23. MİRZA❤VİLDAN 2

23.8K 1K 195
                                    

Bu bölüm değerli okurcanım @Aygul-dogan ve Mirza için canımcımm nlgaktas123 şekerime gelsin...

Multimedia= İlyas Yalçıntaş=Zor gelir

Keyifli okumalar okurcanlarım :)

Mirza'dan

Yine gözlerim güzelliğe kapanırken sabah gün ışığının vurmasıyla aralandı. Sessizce yatakta soluma dönüp kalktım yataktan.

Duşumu alıp odaya döndüğümde Vildan'ıma soracaklarımı tarttım kafamda. O'nu öptüğüm günden sonra kaç kez konuştum ama Nuh dedi peygamber demedi. Aslında bir ara "o dediğin olamaz" gibi birşey geveledi ağzında ama tam açık konuşmuyordu ki dilini yediğim.

Üzerimi giyinip aşağıya indim. Şu Nurgül'müdür nedir her neyse o kızın bahsi geçtiği günden beri ne babamla nede annem ve ev halkıyla doğru dürüst konuşmuyordum. Resminide göstermek istemişti Zerya ama bakmamış telefonu fırlatıp atmıştım.

Kahvaltı yapmadan arabaya atladığım gibi Vildan'ın okulunun yolunu tuttum. Bugün bu işi bitirecektim artık fazla nazda aşık usandırıyordu ama. Yaklaşık bir saat gibi bir süreden sonra okulun önüne gelip beklemeye başladım. Beni biliyordu ve gördüğü zamanda artık kaçmıyordu benden. On gün kadar önce görmüştüm en son ama bana on yıl gibi gelmişti o on gün. Parmaklarım direksiyonda uyum içerisinde ritim tutarken yine yanında iki arkadaşıyla göründü. Evi okula çok yakındı ondan arabasıyla gidip gelmiyordu. Üzerine baktığımda siyah pantolon, yeşilin koyu tonunda bir gömlek ve önünü açık bıraktığı siyah kalçasında biten bir kaban giymişti. Saçları desen herzaman açık olmasının aksine at kuyruğu şeklinde bağlamıştı bugün. O'nu incelemeyi bırakıp arabadan indiğimde gözlerim hasretle gözlerini buldu. On gündür beni çölde susuz bırakıp memleketine gitmişti. Yanındaki kızlara birşeyler söyleyip çantasında birşeyler karıştırdıktan sonra yanıma doğru geldiğinde nefes bile almadan bekledim gelişini. Öyle değil miydi? Zaten, ben O'nu nefes bile almadan sevmiyor muydum?

Tam bir adım karşımda durduğunda o bir adımlık mesafeyi kapatıp sarılmak istedim ama kendini geri çekmesiyle yüzüne baktım. "O kadar uzun boylu değil." Haklı sayılırdı daha hiç birşeyim değilken öpmüştüm zaten birde sarılmam olmazdı. "Haklısın. Ben on gündür görmeyince.....özledim işte." Sessizce söylediklerime yüzünü yere eğip derin bir nefes çekti. Biraz daha böyle dikilmeye devam edersek dersi başlayacak, gitmek zorunda kalacaktı ve doğal olarak ben yine O'nun derdinin tam olarak ne olduğunu öğrenemeyecektim.

Cesaretimi toparlayıp yere eğdiği başını çenesinden tutup kaldırdım. Sessizliği canımı sıkıyordu. Benim cennetim şimdiye kadar çoktan " konuştukya. Yine niye geldin" diyerek başımın etini yemesi lazımdı. Başını yana çekerek çenesini elimden kurtarırken anlamdıramadığım bakışlarla dolu gözlerini gözlerime dikti.

"Seninle ben olamayız. Özleme beni, sevme. Yapma bunu kendine."

Söyledikleri içimi yakıp kavursada neden böyle düşündüğünü merak ettiğim için ve dahada önemlisi O'nu korkutmamak adına sakin tutmaya çalıştım kendimi ama olmuyordu. "Neden. Neden olmayalım. Beni istemiyor olsaydın şimdiye kadar çoktan kurtulmuştun ama sende istiyorsun. Bunu şuan dolu dolu olmuş gözlerinde görebiliyorum " sözlerim kesinlikle doğruydu ve O'da bunun farkındaydı. Yada ben doğru olmasını istiyorda olabilirdim.

Çepil çepil olan gözleri bir inci döktü pınarından ve ben bittim. Neden ağlıyordu ki şimdi. Yanına yaklaşıp gözyaşına değdirdim parmaklarımı. "Cennetim neden ağlıyorsun?" İstemiyordum ağlamasını,üzülmesini. "Yapma, öğrenciler yanlış anlayacak" diyerek tekrar yüzünü çekti. Ahhh yeterdi artık. Benim ağladığı için içim içimi yiyor O hala öğrencilerinin derdinde. Elinden tuttuğum gibi arabaya bindirip kendimde şoför koltuğunda ki yerimi aldım.

ROJGÜL "Bir BERDEL Bedeli"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin