Bir an öylece bakakalsam da hemen toparladım kendimi.Uzay’dan kurtuldum bir tek hamlede.
“Neler oluyor, bu haliniz ne sizin?” diye bağırdım kalabalığa aldırış etmeden.
“Kaptanlık seçimi var” dedi Naz bana dönerek.Gözleri koyulaşmıştı sinirden.Biran ben de korktum bu boksçu kızdan.
“Seçime falan gerek yok.Kimin kaptan olacağını hepimiz biliyoruz” dedi yarım gülümsemeyle Buğlem.
“Hayır, bu senin hakkın değil.” Küçük çocuk gibi itiraz etti Pelin.
“Bu sorunu böyle çözemeyiz.” Beril elini kaldırmıştı.Ne yapıyordu bu?
“Bunu dışarıdan birisi çözecek” dedi ve Kartal’a yaklaştı.Fırsatları çok iyi değerlendiriyordu bu kız.
“Sence kim olmalı kaptan?” en şirin halini takındı Beril, Kartal’a bakarak.Kartal gülmeye başladı.
“Saçmalayın, onlar ne anlar hentboldan!” Ceren kahkaha attı isteksizce.Nisa bana “affet” bakışı atarak Başak’ın yanına geçti.Biliyordum zaten, çocukluk arkadaşıydık biz.Çocukken arkadaştık sadece.Baran ve Berk, Uzay’la arama girdiler.Artık daha bir özgürdüm.Ama cesaretim kırılmıştı.Akıllı bir kızdım ben ve o cesarete ihtiyacım fazlasıyla vardı bu durumda.Hızla Uzay’ın yanına gittim.Uzay da biraz şaşırmıştı.Of, zaten bu sıralar şaşıran şaşırana.Şimdi kendimi daha güvende hissediyordum.İstediğim gibi sataşabilirdim.
“Sizin ilaç saatiniz gelmedi mi?Ne işiniz var burada?Hadi naş, naş!” diyerek güldüm.Her yerde kahkaha sesleri yükseldi.
“Evet, uğraşmayalım bu delilerle kızlar.” Diyerek onayladı beni Eylül.Tamamdır bir lafımla hem karşı tarafı morarttım hem de bizim kızlar çekilmişti.Uzay bana bakarak güldü.Gülüşü içimi eritmişti sanki.Üstelik bu kadar yakınımdayken gülmüştü.Soğuk sular döküldü üzerimden, ellerim buz kesti anında.Ve dizlerim titremeye başladı.
Bir çığlık yükseldi.Başımı Uzay’dan Buğlemler’in tarafına çevirdim hemen.Buğlem sinirle bana yaklaşıyordu.Ne olacağını az çok tahmin ediyordum.Tüm herkesin önünde rezil olacaktım.Buğlem elini kaldırmış bana vurmaya hazırlanırken eli havada asılı kaldı.Uzay elini tuttuğu gibi geri çevirip Buğlem’i iki büklüm yaptı.
“Kız olduğun için dua et ve sakın bir daha böyle bir şey yapmayı aklından dahi geçirme!” öyle bir sesle söylemişti ki korkmuştum.Güvende olduğumu söylerken mecaz kullanmamış oldum bu sayede. Kalabalıktan “ooo” sesleri yükseldi.Zil çalmasıyla söylentiler yarım kaldı.Herkes sınıfa çıkma telaşına girmişti.Bu olay ise sadece sabah çerezi olacaktı.Buğlem utançla kimseyi beklemeden kayboldu.Ardından kuyrukları da.Bizimkiler ve Uzaylar kalmıştı.
Ben de gülmeyle somurtma arası bir ifadeyle “Teşekkür ederim” diyebildim.Şuan içimde bastırmam gereken çok duygu vardı ve çözülmesi gereken birçok karışık duygu.Uzay hiçbir şey demedi, gülümseyip kafa sallamakla yetindi ve arkadaşlarıyla birlikte çıktı.Ben de kızlara bakmadan peşlerinden gittim.Soru yağmuru için vaktim yoktu.Kızlar da benim peşimden çıktı.
İlk derse daha odaklanamadan ders bitti.Pelin kulağıma yaklaşarak,“Uzay meselesi kesinleşti.” Diye fısıldadı.
“Sabahki olanlar harikaydı!” Naz yanımda bitmişti.Beril ve Eylül de kol kola sınıfa girdiler.Uzay’a baktım hemen, Kutay’la bir şeyler konuşuyordu sırtı bize dönük bir şekilde.Kartal da Baran’a bir şeyler anlatıyordu.Berk de kantinden elinde sularla onlara katıldı.Çok ciddi görünüyorlardı ilk defa.
“Hayır, sadece kavgayı engelledi.” Dedim sırıtarak.
“Tabii, öyledir zaten.Gel sen külahıma anlat onu.” Dedi gülerek Eylül.
“Bütün okul sizi konuşuyor.” Diye onayladı Beril de Kartal’a numaradan hüzünlü bir bakış atarak.
“Okul umurumda değil.” Dedim cesaretli bir şekilde.Biraz tırstım kabul ama bana ne?Onlara göre şekillenemem.Bir şey daha söylecekken Naz, zil çaldı.
“Güle güle!” dedim hepsine el sallayarak.Ders geometriydi.Bakalım bu dersi de nasıl atlatacağız diye düşünürken hoca geldi sınıfa.
