2. ONUN ZATEN SEVDİĞİ VAR

34.8K 1.4K 236
                                    

Multimedia =Akif Sarhvanlı

Keyifli okumalar canlar :)

Rojgül'den

Bitmişti işte, parmağıma yüzük diye o lanet halkasını takmışlardı. Babamın verdim demesinin ardından Canip abim ve Akif denen adam hariç herkesin yüzünde bu işten memnun bir gülümse yerleştiğinde, babam annemin kulağına birşey dedikten sonra tekrar Bedo ağaya dönüp konuşmaya başladı.

Farkında bile olmadan akan gözyaşlarımı silip içeri gittiğimde annem arkamdan "Rojgül hele dur " dedi. Ağladığımı görmesini istemediğimden bir süre arkamı dönemden bekledim. Biliyordum onunda elinden birşey gelmezdi ama en azından bir kaç cümle dahi olsa keşke söyleseydi babama. Baba : hıh kızların ilk aşkım dedikleri sıfat, ne acı ki ben hiçbir zaman öyle bir şey diyemedim.

Annem yanıma geldiğinde " gulamın (gülüm) hade baban el öpsün diyor" dedi gözleri dolu dolu. Boynum bükük baktım anama. Belki bir nebze olsun anlar beni diye ama anlasa bile ne yapabilecekti ki. Babam verip gitmişti kızını mal gibi.

"Tamam" dedim fısıltı gibi. Boran abim, Berivan yengemin erkeklerin yanına çıkmasına izin vermediğinden mecbur Zerda yengem ve diğerleri ile döndüm avluya. Herkes tebessüm ile bana bakarken, babam sinirli bir şekilde bakıyordu. Yüz ifadem artık nasılsa diğerlerinin bile dikkatini çekmiş "gelin kızım hasta falan mıdır?" demişti Bedo ağa.

Babam olacak adam "yok yaw heyecanlanmıştır ondan" dedi sinirini yatıştırmaya çalışıp zoraki bir gülümseme ile. O an bana bir kez bile bakmayan Akif, başını kaldırıp yüzüme baktı. Zerda yengemin dediği kadar vardı gerçekten.

Kahveye çalan saçlarına inat beyaz teni, kalın denilecek gürlükte siyah kaşları, yanlış görmediysem kahverengi  gözleri ve kahverengi kirli sakalı ile baya yakışıklı bir adamdı.

Daha fazla uzatmamak için önce Bedo ağanın sonra iki karısının ve Sermiyan ağanın elini öpüp kendi babam, annem ve abilerimin ellerini öptüm.

Akif'te sırası ile herkesin eline gittiğinde, Bedo ağa memnun bir surat ifadesi ile yüzükleri taktı. Bu kadardı işte, hayallerim bile hayal olmuştu artık. Severek evlenmek isterken adından başka hiçbir şeyini bilmediğim bir adam ile ömrümü birleştirdiğimin ilk adımını atmıştım.

********

Gece avludaki divanda tekbaşıma oturup parmağımda ki lanet halkasına bakarak olanları düşündüm. Saat gecenin üçü olmasına rağmen yatamıyordum. Uyku denen illet gelmiyordu bir türlü. Uyusam belki bi nebze olsun unuturdum olanları ama uyusam bile uyanınca gerçekler yine gün yüzüne çıkmayacak mıydı?.

Babam ve Bedo ağalar herşeyi konuşmuş anlaşmışlardı. Yarın sabahta beni alışverişe götürüp alınması gerekenleri alacaklardı ya aman ne mutlu bana.

Biraz daha oturursam esen rüzgardan soğuk alıp hasta falan olabilirim diye düşünüp yerimden kalktığımda,  Canip abimi görmem ile korkudan çığlık attım.

Canip abim "benim Xuşkamın  (bacım) benim " dedi işaret parmağını sus der gibi dudaklarına götürerek. "Abi niye sessiz sedasız geliyorsun ya ödüm koptu " dedim sağ elimi deli gibi çarpan kalbimin üzerine götürerek.

Canip abim bana bakıp "otur hele şuraya bacım "dediğinde gösterdiği kalktığım divana geri oturdum. O'da uyuyamamıştı belli ki. Bir süre gözlerime bakıp "bak cavxeşinamın (mavigözlüm) sende biliyorsun ki  bir kez yüzük girdi mi parmağına ölmeden çıkmaz bizde." Dedi otoriter bir ses tonuyla ve sözlerine devam etti." Yani diyeceğim.... Akif 'i bilirim..... seni biraz üzebilir bacım." Dediğinde şaşırmış bir şekilde parmağımda ki yüzüğe baktım. Daha beni bilmeden bile üzebileceğini bilebilecek kadar iyi tanıyordu demek O'nu. Başımı kaldırmadan "Nasıl yani " dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.

Abim çenemden tutup gözlerine bakmamı sağladıktan sonra " O'nun sevdiği var Rojgül " dedi. Korktuğum başka bir olay daha olmuştu işte. Kalbinde başkasını taşıyan adamın yatağına ben girecektim. Belkide yatağında beni değilde sevdiği kadını hayal eden bir kocam olacaktı.

