herkes İstanbul'a taşınıyor, Ceren ve Emir evlenecekler." Poyraz sıkıntıyla ofladığında bakışlarımı ona çevirdim.

"Tuğçe seni tüm kalbimle seviyorum, ve böyle bi anda böyle bir şeyi bekler misin bilmiyorum ama... Tuğçe'm benim dişi ayım, benimle. Benimle evlenir misin?" Poyraz sakinliğini koruyarak cebinden siyah kadife bir kutu çıkartıp önümde diz çöktü.

4 Spastik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin