MEDYA: Cansu ve Kerem
Görünmez okurlarıma selam olsun 😂
İyi Okumalar ponçikkapler...Zorluklara mücadele etmek kolay olmuyordu elbette. Sona geldiğimiz apaçık ortadaydı. Şimdi nasıl olacaktı da zayıf bedenimle ben ve iri cüsseleriyle bu iki dev basit ancak bir o kadar da bizleri korkutan bu sorunun cevabını verecektik. Ben kendimde bu cesareti bulamıyordum. Devler ise gözlerinden bir hayli belli olan durum çaresizliğiyle Cansu'ya bakıyordu.
Sorduğu soru karşısında korku ile yerimden sıçrayarak kalmış ve bir adım gerilemiştim. Ağzımı açacak kadar cesaret kırıntısı dahi yokken nasıl olurdu da bir cevap verecektim. Oysa nerden başlayacağımı bile bilmezken. Dikkatli bir şekilde Cansu'yu izliyordum yüzündeki dehşete uğramış olduğunu gösteren ifade içimde tarifi imkansız bir sızıya neden olurken inanmıyormuşçasına elleriyle saçlarını çekiştirip teyit etmesi gözlerimin dolması için büyük bir etken olmuştu. Bu hali onu mahvederken bizleri de aynı şekilde mahvetmişti.
Yüzlerimiz kireç gibi olmuş şoku vücudumuzdan bir türlü atamıyorduk. Peki, biz böyleysek Cansu? Onun durumu bizden beterdi. Solgun yüzüne yer edinen şok ifadesi onu korkunç gösterirken gözü dönmüş bir şekilde saçlarını çekiştiriyor dahası öfkeli bir şekilde bizden bir cevap bekliyordu. "Size bir soru sordum!" hiddetlenmekte son derece haklı olan Cansu'yu tatmin etmeliydik.
Konuşmalıydım. Konuşmalıydık ama ne oldu? Sesimiz çıkmadı ve Cansu daha da sinirlendi ve gözlerinin beyazı yerini kırmızıya bıraktı. Bu haliyle ilk defa karşılaşan ben ellerimin titrediğini hissetmiş ve sıkıca iki yanımda yumruk yapmıştım. Bu durumda ufak bir titreme tüm bedenimi kapladığı düşünülürse sonuçlar iyi olmayabilirdi. Kendimden nefret etmem için çokta gerekli bir sebepti.
Neden bu kadar hassas biriydim?
Ona doğru bir adım atmıştım ancak bir sonuç elde edememiştim. Sonuç hüsrandı sesimin çıkması için kendimi bir hayli zorladım ve sonuç olarak "Ca...Cansu" dedikten sonra sesimin derinliklere gömüldüğünü hissetmiştim.
"Ne Cansu ne! Kim yaptı bunu?" Ağzından şaşkınlık nidası dökülürken yerimden sıçramıştım. Cevap almadığı süre boyunca daha da hiddetlenmişti. Haklıydı. Kim olsa bu şekilde davranırdı. Tabi Cansu'nun ani çıkışı yerimden zıplamama engel olmamıştı.
Savunmasız bir çocuktan farkım hiç mi hiç yoktu. Eş zamanlı olarak açılan kapı ve ardından içeri yavaş bir şekilde süzülen doktor ve hemşireye yönümüzü çevirmiştik. Dikkatlerimizi çekmiş olup bir anlık bizi bu durumdan uzaklaştırmış olsalar dahi onlara minnet duyamadım çünkü henüz cesareti olmayan korkak Eliftim.
"Cansu Hanım geçmiş olsun. Nasıl hissediyorsunuz?" Benimle ilgilenen doktordu ve tüm hastalarına güler yüzü eksik etmiyordu. Gözlerimiz Cansu'yu bulurken güler yüzlülük neydi bize unutturacaktı adeta. "Ne geçmiş olmasından bahsediyorsunuz? Gayet iyiyim ben!" Aldığı cevap karşısında Cansu'nun henüz durumlardan habersiz olduğunu anlamış ve bunu mimikleriyle belli etmişti.
"Elbette öyle sadece bayıldınız." Aldığı cevap karşısında mimik oynatmayan Cansu bir hayli suratsız olmaya devam etmiş ve sitemkar bir halde "İyiyim ben!" deyivermişti. "O halde siz dinlenmeye devam edin. Bazı testler için hemşire sizden kan alması gerekiyor ve sizde hastayı dinlenmesi için yalnız bırakın." İşte bu Cansu'yu çileden çıkarmaya yetmişti.
"Neyden bahsediyorsunuz siz, bana kanser muamelesi yapmayın!" Cansu bizden bir cevap beklerken elbette gitmemizi istemeyecekti. Her ne kadar sinirli olsa da karşısındakinin öylesine biri olmadığını unutmuş durumdaydı. Neyse ki doktor sabırlı ve bir hayli babacan davranıyordu haliyle durumun ciddiyetini en az biz kadar farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Uğruma
Novela JuvenilBu programda "Benim Uğruma" adıyla yayımlanan ilk hikayedir. Kimler aklını yitirecek kadar sınanmadı ki? "Yiğit! Yeter artık yeter! Bunu bana neden yapıyorsun ha söylesene neden?" Bunu söyleyen Elif'e cevabım "Lanet olsun Elif Lanet olsun o günden...