“Bu ders sözlüsünüz.” Dedi yoklamayı alırken.Son golü atmayı seviyordu bu hoca.Kimse bir şey anlamıyordu zaten dersten de.Herkes birbirine bir şeyler söylemeye başladı.Pelin’le ben de el ele tutuşup duaya başladık.İlk biz olmasak çok daha iyi olurdu.
“Kutay!” dedi hoca sınıfa göz gezdirirken.“…” ses çıkmadı Kutay’dan.
“Kutay!” dedi bağırarak hoca.
“Burada!” diye bağırdı gözlerini kapatarak Kutay.Şuan kuzuların sessizliği oluşmuştu.Uzay’la kısa bir an göz göze geldik ve hemen Kutay’a sabitlendik.
“Sözlüsün evladım, tahtaya çık.” Dedi hoca gülerek.Zevk alıyordu adeta korkutmaktan.Hoca tahtaya geldi ve bir üçgen çizdi.Derece soruyordu.Kutay bir şeyler denedi ya da öyle bir şeyler salladı sonra karaladı falan hocanın öksürmesiyle cevabı yazdı.
“Kaç buldun?Sıfır(0) derece mi?” hoca öyle bir cevaplamıştı ki yanlış olduğunu herkes anladı.Zaten sıfır derece olmaz ki, Kutay’ın aklı nerede?
“0(sıfır) değil hocam, -O derece- yazdım.-Yani bu açı öyle bir açı ki…Yani bu üçgen öyle bir üçgen kiii…O derece yani- anlamında.” Dedi Kutay.Hepimiz zor bastırdık gülme seslerimizi.O nasıl bir cevaptı ya?Kutay adamı öldürür.
“Otur, sıfır.” Dedi hoca ifadesizce.
“O derece ha?..” dedi Kutay hocadan medet umarcasına.
“Otur evladım, otur!” diye bağırdı hoca.Kutay da hemen yerine geçti.Hoca bu cevaptan sonra sözlüyü yarıda kesti ve derse geçti.Zilin çalmasıyla hepimiz uzun bir “oh” çektik.Gerilim dolu dersimiz bitmişti sonunda.
Birkaç dersle artık öğle arasına geçmiştik.Kantinde tüm gözler benim üzerimdeydi.Yemeklerimiz alıp masamıza çekildik.Uzay’lar yine karşı masamıza geçmişlerdi.Bu sefer tek fark Buğlem’ler yoktu Başak hariç.Başak da yemek sırasındaydı zaten.
“Ünlüydük zaten, şimdi daha beter olduk!” dedi Eylül koca bir lokma alarak.
“Evet, yemekhanede bir çocuk sırasını hemen bana verdi.” Dedi Naz.
“Sanki bu ilk defa oluyor?” dedim Naz’a bakarak.Ona her zaman yer verirlerdi, kız çok güzeldi bir kere.Ve evet Buğlem’lerle sürekli rekabet içinde olduğumuz için tüm okul biliyordu bizi.
“Ama bu defa korkarak..”
“Arkamızda Uzay’lar var sanıyorlar.” Dedi Beril de başıyla onları göstererek.
“Gerçi olmasa bile dedikodusu dahi yeter bana.” Diye de ekledi gülerek.
“Kesin şunu kızlar, birkaç güne düzelir her şey.” Diye onları susturdum.Öğleden sonra bu dedikodular susmaya başlamıştı.Zaten Uzay da yeteri kadar duygusuzdu.Ne bana bakıyor ne de bir şey söylüyordu.
Okul bitmişti ve biz de kızlarla çıkışa doğru yürümeye başladık.Önümüzde siyah bir araba belirdi.Birkaç saniye sonra Görkem arabadan indi ve benim yanıma gelerek bana sarıldı.Kızların ağzını kapatmak için hemen tanıştırdım kuzenimle.
“Nerden buldun bu arabayı?” dedim ona biraz şaşkınlıkla.
“Benim de dostlarım var burada.” Dedi bana sırıtarak.
“Hadi gidelim öyleyse.” Diye söze karıştı Pelin de.
“Böyle bir araba ve içinde böyle bir kuzen ha?” Beril ağzını hala kapatamamıştı.
“Kartal’lar arkamızda topla istersen şu ağzını.” Diye Naz da beni onayladı.Görkem arkama kısa bir bakış attı ve elini belime doladı.Bana fırsat tanımadan beni kendine çekti.
“Ne yapıyorsun sen?” kızmıştım yani bu ne hareket böyle?
“Sus ve gül sadece.” Dedi gülümsemesini bozmadan.Gülmeye başladım ben de istemsizce.Evde gösterecektim ona.
“Tamamdır, hadi arabaya binelim.” Dedi beni de çekiştirerek.Centilmenlik yaparak kapılarımızı açtı ve arabaya bindik.Kızlar hiçbir şey olmamış gibi muhabbete başladı.Biz de okulun önünden toz olduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Günlüğü
Genç Kız EdebiyatıBüyüdükçe değişen arkadaşlıklar, değişen olaylar ve gelişen duygular... Defne, her zamanki gibi güzel bir yazın ardından okul açılacağı için heyecanlıdır. Arkadaş grubunu çok özlemiştir. Tabi tek özleyen Defne değildir. Okulun yakışıklı ikizleri he...