ÖZEL BÖLÜM (ZERYA)

18K 630 68
                                    

Multimedia =İlyas Yalçıntaş =Dilberim. Dediğim yerde açarsınız canlarım.

Uuupp uzun bir özel bölüm hazırladım size. Umarım sıkılmadan okursunuz 😊😊

Keyifli okumalar :)

Raber doğduğu günden beri konağın göz bebeği, evimizin neşesi olmuştu gerçekten. Akif abim işe nasıl gittiğini geri nasıl geldiğini bile bilemez hale gelmişti resmen.

Biz salonda oturmuş kendi aramızda muhabbet ederken Rojgül yengemin telefonu çaldı. "Zerya çabuk aç çocuk uyanacak" telefon bana yakın olduğu için yengem benim açmamı istedi. Arayana bakmadan "alo" dedim. Karşı taraftan "güneş gülüm nerede?" Diyen abimden başkası değildi.

"Aman sevsinler güneşini gülünü" tebessüm etmeden edemedim. Bu adam benim abimdi ve ben bazen O'nu tanıyamıyordum. Eski Akif nerede bugün ki Akif Nerede?

"Raber nasıl? Huysuzluk ediyor mu hâlâ?" Dişleri çıktığı için şu günlerde pek bir huysuzdu paşazademiz. "Al yengemi veriyorum O anlatsın sana" telefonu yengeme uzatarak bende dayadım kulağımı.

"Akif"

-Güneş gülüm. Aslanım nasıl. Sen nasılsın?

"İkimizde iyiyiz. sen nasılsın ne zaman geleceksin?"

-Çok mu özledin sen beni ?

"Akif. Neyse ne zaman geliyorsun?"

-Akşama gelirim. Hazırlan seni çok özledim güzelim.

Yengem utancından telefonu kaçırıp çıktı salondan. Ahh birbirini seven iki insanın bu kadar ayrı kalması bile bir ömür gibi geliyordu belli ki. Abim iş için iki günlüğüne Diyarbakır'a gitmişti ve daha gittiği andan itibaren yengemin telefonu susmak bilmiyordu. Yanakları al al olmuş yengem yüzünde aptal bir sırıtışla içeri girerken abimin O'nu yeterince utandırdığını anlamam zor olmadı doğrusu. Bazen diyorum ben evlendiğim adama karşı bu kadar utangaç olur muyum acaba? Ama sanmam yani yengeme nazaran daha açık olurum sanırım. Gerçi Akif abimde yengemin en çok bu utangaç hallerini seviyordu ya neyse.

Ha sizin haberiniz var mı? bilmiyorum ama bizim evde iki düğün daha gerçekleşecek. İlki Mirza abim ile Vildan'ın, ikincisi de Volkan abimle Melisa'nın. Diyeceksiniz ki bu nasıl oldu? Anlatayım. Mirza abim Vildan'ı görmeye giderken Volkan abimde O'nunla gidip geldikçe Melisa'ya tutulmuş işte. Düğün işine gelisek eğer Mirza abimin ki zaten olacak birşeydi ama Volkan abim ile Melisa'nın durumu biraz farklıydı? Daha doğrusu Melisa'nın babası "ben Kürtlere, aşiretlere kız vermem" diyerek karşı çıktı bu işe. Ne kadar orta yolu bulmaya çalışsakta adam Nuh dedi peygamber demedi. Volkan abimde askerden gelir gelmez kızı kaçırıp nikahına aldı. ;) hal böyle olunca da Melisa'nın babası mecbur kabul etti ve şimdi de iki düğün bir arada olacak sarhvanlı konağında.

Beni sormayasınız diye herkesten bir parça anlattım ama bu bana özel bir bölüm değil mi? Bana gelecek olursak Canip'in düğününden bu yana hiç kendime gelemedim inanın. Yani düğüne gitmeseydim, O'nu o kadar mutlu, heyecanlı görmeseydim belki bu kadar olmazdım. Ama yok yok O mutlu ya, oda yeter bana.

Canip'i belki unutamam ama üzerine sünger çekebilirim. Daha doğrusu çekmek zorundayım. "Zerya. Hele gel benimle" annemin sesiyle daldığım düşünce denizinden çıkıp odasına giden annemi takip ettim. Beraber odaya geldiğimzde "buyur daye(anne)" diyerek baktım boncuk gözlerine. Hastaydı hemde baya ağır hastaydı şu günlerde. "Tu ji zani (sende biliyorsun) ez pır nexweş im(ben çok hastayım) yani demem o ki Mirza'mdan sonra bir ağrım sen varsın. Şükür Mirza'nın düğünü de yakın." Derin ve zorlu bir nefesten sonra elimi tutup "seni isteyen biri var. Herkes tanıyor ama kimse seni sevdiğini bilmiyor. Oğlan ben çarşıdayken gelip benle konuştu.... O'na birşey demedim tabi ama olmasını da isterim" Annemin anlattıkları yüreğimi yakmadı desem yalan olurdu. Ben daha az önce birini unutmaya çalışırken annem şimdi başka birisinden bahsediyordu. "Daye" başımı önüme eğip cevap vermedim. Utanmayı geçin sindirememekti bende ki. Yerde ki başımı çenemden tutarak kaldırdı ve "keça xweşik min(benim güzel kızım) diyerek gözlerime baktı. Ben gözlerimi kaçırırken " kızım. Benim sayılı vaktim var belli. Ölmeden seninde mürvetini göreyim. Şirin'in eline kalmanı istemiyorum. Hem gede ji yekka pır rınde. Xeta tu ji nas dikki. (Hem oğlan da çok iyi biri. Hatta sende tanıyorsun)" kaçırdığım bakışlarım annemin boncuk gözleri ile buluşurken adamın kim olduğunu düşündüm. Bende tanıyorsam demek ki evimize girip çıkan yada akrabalardan biri olmalı. Sormadım kim olduğunu ama annem gözlerimden anlamıştı merakımı.

ROJGÜL "Bir BERDEL Bedeli"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin