Tan

9.6K 645 122
                                    

"Anne?!"
Gözlerini ciddi bir ifadeyle üzerimde gezdiriyor.
"Merhaba kızım."
Alt dudağımı dişliyorum.
"Sen nerden buldun burasını?"
"Adresi Emre verdi."
İsmini duyduğum zaman ellerim endişeyle terlemeye başlıyor.
"Emre mi?"
Başını yavaşça sallıyor.
"Beni içeri davet etmek yok mu?"
Sersemce gülümsüyorum.
"Gel.. tabi tabi, gir içeri."
Bastığı yere dikkatle bakarak evin içine giriyor. Koridoru takip ederek salona çıkıyor ve oturmadan önce yeniden bana doğru dönüyor.
"Şu yanında kaldığın gizemli arkadaşın.. Onunla tanışmak istiyorum, evde değil mi?"
Hızla başımı sallıyorum.
"Değil."
"Allah Allah. Nerde ki sabahın bu saatinde?"
"Şeyde.. Çalışıyor o. Evet,işe gitti."
"Öyle mi?"
Sevimli bir şekilde sırıtmaya çalışıyorum.
"Ne zaman döner peki?"
"Bilmem.. Yani şey, bugün işi kaçta biter bilmiyorum. İstersen mesaj atıp sorayım bekle sen geç otur şöyle."
Nefes almadan konuşuyorum, telefonumu almak için odaya girerken derin bir nefes alıyorum.
Yatağın başındaki telefonu aceleyle elime alıp Ali'ye mesaj atıyorum.

"SAKIN EVE GELME ANNEM BURAYA GELDİ!"

Derin bir nefes daha alıp, saçlarımı karıştırıyorum. Ali'nin yanıtı fazla gecikmiyor.

"Tamam. Ama sonra beni hemen ara."

Telefonun kilidini kapatıp, cebime attıktan sonra salonda bekleyen annemin yanına dönüyorum.
Geldiğinden beri yüzünden hiç silinmeyen ciddi ifadesiyle salonda göz gezdiriyor.
"Maalesef arkadaşımın işi geceye kadar bitmezmiş."
Annem tek kaşını kaldırıyor.
"Arkadaşının adı neydi Selinciğim?"
"Arkadaşımın adıııııı.. Sevgi."
"Günlerdir evinde kaldığına göre çok güveniyorsun bu Sevgi'ye."
Yanına oturuyorum.
"Sevgi çok sıcakkanlı biridir. Bizim sınıfta o da.. Sağolsun ben öyle ortada kalınca bana evini açtı."
Annemin yüzü düşüyor.
"Sen ortada kalmadın kızım."
Konu nihayet yaşadığımız can sıkıcı olaya geliyor.
"Sen benim yerime Haluk'un yanında olunca.. Neyse ya telefonda zaten konuştuk bunları. Yani ben aştım."
Eli saçlarımda geziniyor.
"Bakışlarında bir şeyler var.. Çok yorgun ve üzgün bakıyorsun. Benim yüzümden mi?"
Gözlerimin dolmasını engellemeye çalışıyorum.
"Ben sadece yarın okula başlayacağım için endişeliyim, başka hiçbir şeyim yok."
"Yarın mı başlıyor derslerin?"
Yavaşça başımı sallıyorum. Annem birden bana sarılıyor. İçimdeki kırıklar sanki iyileşiyor, dağılan tüm parçalar eski yerine oturuyor. Annemin kokusu ciğerlerime dolduğu zaman onu ne kadar çok özlediğimi fark ediyorum. Aynı zamanda, en çok ihtiyacım olanlardan birisi o olsa da gerçekleri ondan saklamak ağır geliyor.
"Hadi, evimize dönelim."
Böyle dediğinde karmakarışık duyguların esiri oluveriyorum. Bir yandan annemi, kardeşlerimi çok özlesem de.. diğer yandan burda nerdeyse bir hayat kurmaya başladığım evi bırakmak istemiyorum.
Ama verdiğim karar kaçınılmaz oluyor.
"Tamam."
Annem yanağımı okşuyor.
"Buradaki eşyalarımı toplamam biraz zaman alır ama.. Sen en iyisi eve dön, ben akşam gelirim."
Sonunda beni eve döndürmeye ikna ettiği için annem buna itiraz dahi etmiyor. Bana şevkatli bir bakış gönderiyor ve beni beklediğini kesinlikle belirterek, evden ayrılıyor.

