Selam çiçeklerim...
Tazecik kalemden çıktı haydi okumaya 😍
Oy ve yorum yapın sevindirin şu garibim ponçik galbimi 💘💫
-NurYüzüm odama giren güneşin ışıklarıyla kavuşunca çok geçmeden göz bebeklerim de buluştu. Güneş iyi güzeldi ancak eş zamamlı çalan alarm sesi ancak bir güzelliğe bu kadar tezat olabilirdi.
Öğretmen olarak ilk günümdü ve ben bayram sabahını yaşayan çocuklar gibi heyecanlı, mutlu ve coşkulu hissediyordum.
Gideceğim okul sıradan bir lise değildi. Daha çok özel okul olarak nitelendirilebilecek bir okuldu. Eğitim bakımından gerçekten üst düzeyde bir liseydi ve benim ilk yılımdan atanmam hatta böyle bir lisenin öğretmen kadrosuna katılmam büyük bir şanstı benim için.
Güneş ışıkları ve alarm ikilisi sayesinde fazlasıyla erken uyanmıştım ve okulun giriş saatine daha çok vardı lakin ben tembellik yapmadan tüm hazırlıkları yaptım ve ne çok resmi ne de çok spor olacak şekilde üstümü giyinip, hafif makyajla hazırlığıma son noktayı koymuştum.
Telefonuma baktığımda annem yine işten başını kaldıramadığını ve toplantı arasında bana günümün iyi geçmesi adına ve her zaman beni desteklediğini bildiren bir mesaj göndermişti.
Mete ile daha önce okula gelip nasıl bir yer olduğunu okul müdürüyle görüşüp öğrenmiştik. Mete okulun çevresini de keşfetmemde yardım ettiği için ona bir kez daha minnettardım.
Okulun biraz ilerisindeki kafede vakit geçirdikten sonra saatime baktım ve artık kalkmam gerektiğini anladım. Kafe okula çok yakın olduğundan kısa sürede okula geldiğimi fark ettim. Önce derin nefesler aldım ve kalbimin deli gibi atışını dinledim. Daha sonra içeriye geçmeye karar verdim.
Aklımda çok fazla düşünce vardı. Öğretmen arkadaşlar en önemlisi öğrenciler, onlarla iyi anlaşıp anlaşmayacağımı düşünüp durdum. Öğretmenler odasına gelmeden okul müdürü olan Hasan Bey ile karşılaşmıştım. Hasan Bey kırklı yaşların başlarındaydı sanırım ama gerektiğinden fazla dinçti ve vücudu ise gayet fitti. Yine o sıcak, babacan olan gülümsemesi ile
"Hoşgeldiniz Elif Hocam" diyerek beni karşıladı. Hiç vakit haybetmeden öğretmenler odasına yönelmiştik. Sanırım beni Hasan Bey tanıtacaktı. Bu benim işime gelirdi, topluca herkes kim olduğumu bilirdi ve en azından ben de pek zorlanmazdım. Düşüncelere kendimi fazla kaptırmadan Hasan Bey'in"Günaydın okulumun değerli öğretmenleri" dedi ve yüzündeki geniş çaplı gülümsemeyle öğretmenleri selamladı. Müdür Bey'in iyi biri olduğunu daha öncede söylemiştim.
Öğretmenler odasına geçmemizle herkes bize odaklandı ve üzerimde birden fazla göz olduğunu bildiğim için kalbim göğüs kafesim ile büyük bir mücadele veriyordu. Hasan Bey sayesinde kendime geldim çünkü öğretmenlere dönerek
"Yanımda bulunan güzel hanım Elif Küçük, yeni fizik öğretmeni. İlk yılı ve sizlerin desteğine ve sıcaklığına ihtiyacı var kadromuza yeni katılan Elif Hanım'ı size emanet ediyorum" dedikten hemen sonra odadan çıktı. Korktuğum başıma geldi dımdızlak ayakta kalmıştım. Ancak gözler hala benim üstümdeydi.
Çok geçmeden "Hoş geldiniz" seslerini duymaya başlayınca yüzüme sevimli bulduğum gülümsememi takınıp heyecanımı içime gömdüm ve başımı yerden kaldırdım. Beklediğim gibi soğuk değillerdi ve gerçekten içten olduğu belli olan gülümsemeleriyle karşılanmıştım. Bayan hocalardan çoğu benden yaşça büyüktü, bunu ilk görüşte anlamak zor olmadı. Erkek hocalar ise pek yaşlı değildi doğrusu. Tatlı bir kadın hoca bana sevimli bir gülümseme ile
"Gel şöyle otur, ayakta kalma tekrardan hoş geldin" dediğinde, gülümseyerek "Hoş buldum" diyebildim sadece. Boş olan sandalyelerden birine geçip oturduğumda kafamı henüz kaldırmamıştım, kaldırdığımda ise bir çift kahverengi gözlerin üstümde olduğunu ve gözlerin sahibinin son derece yakışıklı, kumral, yapılı ve her kızın yanında olmasını isteyeceği niteliklere sahip birini gördüm. Bana bakışlarına karşılık sadece gülümsedim.
