Annemin beni ard arda uyarışından sonra, hafifçe kavrıyorum bavulumu. Bakışlarımı ona çevirmeye korkuyorum. Çünkü biliyorum ki, gözleri gözlerime bir kez değerse atacağım bavulumu. Hiç ayrılmamak üzere sarılacağım ona..
Kaldırım taşlarında sabitliyorum bakışlarımı. Kalbim, sesini bir kez duymak için sıkışıyor. Ama o hariç, herkes konuşuyor.
Sarı bir ışık süzmesi, gözyaşından bakamadığım alanda hafifçe kendini belli ediyor. Taksinin geldiğini anlıyorum.
"Anne, lütfen.." diyor Nazlı.
Son bir yardım çığlığı gibi sıkıyorum dişlerimi. Annemin itirazlarından sonra, bildiğim tüm ışıkların sönüşünü hissediyorum. Kurumaya başlayan dudaklarımı ıslatıyorum.
Taksinin kapısı açılıyor. Bavul ellerimin arasından kayıyor.. Muhtemelen birisi benim yerime bagaja yerleştiriyor.
Ciğerlerimi son kez tanıdığım havayla dolduruyorum. Tek kelime etmeden, ona bir kez bile bakmadan, taksiye biniyorum.
32 SAAT ÖNCE
Annem kafası karışık bir şekilde bana bakmayı sürdürüyor. Ali'nin küçüklük fotoğrafının neden benim çantamda olduğunu o da merak ediyor. Geriliyorum ve ellerim terlemeye başlıyor.
"Aa ben onu düşürdüm mü ya?"
Ben de dahil, hepimiz Sinem'in sesinin geldiği yöne doğru bakıyoruz. Birkaç adım atıp, amcasının yanına geliyor.
"Çocuklara eski fotoğrafları gösteriyordum da, sanırım onu düşürdüm."
Haluk bakışlarını Sinem'den çekip, bize odaklanıyor.
Rahat bir nefes alıp, sersemce gülümsüyorum.
"Hahaha evet ya, ben de onu Sinem'e geri getirmiştim."
Sinem elini uzatıyor. Haluk -hala Sinem'in varlığından rahatsız olduğunu gösteren- kısa bir bakış atıyor hoşlanmadığı yiğenine. Sonra fotoğrafı ona uzatıyor.
Sinem, gülümsemeye devam ederek fotoğrafı arka cebine koyuyor. Odadaki gergin hava bir anda çözülüyor.
Annem bile ilgi odağını yeniden Nazlı'ya kaydırıyor."Nazlıcım sen iyi misin, moralin bozuk sanki.." diyor sessizce.
Nazlı zoraki bir şekilde gülümsüyor.
"İyiyim anneciğim. Dün biraz geç uyudum da, uykum var.."
Annem onu kısaca süzüyor. Sonra sanırım ikna oluyor.
"Hadi bakalım, konuşacaklarınız bittiyse hep birlikte akşam yemeğine geçelim.." diyor Rana teyze.
Ailenin büyükleri yanımızdan ayrılıyorlar.
"Ben üzerimi değiştireyim" diyorum ve merdivenleri çıkmaya başlıyorum. Ali ve Sinem de arkamdan geliyor.
Odamın önüne geldiğim zaman, Sinem arka cebinden fotoğrafı çıkartıyor ve bana uzatıyor.
"Selin biraz dikkatli ol, bir dahaki sefere kurtaramayız."
"Çok teşekkürler Sinem, durumu iyi kurtardın."
Gülümsüyor.
"Rica ederim, hadi ben yemeğe iniyorum. Siz de gelin."
"Tamam geliyoruz birazdan" diyor Ali benim yerime.
Sinem merdivenlerden inmeye başlıyor. Odama girip, çantamı kenara bırakıyorum.
"Sinem iyi kurtardı bizi.. Neden öyle donup kaldık bilmiyorum, bir sürü yalan bulabilirdik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Bu Ben
FanfictionOkyanus gözlü çocuk ve onun yaralarını sarmaya hazır güzeller güzeli bir kız. Herkes yaralarını iyileştirmek ister, birçoğu bunu başaramaz. Ama onlar birbirine sahipler. Kalbi kırık küçük bir erkek çocuğu ile acı çeken küçük kızın hikayesi.