Annemin gidişinden yaklaşık bir 15 dakika sonra Ali'yi arayıp eve gelebileceği haberini veriyorum. Çok geçmeden o da eve geliyor.
"Annen seni de alıp gidecek diye korktum bir an," derken gülümsüyor ve kollarını bana sarıyor.
Mahçup düşüyorum.
"Akşama eve döneceğime söz verdim..." diyorum sakince. Yüzü düşüyor. Koltuğun kenarına oturduğu zaman ben de hemen onun yanına gidiyorum.
"Gitmem lazım Ali. Yoksa annem burasının senin evin olduğunu anlar. Zaten.. buraya temelli taşınmamıştım, bunu sen de biliyorsun."
Ciddi bir tavırla sakallarını ovuşturuyor.
"İşte ben bir ara kaptırdım demek ki ya.. Güzeldik böyle."
Gülümsüyorum ve kollarımı boynuna doluyorum.
"Çok güzeldik."
Elleri belimde kilitleniyor ve beni sanki kaçmak üzereymişim gibi sıkıca sarıyor.
"Burada sonsuza dek benimle kal.."
Gözlerim kapanıyor, iç çekiyorum.
"Bunun için neler vermezdim.. Ama yapamam, şimdilik."
"Anlıyorum."
Bir süre hiç konuşmadan öyle kalıyoruz. Sanki ikimizin de buradaki anılarına erken vedası gibi..
Dakikalar sonra sessizliği Ali'nin neşeli ses tonu bölüyor.
"Ben de iyi ki kahvaltılık bir şeyler almak için dışarı çıkmışım. Yoksa Güneş Hanım'a hayatının şokunu yaşatacaktık."
Kıkırdıyorum.
"Neyse ki Sevgi'nin evi yalanını uydurdum ve sen yoktun. Yoksa gerçekten basılacaktık."
Duraksıyor.
"Burayı nasıl bulduğunu söylemedin.."
Tedirgin olduğumu fark edince, kaşlarını çatıyor.
"Emre söylemiş. Selin'in kaldığı yer burası diyerek anneme adresi vermiş.."
Sinirle vücudu kasılıyor.
"Emre bizi bir süre daha uğraştıracak gibi.. Aklından neler geçiyor bilmiyorum, şimdiye kadar çoktan bizi ifşa eder sanıyordum."
"Her şeyde olduğu gibi, bunu da şov yaparak yaşamak istiyor işte.. Ama ben ona göstereceğim ince hesapları.."
"Hayır Ali. Emre'nin daha fazla üzerine gitmek yok. Çünkü biz de çok masum sayılmayız.."
Böyle demem onun içini rahatlatmaktan ziyade, sinirlendiriyor.
"Ne yani Selin adam sürekli böyle şeyler yapacak, biz de buna göz mü yumacağız."
"Gidip herkese açıklamaktansa böyle bize göz dağı vermesi daha iyi.."
Ellerini hafifçe kaldırıyor.
"Tamam, şimdilik senin dediğin olsun. Ama benim kimseden korkum yok. Özellikle de ondan!"
Gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırıyorum.
"Ne oldu?" diyor bu halimi fark edince.
"Şu öfkeli hallerin beni bir başka türlü etkiliyor.."
Önce şaşkınca bana bakıyor, sonra o da gülüyor.
"Öyle miiii?"
Hafifçe omzuna vuruyorum.
"Hadi kahvaltı yapalım artık, çok acıktım."
Yerinden doğrulup, saçlarıma öpücük konduruyor.

Ah Bu BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin