Keyifli okumalar okurcanlarım...
Akif'ten
Sabah uyandığım zaman kolum, üzerinde ki ağırlıktan dolayı uyuşmuştu. Kolumu yavaşça çekerken "Ne vardı sanki bu kadar sardın sarmaladın" dedim kendi kendime. "Kaçmasın diye niye olacak" kendi soruma yine kendim cevap verip kalktım yataktan.
Rojgül'ün üzerini örtüp banyoya girdim hemen elimi yüzümü yıkadıktan sonrada üzerimi giyinmek için giysi odasının yolunu tuttum.
Üzerime siyah takım elbisemi giyinip odaya geri döndüğümde Rojgül;yorganı bacaklarının arasına almış kafasınıda yorgana gömmüştü. Havalar iyice serinlediği için O'nun kendine serdiği yer yatağında ki yorganı alıp üzerine örttüm ve çıktım odadan.
Erken kalkmaya alışkındım ama bugün herzamankinden daha erken kalkmıştım. Yukarı terasa çıktığımda temiz havayı ciğerlerime çektim uzun uzun. Her sabah bunu yapmayı çok seviyordum ama bugün daha bi huzur doluydu içim.
Konak hareketlenmeye başladığında aşağı inip salona geçtim. Bakıldığında annem ve o mendebur kadın Şirin'de oradaydılar. Annemde Rojgül'e yaptıklarını öğrendiği günden beri mesafeli davranıyordu O'na, hak ediyordu da.
Şer odaklı beynim yine devreye girdi bu kadını görünce. Gidip şu kadının ağzını burnunu dağıtasım vardı ama mecbur tutuyordum kendimi. İçeri girmekten vazgeçip geri odaya döneceğim vakit annem "Akif lavo rojbaş (oğul. Günaydın)" demesiyle geri onlara doğru dönüp baktım.
Bu kadına tahammül edemiyordum artık. O'nu her gördüğümde yiğeni olacak olan geliyordu aklıma birde o gün telefonda söylediği sözler.
Anneme bakıp "sanada günaydın anam" diyerek başımı sallayıp geri odaya çıkacakken Rojgül'ün odadan çıktığını gördüm. Bana hiç bakmadan yanımdan geçip giderken çoktan küfürleri sıralamıştım bile bu nedir ya. Fazla nazda aşık usandırırdı yani her daim böyle mi olacaktı bu?.
Yukarı salona çevirdim rotamı bu sefer başım dönmeye başladı arkadaş.Kahvaltı yaparken aklım Rojgül'ü babasının evine gönderip göndermemekteydi. Ama yok hak ediyor gitsin, hem ayrıca beni görmezden gelmek neymiş onuda anlar değil mi? Ödüllü ceza gibi bir nevi.
Bunları düşünürken daha fazla yemek yiyemiyeceğimi anladım ve babamdan müsade isteyip kalktım. Ben avludan çıkacakken Mirza "abi bekle hele" diyerek peşimden gelirken mecbur bekledim.
Yanıma gelirken sanki bilmiyormuş gibi "şirkete mi?" Diye sordu hay Allah'ım ya "Evet. Başka nereye olabilir" diyerek yürüyüp arabaya bindim. Mirza'da binince çalıştırıp şirketin yolunu tuttum.
Dün gece verdiğim kararı bugün uygulayacaktım artık, olsun hak ediyor bunca zamandan sonra. Ben bunları düşünürken Mirza'nın "Berfe" dediğini duyduğum an nasıl olduğunu anlamadan arabayı sertçe durdurup Mirza'ya döndüm ve "Sakın, sakın bir daha O'nun adını anma" diyerek sert bir şekilde baktım. Değil varlığına, adına bile tahammülüm yoktu artık.
♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧
Mirza'yı okulun önüne bırakıp şirkete geçerken aklım "acaba ne diyecek" diyerek Rojgül'ü göndereceğimde vereceği tepkiyi düşünüyordum. Sabah bu konuyu anneme de açmıştım başta yok mok desede sonradan oda kabul etti. Geriye Rojgül hanıma söylemek kaldı bir tek.
Yüzümde tebessüm sabahtan beri önümde açık olan ama zerre ilgilenmediğim dosyayı kapatıp arkamı yaslandım. Bir kaç dakika sonra odanın kapısı tıklatılınca oturuşumu bozmadan "gel" diyerek cevap verdim.