Fırsatçı

11.9K 684 52
                                    

Hikayeye desteğinizi oylarınızla, hatta daha önemlisi yorumlarınızla yapabilirsiniz. Birkaç kelime bile olsa, fikirlerinizi paylaşmanız beni memnun eder. İyi okumalar. 

GÜNLER ÖNCE

SİNEM

Su ısıtıcım garip sesler çıkarmaya başlıyor. Sinirle fişini çıkarıp, birkaç kez vuruyorum. Sanki düzelecekmiş gibi. Amerikada  yaşıyor olsam da, Türk yapımdan ödün vermiyorum böylelikle. 
Telefonum ısrarla çalmaya başlıyor. Artık tamamen ölü olan su ısıtıcımın yanından ayrılarak, kanepenin üzerindeki telefonu elime alıyorum. İsmini görünce sıkılmış bir nefes vererek, çağrısına cevap veriyorum.

"Yine neyi beceremedin?"

"Selin'i kaçırdım."

Zaten hareket etmeden durduğum salonun ortasında donakalıyorum.

"Ne yaptım dedin sen?"

"Selin'i kaçırdım. Şimdi içerde ve hala baygın halde."

"SEN GERİZEKALI MISIN? BEN SANA ONUNLA KONUŞ, ANLAŞ DEDİM. SEN KIZI MI KAÇIRDIN?!"

Sesi titrek çıkıyor.

"Sence onunla nasıl anlaşabilirdim? Bana nasıl güvenebilir, daha beni tanımıyor bile! Tek seçeneğim tehdit etmek."

Parmaklarımı şakaklarıma doğru bastırıyorum ve sakinleşmeye çalışıyorum. 

"Ve.. Sen bana bağıramazsın Sinem. Ben senin çalışanın da değilim hizmetçin de.. Ortak bir amaç için çalışıyoruz."

"Kuzenimin kız arkadaşını kaçırmışsın ama! Her şeyi geçtim.. Birini kaçırmışsın!"

"Ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım ben tamam mı?!"

Kanepeye yığılıyorum. Olabilecek en mantıklı çözümü bulmaya çalışıyorum.

"Tamam.. Şimdi sakince düşünelim. Öncelikle, sakın o kıza zarar vereyim deme, beni duydun mu?"

"Ya sen beni katil ya da cani mi sanıyorsun?" diye köpürüyor. 

Saçlarımı kulağımın arkasına tıkıştırıyorum.

"Selin'i bırak Melisa. Kimse bir şeyin farkında olmadan.. Bırak. "

"Selin benim işime yarayacak Sinem. En büyük zayıflığını gördüm. Aşkını. Ama merak etme, onu bırakacağım.."

"Elini çabuk tut."

Telefonu kapatıyor. Alt dudağımı kemiriyorum. Heyecan yapan ellerime rağmen, Ali'yi aramayı başarabiliyorum.  Çok bekletmeden açıyor. 

"Alo?"

"Benim en atarlı kuzenim beni neden aramıyor artık bakayım?"

Sesimi olabildiğince neşeli tutmaya çalışıyorum.

"İşler karışık Sinem... Ondan arayamadım, kusura bakma."

"Noldu? Evden birine bir şey mi oldu? Savaş mı yoksa?!"

"Selin.." diyor. Sesi çatallı çıkıyor. Boğazını yeniden temizliyor.

"Ne oldu Selin'e? Ali!"

"Saatlerdir haber alamıyoruz. Bilmiyorum.. Lanet olsun ki, bilmiyorum."
Susuyorum. Bunu yaşamasına göz yumduğum için kendimden nefret ediyorum. 

"Bak, sen şimdi sakin ol.. Tamam mı? Sakın bir delilik yapma! Hatta git Savaş'ın yanında dur, yalnız kalma."

"İyiyim ben.." diyor sersemce.

Ah Bu BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin