Sabaha kadar korkunç kâbuslarla mücadelemi sürdürmüştüm. Kalktığımda soğuk bir duşun altına girdim, sular gözyaşlarımı saklıyordu. Kıyafetlerimi giyerken mesajlar geldi aklıma. Kimseyi görmek istemiyordum. Son olarak aynanın başına geçtim. Gözlerimin altında koyulaşma vardı. Göz kapakçıklarım balon gibiydi, patlayacaklar diye korkuyordum. Yüzüm solgun, vampire dönmüştüm adeta. Makyajla gözlerimdeki anormalliği kapattım ve saçlarımı atkuyruğu yapıp evden dışarı fırladım. Kızlarla bile karşılaşmak istemiyordum, hızla okulun yolunu tuttum.
Okulun bahçesinde Tekin’i gördüm, hayır görmek istemiyordum onu. Hemen arkamı dönmek için hamle yaptım ve Uzay’la çarpıştım. Yüzümü ona çevirdiğimde gözlerindeki duygu değişimini görebiliyordum. Öfke, sinir, ihanet, merak, üzülme ve tekrar öfke…
“Ne oldu sana? Bu halin ne böyle? Bunu o pislik mi yaptı!?” bana bakmıyordu, gözleri Tekin’deydi. Ona doğru gitmeye başladığında kolundan tutup bana bakmasını sağladım.
“Asıl sana ne oluyor? Sana ne benden? Sen sevgilinle ilgilensene!” önüne geçtim ve yürümeye başladım.
Sonra arkama dönerek “Ben çok mutluyum Tekin’le.” Dedim ona ilk yalanımı söyleyerek.
Tekin’in yanına gittim istemeyerek, o da yanıma yaklaştı sevinçle elinde birkaç gül ile.
“Günaydın, sevgilim.” Dedi ve halimi görünce o da soru soran gözlerle bana bakmaya başladı.
“Gece rahatsızdım biraz ondan uyuyamadım.” Dedim, yine bir yalan daha. Anlaşılan bugün yalanlı bir gün olacaktı.
“Kendine dikkat et, ben de üzülüyorum seni böyle görünce.” Dedi elimi tutmaya çalışarak. Hemen iki elimi de birbirine kenetledim. Bozulmuştu sanırım ama bana ne ya! Bu salaklığı daha ne kadar sürdürebilirdim. Bu azap ne kadar sürer acaba diye düşünerek sınıfa ilerledik.
Pelin sınıfta İltekin ile birlikte konuşuyordu. Diğer kızlar da herhalde sınıflarındadır. Yavaşça yerime ilerledim. Tekin de ikizinin yanına geçti.
Pelin koluma girdi ve kulağıma fısıldadı “Ne oldu sana canım benim? Yapma böyle, kimse için değmez.”
“Haklısın” dedim ben de fısıldayarak. Ders zili çaldığında ikizleri göndermiştik.
Derslere odaklanamıyordum, hangi dersteyiz onu bile ayırt edemiyordum. Teneffüslerde kızlar yanıma gelip bir şeyler söylüyorlardı, ben de kafa sallıyordum sadece. Tekin beni biraz yalnız bırakmak istedi, ilacımı anlamıştı biraz. Okul çıkışı da kızlar beni eve bırakırken yine bol bol nasihat veriyorlardı.
“Tekin’i istemiyor muydun sen zaten?” Beril ufaktan hatırlatma yapıyordu.
“Boş ver Uzay dangalağını” Naz yine erkekleri kötülemeye girişmişti.
“Kendine iyi bak, senin gibi güzel, güçlü ve akıllı bir kızı böyle şeyler için harcama.” Pelin beni desteklemek istercesine kolumu sıvazladı.
“Seni seviyoruz ve yanındayız.” Eylül de bana sarıldı.
“Teşekkür ederim kızlar, iyi ki varsınız..” dedim ben de. Tek tek sarıldıktan sonra kendimi eve attım ve duvara sırtımı destek almak istercesine dayadım. Yavaş yavaş yere kaydım ve bacaklarımı yüzüme kadar çektim. Başımı dizlerime yanağım gelecek kadar yatırdım. Uzun bir süre öylece boşluğu seyrederken evde hiç ses olmadığını fark ettim. Ayağa kalktım, çantamı da alarak evde gezinmeye başladım. Odalar boştu, sonra tekrar gezdim ve buzdolabının üzerindeki notu gördüm.
“Tatlım. 2 gün evde yokuz, buzdolabına yemekleri koydum, ısıtırsın. Kendine iyi bak, öptüm. Sana güveniyoruz bir tanem.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Günlüğü
ChickLitBüyüdükçe değişen arkadaşlıklar, değişen olaylar ve gelişen duygular... Defne, her zamanki gibi güzel bir yazın ardından okul açılacağı için heyecanlıdır. Arkadaş grubunu çok özlemiştir. Tabi tek özleyen Defne değildir. Okulun yakışıklı ikizleri he...