Geçen süre zarfı boyunca hocanın gözleri hala üstümdeydi ve yüzündeki anlam veremediğim çapkın yandan olan gülüşüyle bakıyordu. Daha ben göz göze gelmemek için uğraşayım derken zilin sesi ile irkildim. Tüm öğretmenler sınıflara geçmek için ayaklanmaya başlamıştı ben ise müdür beyin yanına gidecektim. Henüz elimde net bir program yoktu. Bilgi almalıydım. Ben yerimden kalkana kadar öğretmenler sınıflarına yönelmişlerdi bile. Tek bir kişi vardı odada, o da az önceki gözlerini üzerimden ayırmayan hocanın ta kendisiydi. Hala bana dikkatli bir şekilde bakıyordu ama ben kapıya doğru yönlendiğimde kulağıma, erkeksi ses tonu geldi.
"Elif Hocam" Hocam kısmına bastıra bastıra söylemesi de dikkatimden kaçmamıştı. Arkama döndüğümde aramızda sadece iki adımlık mesafe olduğunu gördüm. Gerçekten güzel olan kokusu bana kadar geliyordu ve ben kendimi toparlayıp
"Efendim" diyebildim sadece. Gözlerimin içine bakıyordu ve bakmaya devam edip
"Ben Yiğit TEKİN" sizin gibi güzel bir kadınla aynı yerde olmak ne kadar güzel demedi tabi ki.
"Sizin gibi ben de fizik öğretmeniyim" dedi ve çapkın yandan gülüşünü gönderdikten hemen sonra elini uzattı. Ben bir eline bir yüzüne bakarken o ise sadece gözlerime bakıyordu. Elini hafif bir şekilde kavrayıp
"Memnun oldum" diyebildim sadece ve vakit kaybetmeden "İzninizle" dedikten sonra yanından ayrıldım. Sadece isim olarak bir kişiyi tanıdım derken müdür odasının önündeydim. Kapıyı tıklatıp
"Buyurun" sesini duyunca yavaş adımlarla odanın içine doğru ilerledim. Sanırım neden geldiğimi anlamış olmalı ki
"Ah, tabi ben size net bir program vermedim. Kusura bakmayın dalgınlık işte" diyerek muzipçe gülümsemesi ile programı çok geçmeden verdi. Teşekkür etmiştim ve odadan çıkıyordum ki arkamdan
"Elif Hocam" diyerek seslendi. Yüzümü Müdür Bey'e çevirip sorar gözlerle bakınca, hiç bekletmeden
"Umarım okulumuzdan memnun kalırsınız" diyerek gülümsedi ve ardından "Bugün kendinizi fazla yormayın ben size rehberlik edeceğim ve okulu gezdireceğim" dediğinde içimden "Oh! Çok rahatladım okula alışmam da kolaylaşır hem" derken dıştan da öğretmenler odasında olacağımı belirtip odadan çıktım.
Öğretmenler odasına geldiğimde az önce oturduğum sandalyeye oturdum ve programımı incelemeye başladım. Pek fazla ders saatim yoktu. Sanırım diğer fizik hocası sayesinde yüküm azalıyordu ve programdan anladığım kadarıyla bu dönemim fazlasıyla rahat geçecekti her gün boşluğum vardı ve bu iyi bir şeydi.
Sahi o bana neden o kadar dikkatli baktı ki bakışları altında rahatsız olmadım desem şuracıkta çarpılırım doğrusu. Neyse kafamdaki Elif daha fazla konuşursa hocayı tanımadan düşman olabilirdim. Kafamdaki Elif'i susturup, ön yargılarımdan kurtulduktan sonra tekrar programımı incelemeye başladım.
Zil çalmıştı ve hocalar yavaştan geliyordu. Her gelen adını söylüyor, tokalaşıyor ve sıcak gülümseme ile bakıyorlardı. Dikkatimi çeken iki tane genç bayan hocanın bana karşı soğuk davranmasıydı. Sonradan uyum sağlanır diye düşünürken, Yiğit Hoca tekrardan adını söylemiş ve elini uzatmıştı. Bu neydi şimdi? Sanki az önce benimle tanışan o değilmiş gibi. Neyse, bozuntuya vermeden elini sıktım ve tam gidecekken bana göz kırptı. Şaşırmıştım doğrusu, ilk günüm ve böyle biriyle karşılaşmam tuhaf hissettirmişti.
-------------------------------------------
Son saate doğru Müdür Bey güler yüzüyle yanıma gelmişti ve
"İsterseniz sınıfları ziyaret etmeye başlayalım" demişti. İstemek mi biraz daha bu odada tek başıma kalsaydım sıkıntıdan kendimi tırmalamaya başlayacaktım. Hemen oturduğum yerden kalkıp "Sizi izliyorum" dedim gülümseyerek.
İlk olarak alt sınıflardan başlamıştık ve çok geçmeden üst sınıflara doğru ilerledik. Alt sınıflar yani 9. sınıflar yeni oldukları için onlarda yabancıydılar benim gibi, çekingen çekingen takılıyor ve hocalarıyla tanışıyorlardı.
Üst sınıflara geldiğimizde Hasan Bey sınıfın kapısını çaldı ve içeriye yöneldik. Beklenen hoca Yiğit Hoca'nın dersiydi. Öğrencilerle sohbet ettiği aşikardı. İlk günden hatta ilk haftadan ders olmazdı zaten. Hasan Bey beni tanıtırken, bense Yiğit Hoca'nın bakışları altında yine köşeye kıstırılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Uğruma
Teen FictionBu programda "Benim Uğruma" adıyla yayımlanan ilk hikayedir. Kimler aklını yitirecek kadar sınanmadı ki? "Yiğit! Yeter artık yeter! Bunu bana neden yapıyorsun ha söylesene neden?" Bunu söyleyen Elif'e cevabım "Lanet olsun Elif Lanet olsun o günden...