Bunları hak edecek ne yapmıştım Allah'ım. Tamam kısmetim böyleydi, sınavımdı bu evlilik benim biliyordum ama kabullenmek istemiyordum işte. Abim ile biraz daha konuştuktan sonra artık nihayet uykum geldiğinden odama çıkıp uykunun kollarına bıraktım kendimi.

********

"Bunu da alalım Gülizar abla"dedi Şirin anne kuması olduğu Gülizar anneye. Bir değil iki kaynanam vardı ama çok iyi anlaşıyorlardı. Gerçek abla kardeş gibiydilerdi aynı. Gülizar anne, Şirin anne, eltim ve bir büyük birde Akif 'in küçüğü olan görümcem hep beraber alışverişe çıkmıştık. Benim ile birlikte Zerda yengem gelmişti annemin isteği üzerine.

Kuyumcudan da çıktığımızda herşey tam olmuştu artık. Bizi bekleyen arabaya doğru giderken, şoför olduğunu tahmin ettiğim bir adam elimizde ki poşetleri alarak bizden önde yürüyüp arabaya koydu,  ve arabanın kapısını açıp girmemizi bekledi.

Konağa geldiğimizde avluda annem ve iki yengem oturmuş sohpet ediyorlardı. Bizi gördüğünde " hoşgeldiniz " dedi annem ayağa kalkarak. "Hoşbulduk Xezal hanım " dedi Gülizar anne tebessüm ile bakarak. Yaşlı olmasına rağmen gayet dinç ve alımlı bir kadındı aslında.

Biraz sohpet edip, çay içtikten sonra Gülizar anne" biz gidelim artık." Dedi oturduğu yerden kalkarken. Avludan tam çıkmak üzereyken birden arasını dönüp "Ha Hezal hanım Allah izin verirse hafta sonu konuşmaya gelecez düğün işini. Çok uzatmayalım diyoruz" dediğinde annem " tabi çı vexte dıxazinse werin ( tabi ne zaman isterseniz gelin)" dedi.

Üç gün sonra....

"Abim kızıyor yenge bilmiyorsun sanki " dedim benimle birlikte içeri gelmek isteyen Berivan yengeme. Boran abim üç yıl olmuştu evleneli ama abim  hâlâ  deli gibi kıskanıyordu yengemi. Erkekleri bırak erkek bebeği bile kucağına aldırmıyordu o derece yani.

"Tamam tamam ben kenardan bakayım o zaman " dediğinde tebessüm ile baktım yüzüne. Yaşlarımız yakın olduğundan en çok onun ile iyi anlaşıyorduk. Aslında hepsi ile iyiydi aram,  ama Zerda yengem biraz gıcık biriydi sadece.

Gelenlere hoşgeldin deyip geri içeri geçtim. Bugün pazardı ve Bedo ağalar düğün gününü konuşmaya gelmişlerdi. Hayırlı iştir uzatmayalım diyorlar ama bu kadar çabukta olmazdı. Yani yangından mal kaçırmıyorlardı ya.

"Ee bıraymın çaneyi( ee kardeşim nasılsın ) ? Dediğini duydum Bedo ağanın babama. Kapı ağzında iki yengem ve ben dikilmiş konuşmaları dinliyorduk. Hoş dinlemesek bile sanki kavga eder gibi bağıra bağıra konuştuklarından herşey duyuluyordu zaten.

"Rındım bıraymın tu çaneyi(iyiyim kardeşim sen nasılsın)? Dedi babam da  Bedo ağaya karşılık. Babam ve Bedo ağa çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda kankardeşlermiş. Bu yüzden çok sık olmasada birbirlerine gelip gidildiği için az çok tanıyordum onları.

Akif gelmemişti bugün, hem zaten bizde düğüne kadar görüşülmezdi ki. Ayıptı yani adet böyleydi burada. Acaba sevdiği kızın yanında mı? Diye düşündüğümde bir kez daha üzüldüm halime. Başka birinin yanında olduğunu düşündüğüm bir adam ile iki ay sonra evlenecektim ne acı.

Evet iki ay sonraya gün kesilmişti düğün için. Bizden izinsiz bizim hayatımızın planlarını yapıyorlardı. Biran sadece biran acaba ortaya çıkıp ben istemiyorum desem mi? Diye düşündüm. Ama Badikanlı aşiretinin ağası Halil ağayı karşıma almak isteyebileceğim en son şey olduğundan vazgeçtim bu düşünceden.

Babam, baba olarak katı bir adamdı zaten,  ama ağalığı söz konusu olduğu zaman gözü hiçbirşey görmezdi. Yani ölmeden mezara gömerdi beni. O yüzden en iyi becerdiğim şeyi yaptım sustum.

********

Hayatın bana neler getireceğini bilmeden baş koyacaktım bu yola. Madem sevdiğim ile evlenmiyordum, o zaman evleneceğim adamı severdim bende. Hem belki oda severdi beni evlendikten sonra.

Biran aklıma gelen düşünce ile hayal kırıklığımıda yanıma alıp kapattım gözlerimi.

"Ama onun zaten sevdiği vardı değil mi ? "

Evet canlar. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyor ve öpüyorum :)

ROJGÜL "Bir BERDEL Bedeli"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin