Gözlerimi açmamla kapıya koşmam bir oldu. Formamı, ayakkabılarımı giymek saniyelerimi almıştı sadece. Elimde çantamla koşuşturmaya başlamıştım.
“Yine geç kaldım! Geç kaldım, geç kaldım! Of!” diye söyleniyordum habire. Kaç gecedir doğru dürüst uyumuyordum ki, bu da bünye ama diye beynim şikâyet ediyordu.
Naz, Beril ve Eylül hadi dercesine el sallıyorlardı bana. Daha da hızlanmam gerekse de pilim bitmişti. Yanlarına yürüyerek ulaşmıştım.
“Nerdesin sen? Ağaç olduk, al ısır.” Beril elini ağzıma götürüyordu.
“Zevk meselesi canım bu. Adrenalin istiyorum her sabah.” Diye çıkışmaya başlamıştım ben de.
“Fazla uzatmayın da gidelim artık şu okula.” Eylül’ün uyarısıyla, Naz’ın bakışlarıyla sustuk ve yolumuza devam ettik.
“Pelin nerde?” dedim birkaç dakika sonra.
“Bugün İltekin’le okulu asacaktı.” Naz kıkırdamaya başlamıştı. Sevgili muhabbeti değil mi, bütün kızlar aynı.
Kapıda Gamze ve Ceren’i görünce adımlarımızı hızlandırdık, sabah sabah hiç çekilmezlerdi.
“Günaydın, kızlar?” Ceren’in sesiyle hepimiz arkamıza dönmüştük.
“Günaydıın!” dedik hep bir ağızdan ve arkamızı dönüp sınıfa çıktık, Ceren’e konuşma izni vermeden.
“Görüşürüz.” Sesleriyle sınıflarımıza dağıldık. Sınıfa girdiğimde herkes gelmişti neredeyse. Sırama geçtim ben de oyalanmadan. Zil de beni beklemiş gibi ardımdan çalmaya başlamıştı. Hababam sınıfı müziğiyle derse başlayacaktık bugün de, her gün zil sesinin değişmesi ilgi uyandırıyordu.
Ders fizikti, ilk ders olarak hiç iyi bir başlangıç değildi. Konumuz basınç olmasına rağmen kitaptaki saçma okuma parçasına takılmıştık. Kutay yine gür sesiyle okumaya başlamıştı parçayı. Sınıf uyumaya hazır gözleriyle derste zor ayık durabiliyordu. Hoca da bir şeylerle uğraşıyordu masada.
Uykulu bir dersin sonunda Naz ve Beril geldi yanıma.
“Nasıldı ders?” dedi Naz, çok merak eder gibi.
“Gayet iyiydi, en sevdiğim ders zaten.” Dememle gülmemiz başlamıştı.
“Uzay ne yapıyor?” Beril sırıtıyordu.
“Bak orda, ona sorabilirsin.” Dedim gözlerimle işaret ederek.
“Kartal nerde?” Beril of çekmişti yüzünü buruşturarak.
“Ha şöyle, asıl soruya gel.” Dedim, sırıtma sırası bendeydi.
“Ne bu böyle ya? Ot gibi yaşıyoruz. Senin Uzay’ın, Pelin’in İltekin’i, Naz’a olmasa da olur. Ama Eylül’le bana yazık değil mi?” Beril iyice çocuk gibi olmuştu. Naz da ben de gülüyorduk.
“Kartal’ım nerde? Burada olaydı iyiydi, burada olaydı iyiydi, iyiydi, iyiydi!” Beril delirmeye başlamıştı.
“Tamam kendine gel kızım, buluruz sana da.” Naz kolundan tutup Beril’i sarsıyordu gülerek. Karşıma baktım ben de dikkatimi dağıtmak için. Beril ne yemişti de sabah, böyle olmuştu? Uzay bize bakarak gülümsemesini engellemeye çalışıyordu. Duyamasa bile görüntümüz demek bu kadar çok komikti diye düşündüm. Kutay’la Kartal içeri girince Beril de hemen toparlandı zaten.
…
“Bana da sıcak çikolata almayı unutma.” Naz’ın sesiyle arkamı dönmeden elimi yukarı sallayarak onayladım. Kantinde bu kadar sıra olması insanı boğuyordu bir zaman sonra. Sıraya girdim ben de elimdeki bozuk paralarla. Önümdeki sırayı takip ederken Uzay belirdi yanımda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Günlüğü
ChickLitBüyüdükçe değişen arkadaşlıklar, değişen olaylar ve gelişen duygular... Defne, her zamanki gibi güzel bir yazın ardından okul açılacağı için heyecanlıdır. Arkadaş grubunu çok özlemiştir. Tabi tek özleyen Defne değildir. Okulun yakışıklı ikizleri he...