Ponçikkalpler selam! Uçan kuştan haber getirdim. Finale yaklaştığımızı söylemek istiyorum. Önceden haber vermem doğru oldu mu bilmiyorum fakat böyle olması gerektiğini düşündüm.Şimdilik sizi yeni bölümle başbaşa bırakıyorum. Kusurum varsa affola beğenmenizi umuyorum İyi okumalar ❤
Hastane odasında gözlerimi açtığımda tüm bedenim uyuşmuş olmasının yanı sıra üzerimde görünmez bir yük vardı sanki. Acım dinmemiş kendime geldikçe belirgin hale geliyordu. Bir kolum ağırlaşmış yerinden oynatamıyor dahası kan veriliyorken diğer kolum ise serumla bağlanmıştı. Yanıbaşımda bekleyen Cansu öylesine dalgındı ki uyandığımı fark etmemişti. Doğrulma gafletinde bulunmak istemiş lakin sadece inlemiştim. Sesimi duymasıyla irkilen Cansu buğulu gözlerle bana baktı.
"Şükürler olsun kendine geldin." Kendime gelmiştim tabi de gelmek istediğim pek söylenemezdi. "Elif?" Diyebildim kısık sesle. Kendime nasıl kin nefret doluysam Elif'e karşı da o kadar sevgi doluydum. "Yiğit düşünme şimdi sen iyi olmaya bak." Bu da ne demek oluyordu? Yolunda gitmeyen bir şey mi vardı! "Cansu ne gizliyorsun?" Gözlerim kapalı konuşuyor derin nefesler almaya çalışıyordum.
"Bir şey gizlemiyorum Yiğit sadece önce kendini düşün daha yeni uyandın." Önceliğim ne zaman kendim olmuştu ki özellikle söz konusu Elif olduğunda? "Durumu nasıl?" Buğulu gözlerle baktı bir süre canımı acıtan bakışlardı bunlar. Pes etmiş omuzlarını düşürmüştü. "İki gündür hastanedeyiz Yiğit. Durumun çok ağırdı. Kolundaki kurşun neyseki çıkarıldı ancak diğer yaran enfeksiyon kaptığından kendine geç geldin." Kendimi sormuyordum ben Elif'i deli gibi merak ediyordum o kadar.
"Elif diyorum Cansu?" Bu halimle neden yoruyordu ki beni? Zevk alıyor gibi bir hali yoktu ancak benim için de endişelendiği çok açıktı. Sabırsızca yüzüne baktım. "Hastaneye getirildiğinde bilinci kapalıydı Yiğit. Kolunda kırık vardı bazı yerlerinde de ezilmeler dahası aşırı soğuktan ciğerlerinde iltihap birikmeye başlamış yani zatüre başlangıcı olduğunu söyledi doktor. Bedeni oldukça güçsüz bu nedenle doktor yanına kimseyi yaklaştırmıyor sadece Efsun teyze on dakika görüp çıkıyor. Şey bir de..." Ağzından çıkan her kelimesi kalbimde derin yaralar açarken daha ne duyacağımı düşündüm sadece baktım konuşmasını bekledim.
"Bir de Elif konuşmuyor Yiğit." Nasıl olabilirdi bu? Berbat hissettiğini düşünebiliyordum fakat konuşmuyor olması kendini uzaklaştıracağı anlamına mı geliyordu? "Nedeni ne?" Dolmuş gözlerinden bir damla süzüldüğünde hızlıca silmişti. "Doktor bir tür piskolojik bir durum olduğunu böyle vakaların normal olup zamana bırakılması gerektiğini ayrıca zorlama yapılmamasını söyledi." Hepsi benim suçumdu. Kimi tutsam kime sarılsam başına bir iş geliyordu. Kimseye iyi gelmiyordum. Kimseyi hak etmiyordum kendi yalnızlığımla boğulmam gerekirdi sevdiklerimin hayatından uzak olmalıydım. Çok uzak. Çok çok uzak!
Hastanede zaman geçmek bilmiyordu. Gözlerimi kapattığımda yaşananlar aklıma geliyor Elif'in hali gözümün önünden gitmiyordu. Yatmaya devam ettiğim süre zarfında daha ne kadar olanları tekrar tekrar düşünüp kahrolacaktım bilmiyorum. Mete gelmiş sağlığıma kavuşmam için bir dolu ögüt verdikten sonra ayrılmıştı. Çete çökeltmenin vermiş olduğu yoğunluk nedeniyle çok fazla kalamamıştı. Cansu ise iki oda arasında volta atıyordu. Sürekli bana durumdan bahsediyor lakin değişen bir şey olmadığından hep aynı şeyleri söylüyordu.
"Ne zaman taburcu olacağım?" Her gelen hemşireye bunu soruyordum. Lakin aldığım cevap aynıydı. "Yaranız hala iyileşmedi tekrar enfeksiyon riskine karşı kalmanız gerekiyor." Kalırdım kalmasına da Elif'i görmem gerekiyordu. İçimdeki sıkıntı onu görünce geçecekti biliyordum. "En azından odadan çıkmama izin verin." Bari bunu yapabilseydim. "Olmaz Yiğit Bey." Demiş ve gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Uğruma
Teen FictionBu programda "Benim Uğruma" adıyla yayımlanan ilk hikayedir. Kimler aklını yitirecek kadar sınanmadı ki? "Yiğit! Yeter artık yeter! Bunu bana neden yapıyorsun ha söylesene neden?" Bunu söyleyen Elif'e cevabım "Lanet olsun Elif Lanet olsun o günden...