“Günaydın” diyerek kızlara katıldım her zamanki yerimizde. Onlar da bana selam verdikten sonra okulun yolunu tuttuk.
“Bugün İngilizce sınavım var.” Diye hayıflandı Eylül.
“Benim de İngilizce.” Naz, Eylül’ü taklit etmişti. Eylül hafifçe onu salladığında durulmuşlardı.
“Benim de Edebiyat.” Dedi Beril dudaklarını büzerek.
“Benim Matematik” diye ben de söze girdim.
“Benim de matematik” dedi Pelin de arkamdan.
“Hadi yaa, tahmin edemiyorduk.” Dedik kızlarla hep bir ağızdan. Aynı sınıfta olduğumuzdan söylemenin mantığı neydi ki?
Okulun kapısına geldiğimizde hepimiz teker teker ayrılmaya başlamıştık. Naz, takımdan Beyza’nın yanına koşmuştu; Beril sınıf arkadaşını görmüştü. Eylül, Pelin ve ben kalmıştık ki İltekin gelerek Pelin’i de aldı yanımızdan.
“Günaydın kızlar, nasılsınız?” Baran yanımızda bitmişti. Onun böyle konuşmalarına pek sık rastlanmazdı. Baran genelde kendi grubuyla takılırdı.
“Günaydın sana da.” Dedim onun gülümsemesine karşılık vererek.
“Eylül sana bir şey sormam lazım.” Baran böyle söylediğinde ne demek istediğini anlamıştım ve ikiletmeden yaylanacaktım.
“Sonra görüşürüz ben sınıfa çıkıyorum.” Dedim ve onları arkamda bıraktım. Merdivenlerden çıkarken Tekin’le karşılaştım, ufak bir baş sallamayla yanımdan geçmişti. Artık sorun kalmadığına seviniyordum. Koridorlara ulaştığımda ise gürültüden geçilmiyordu ortalık. Herkes ayrı bir telaştaydı. Bizim sınıfımız koridorun en sonundaki sınıf olduğuna her gün düzenli sporumu hiç aksatmadan yapmış olurum.
Ben sınıfa doğru ilerlerken birisi elime yapıştı. Korkuyla arkama döndüğümde gördüğüm yüz tanıdıktı. Elini bırakmak istedim ama o daha sıkı kavradı ve sınıfa göre ters istikamette ilerlemeye başladı. Tabi beni de sürüklemeye.
“Ne yapıyorsun, bırak beni.” Peşinden koştururken yüzünü görmek istiyordum ama o karşıya bakıyordu hep.
“Neden bana cevap vermiyorsun?” Uzay hızını kesmeden ilerliyordu, üzerimizdeki gözleri umursamadan.
“Sana ne! Bırak beni. Nereye gidiyoruz böyle?” ben de koridorlardakileri takmıyordum ama bu halimizi Gamze, Başak, Kartal, Beril ve Tekin de görmüştü.
“Konuşmamız lazım.” Koridorlardan çıkmış başka bir yere gidiyorduk. Merdivenlerden çıktık ve okulun en üst katındaki balkonlardaydık artık. Bu kattaki sınıflarda ders işlenmiyordu. Okulun fazla eşyalarını falan koyuyorlardı buralara. Öğrenciler de buraya çıkamazdı, yasaktı.
“Ne istiyorsun?” dedim elimi zorla ondan kurtararak.
“Sadece konuşmak istiyorum.” Uzay bana böyle bakarken ona kızmak çok zordu.
“Ne hakkında?” bakışlarımı kaçırmıştım ondan, yoksa yelkenleri suya indirecektim hemen.
“Aramızdaki bu sebepsiz çocukluk hakkında.”
“Sebepsiz mi? Çocukluk mu sence bu yaptığım?” her ne kadar beni etkilese de, sözleri alevlendiriyordu sinirimi.
“Defne konuyu değiştirme. Yanlış şeylere takılıyorsun.” Gözlerini gözlerime dikmişti. Derin bir nefes aldım konuşmak için.
“Ne yapmam gerek sence Uzay? Sürekli bir şeyler olup bitiyor ama ben hala hiçbirini tam olarak anlamış değilim. Seni yanımda istiyorum ama sen yoksun. Bu gizemin, sırların beni sana çekiyor hep, ama canımı da fazlasıyla yakıyor. Bana güvenmemen, kendimi değersiz hissettiriyor hayatında. Bir ilişkide temel güvenle atılır Uzay. Peki ya bizim ki?” balkonların duvarına oturdum cevap beklerken. Ayaklarımı sallandırıyordum aşağıya, okulun iç kısmına. Orta kısım açık olduğuna gökyüzüne çevirdim başımı. Gündüz olmasına rağmen ay yine de kitaplara inat çok güzel görünüyordu.
Arkamdan ellerini belime doladı ve çenesini omzuma yasladı. Ben onun dokunuşuyla gıdıklandığımda o da gülümsüyordu. Benimle birlikte gökyüzüne baktı.
“Bazı şeyleri zamanından önce öğrenmek hiçbir işe yaramaz. Fazlalıktır, yüktür adeta sırtına. Beni seviyorsun bu yüzden bana inanmalısın. Sana bir şey anlatmasam bile bana güvenmelisin. Sevgi bunu gerektirir. Bizim temelimiz çoktan atıldı. Şimdi de mühürlüyoruz.” Dedi ve sol elimi yukarı, ayın hizasına kaldırdı.
“İşte bu bizim sembolümüz. Bu ay ne zaman gökyüzünden düşerse o zaman bizim aşkımız da biter.” Dedi ve sanki yüzük takıyormuş gibi yaptı.
“Seni seviyorum.” Diye aklımdan geçirdim, ağzımda yarım yamalak bir gülümsemeyle. Konuşamıyordum, sesime güvenemiyordum.
“Seni seviyorum.” Dedi zihnimi okuyarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lise Günlüğü
Chick-LitBüyüdükçe değişen arkadaşlıklar, değişen olaylar ve gelişen duygular... Defne, her zamanki gibi güzel bir yazın ardından okul açılacağı için heyecanlıdır. Arkadaş grubunu çok özlemiştir. Tabi tek özleyen Defne değildir. Okulun yakışıklı ikizleri he...