Gördüklerim beni gerçekten şok etti bir an yutkunamadığımı hissettim, adeta bir bıçak saplanmış gibiydi yüreğime. Hem de onunla ya! ''Buğlem’le'' olması yakmıştı canımı. Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi; sinirden gülmeye başladım. Oradan uzaklaşmak istiyordum ama yere sabitlenmiş gibiydim, hareket edemiyordum. Naz'ın yanıma uğramasıyla kendime geldim.
''Haydi, gidiyoruz, yeter bu kadar eğlence. '' dememe göz yaşlarım eşlik etmişti . Naz beni yatıştırmakla uğraşıyordu -erkek milleti işte hepsi aynı- diye söyleyerek. Haklıydı onun da diğerlerinden farkı yoktu. Kısa bir zaman diliminde de olsa ondan bir şeyler umut etmiş olduğuma kızıyordum kendi kendime.
''Bana ne ya; beni ne ilgilendirir?'' diyerek umursamıyormuş gibi davrandım, her ne kadar gözlerim beni yalancı çıkarmışta olsa.
Nisa ise sinsice gülüyordu, halimle dalga geçercesine -çocukluk arkadaşım da olsa, düşmanımdı bir yerde- . Eve gidemeyecek halde olmadığımı fark eden arkadaşlarım eşlik etti bana. Eve nasıl girdiğimi, odama nasıl çıktığımı hatırlamıyorum bile; sabaha kadar ağlamıştım gözüme bir gram uyku girmeden.
Ertesi günün tatil olması kendimi toparlamam için büyük fırsattı, pazar akşama kadar yataktan çıkmadım.
''Ne oluyor?'' sana diye soran annemi -üşütmüşüm biraz- diye geçiştirdim.
Evet dedim artık kalkma vakti, kendimi toparlamam lazım. Bir duşla kendime geldim. Beni rahatlatan tek şeyin alışveriş olduğunu düşünerek saate aldırmadan attım kendimi dışarılara. Gerçekten iyi hissediyordum kendimi, daha güçlü olmalıyım diye geçirdim içimden. Pazartesi için okul hazırlığını tamamladıktan sonra erkenden uyudum.
Sabah '' evet yeni bir gün '' diye içimden geçirdikten sonra yavaş adımlarla da olsa okula vardım. Gülerek selamlaştım herkesle. Uzay'ın bakışları yine üzerimdeydi; aldırış etmeden sırama geçtim. Buğlem girdi sınıfa büyük bir neşeyle ''günaydın!'' diyerek göz kırptı sevgilisine. İkisini birlikte düşünmek ne kadar da yaksa canımı, ilgilenmez gibi davrandım çaresizce. Ders geometriydi bu sıkıntının arkasına ne de güzel giderdi. Hocanın yoklama aldığı sırada dalmışım 2-3 defa tekrarlamış adımı, Kutay’ın uyarısıyla kendime geldim.
''Buradayım hocam dalmışım kusura bakmayın '' dedim çekinerek.
''Dikkat et kızım, boğulma daldığın yerde '' olarak geri döndü cevap bana. Bu cevabı beklemiyordum, sınıf kahkahaya boğulurken ben şaşkındım. '' Cumartesi gününe dalmıştır hocam, geçer geçer'' diye atıldı Buğlem üzerine vazifeymiş gibi. Kendimi tutamadım, bunu yapmamalıydım ama özür dileyerek çıktım dersten, soluğu kantinde aldım. Bir kahve ve çikolata istedim; alışverişten sonra beni kendime getiren tek şey bunlardı.
Evet, sakinleşmiştim, artık sınıfa gidebilirdim. Sınıfa girmemle zilin çalması bir oldu. Hemen toplandık kızlarla, durum değerlendirmesi yaparken Tekin geldi yanımıza.
''Defne bir gelebilir misin?'' diyerek uzaklaştırdı beni o ortamdan.
"Bir şey sormak istiyorum ama cesaret edemiyorum ." diye girdi konuşmaya.
"Tabi çekinme sor, merak ettim. " diye cesaretlendirdim bende.
"Peki o zaman 'Benimle çıkar mısın?' ” diyerek taçlandırdı konuşmayı. Ne diyeceğimi bilemedim hayır demeye karar vermişken Buğlem'i gördüm bizi seyrederken ''evet'' dedim birden.
"Evet mi? Çok sevindirdin beni çok teşekkür ederim!" diyerek ekledi devamında. Kardeşi daha 2 gün önce arkadaşıma güzel bir teklif yaparken, onun böyle kendini göstermesi tam bir trajedi. Böyle şans beni bulurdu zaten.
Kızların yanında soluklandım, durumu anlattığımda yaşadığım şok onlara da geçti adeta. Buğlem ve Uzay’a kaydı gözlerim tartışıyorlardı. Uzay çok sinirlenmişe benziyordu. Sırasını büyük bir öfkeyle yere fırlattı. Sonra da yumruğunu duvara geçirdi ve büyük hızla sınıfı terk etti. Bir daha da derslere gelmedi.
Okul çıkışı kızlarla bahçeden çıkarken, kapıda Uzay’ı gördüm.
''Hayırlı olsun'' diye tebrik etti beni, başka tarafa bakarak.
''Ben de seni tebrik ederim '' dedim duygusuzca.
“Anlamadım?” dedi birden yüzüme dönerek.
''Dalga mı geçiyorsun sen?'' diyerek uzaklaştım yanından.
Eve gittiğimde yine kendimi odama attım. Akşama kadar odamdan çıkmadım, ödevleri bahane ederek yemeğe de inmedim. Gözlerim artık kendinden geçmişti. Yarın nasıl giderim bu gözlerle okula diye düşünmeye başladım ve uyumaya karar verdim.
Telefonuma baktığımda yine aynı bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti. Çekilmez oldun artık sen de dedim telefona bakarak.
''Şimdiden seni çok özledim sevgilim'' diye mesaj gelmişti. Bir an her şey film şeridi gibi önümden geçmeye başladı. Tekin… Spor salonunda formamı unuttuğum gece spor salonu ikizler tarafından mumyalanmıştı. Yani formamı bulan Tekin’di, not ondandı. Şimdi de bu numara, ilk gün gelen mesajı gönderenle aynıydı. Peki Uzay? Yani bunların hepsi benim hayal gücümün ürünü müydü? Aslında Uzay gerçekten Buğlem’i mi seviyordu? Kalan umutlarım da kendini uçurumdan atmışlardı.
Ne yaptım ben bugün? Duygularımın esiri oldum ve bu işe Tekin’i de dâhil etmiştim.
Bir mesaj daha ''orada mısın*?'' . Ne yazacaktım ben şimdi bu çocuğa...
Gün devrildi, koca bir yürek kaldı altında…
Ama düşlerini çalıyorlar çekmeceden, sen uyanmıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Günlüğü
Chick-LitBüyüdükçe değişen arkadaşlıklar, değişen olaylar ve gelişen duygular... Defne, her zamanki gibi güzel bir yazın ardından okul açılacağı için heyecanlıdır. Arkadaş grubunu çok özlemiştir. Tabi tek özleyen Defne değildir. Okulun yakışıklı ikizleri he...