29) ZARF

1.4K 125 17
                                    

Evvet ben geldim 🐾👻
Sizleri çok sefiyorum 😍

Kısa oldu farkındayım ama umarım beğenir ve tık tık yaparsınız 💛
İyi okumalar...

-Nur

Her sabah gözlerim ile temas halinde olan güneş bu defa yoktu. Uzun sürede olmayacaktı çünkü havalar bir hayli soğumuştu. Bu da demek oluyordu ki artık beni uyandırmak için alarmın çalacak olmasıydı. Ah bu gerçektende rahatsız ediciydi. Sabahın en erken saatlerinde başımın ucunda öten cihaz kesinlikle sevilesi değildi.

Gözlerim kapalı bir şekilde yatağımda bunları düşünüyordum. Gözlerimi açtığımda ise telefonuma uzandım. Elime aldığımda mesaj gelmişti ona bakmadan önce saate takıldı gözlerim henüz dokuza geliyordu. Tatilde olmamın rahatlığıyla tekrardan yatağıma yerleştim ve gelen mesaja tıkladım.

Okumadan önce kimden geldiğini görmek bile gülümsemiş olmama yetmişti. Yiğit'den gelmişti. Tam olarak "Günaydın Elif Hanım. Bu günlük programınız şunlar. Dinlenmek. Dinlenmek. Dinlenmek." Böyle bir mesaj karşısında gülümsemem daha da artmıştı ve mesajı birkaç defa daha okumuş ve biraz bekledikten sonra da "Size de günaydın Yiğit Bey. Programım sizce de sıkıcı değil mi?" Demiş ve göndermiştim.

Çok geçmeden yataktan çıkmış bozulan kısmı toparladıktan sonra titreyen telefonuma bakmıştım. "Hayır hayır kesinlikle mükemmel bir program." Gelen mesaja öylece baktım ve iç çektim. Okula gitmek istiyordum ancak iki dev ve bir prenses kesinlike buna karşı çıkıyorlardı ve malesef benimde kendi malikane sınırları içerisinde kalmam gerekiyordu.

Mesajı isteksizce onaylamış ve telefonu bir köşeye attıktan sonra odadan çıkmak için hareketlenmiştim. Uzun süredir Cansu ile kahvaltı yapmıyorduk. Hazır fırsat varken bunu değerlendirmek gerekiyordu elbette. Ancak ilk olarak bana bir adet Cansu lazımdı. Haliyle öncelikli olarak onun odasına yöneldim ve cevap gelmeyeceğini bile bile kapıyı tıklatıp birkaç defa seslendim. Tabi ki cevap gelmemişti. Cansu bu top patlat şansa belki uyanırdı ama belki. El mahkum odasına daldım sert bir şekilde. Sonuç ruhu duymadı.

Tam olarak Cansu'yu uyandırma çabalarındaydım evet işe en masumu seslenerek uyandırmayı denedim.

"Cansu hadi kalk. Kahvaltı yapalım"

"Cansu... Cansuu... Cansu.."

Cevap gelmemişti. Pes etmek yoktu bu defa ellerimi kullandım ve omuzlarından hafif hafif sarstım. Bu biraz işe yarıyordu çünkü mırıldanmalar gelmişti kulaklarıma. En son biraz kaba bir şekilde sarstım ve aynı anda seslendim. Bu işe yaramıştı ve cevap gelmişti.

"Elif sabah sabah git uyu ya. Bir az daha uyuyalım lütfen." Gözlerini dahi açmadan konuşmuş ve istifini bozmadan uyumaya devam etmişti. Ama ama bu olmazdı böyle. Ben arkadaşımla uzun uzun kahvaltı yapmak istiyordum. En son hamleyi de yapmaktan kaçınmadım ve üzerindeki pikeyi çektim. Bu zayıf noktaydı işte.

Cansu illaki bir seylere sarılıp uyurdu az önce pikeye sarıldığı gibi. Haliyle gözleri kapalı bir şekilde doğruldu ve "Ya tamam bak kalktım. Hadi sen geç ben geliyorum." Demişti ve saçlarını düzeltmeye başlamış haliyle bana uykulu gözlerle bakmaya başlamıştı. Ben ise ona sakın tekrardan uyuma dercesine baktım ve mutfağın yolunu tuttum. Yüzümde ise kocam bir gülümseme vardı.

Kaç saattir mutfaktaydık? İki? Üç? Gerçekten bilmiyorduk. Çünkü ne zaman mutfağa geçsek ikimizde özenle kahvaltı hazırlardık aynı zamanda ise dağınıklıkları da toplamayı ihmal etmezdik. Şimdi ise hazırladığımız o kadar yiyeceği silip süpürmüştük. Normalde tek olduğumda yemem mümkün değildi ama Cansu ve yahut Mete olduğunda yedikçe yerdim. Kesinlikle onlardan gelen güzel enerjinin sebebiydi bu. Fazlasıyla güzel bir enerji.

Benim UğrumaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin