"Christopher."
Sağlık ekipleri gelmiş, kenara çekilmemi söylüyordu.
"Buradayım. Yanındayım."
Christopher kendinden geçmişti. Sedyeye alıp apar topar çıkardılar. Bree çoktan götürülmüştü. Başımda bekleyen Detektif'in bazı soruları vardı.
"Hastaneye götürülmesi gerekiyor." dedi daha kıdemsiz bir memur. Minnet dolu bakışlarla baktım. Vücudumun her yeri ağrıyordu. Kesiklerim vardı ve kan kaybediyordum.
"Size hastaneye kadar eşlik edeyim." dedi Detektif. Başımı salladım.
"Evden polis arabasında çıkmak istemiyorum." dedim. Evin önü kaynıyor olmalıydı. Biri silah seslerini duyup polisleri aradığına göre komşuların çoktan haberi vardı.
"Öyleyse benim arabamla gideriz."
Detektif ısrarcıydı. Daha fazla itiraz etmedim. Binadan çıkarken dik durmaya çalıştım. Ben yanlış bir şey yapmamıştım. Zihnim hala şoktaydı. Pek düşünemiyordum. Sadece Christopher'ın nasıl olduğunu merak ediyordum.
"Sen iyi misin?" dedi Detektif kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışırken. Durmadan kornaya basıyor ve resim çekmeye çalışan gazetecilere çekilmelerini işaret ediyordu.
"İyiyim." dedim. Buna ben bile inanmıyordum. Adrenalin azalmıştı. Ağrılarım artıyordu. Başıma korkunç bir migren ağrısı saplanmıştı.Detektif'in samimi tavrı hoşuma gitmişti. En azından biri nasıl olduğumu merak ediyordu.
"Christopher yaşayacak mı?" dedim sesim titreyerek. Detektif kaşlarını çatmıştı.
"Durumu kritik. Zaman gösterecek."
Bu cevap beni pek tatmin etmemişti. Başımı yaslayıp gözlerimi kapattım. Detektif sessizce hastaneye doğru sürdü. Acil servisten giriş yaptık. Kesiklerime dikiş atıldı ve yaralarıma pansuman yapıldı. Başıma aldığım darbe yüzünden tomografi çekildi. Beyin sarsıntısı geçirip geçirmediğime baktılar.
"Durumu iyi. Ucuz atlatmış." dedi doktor Detektif'e. Ucuz mu?
Yatağımda dinlenirken geçmiş kopuk sahneler şeklinde zihnimden akıyordu. Bree'nin boğazıma sarılan ellerini hala hissedebiliyordum. Korkuyla boynumu tuttum. Gözlerimi açtığımda meraklı gözlerle beni izleyen Detektif ile karşılaştım.
"Şimdi ifade vermeye hazır mısın?"
İster istemez başımı salladım. Gözlerimin kenarında birikmiş tuzlu gözyaşlarını hızlıca sildim. Yatakta doğruldum.
"O bir psikopat." diye söze başladım. Detektif kafasını salladı.
"Aslına bakarsan sosyopat. Adli psikiyatristimiz onu inceledi. Koyduğu tanı bu. Bunu fark etmedin, değil mi? Kendilerini çok iyi gizlerler."
"Bir an bile düşünmedim." dedim acıyla. Adını bile düşünmek istemiyordum.
"Gabriel Clayton'ı öldürmüş. Daha doğrusu katletmiş. Cesedini bulduğumuzda geriye pek bir şey kalmamıştı ama patolog tam 57 bıçak darbesi saydı. Bir de gırtlağını kesmiş."
Gözlerimi kapatıp nefes almaya çalıştım. Dünya etrafımda dönüyordu.
"Daha önce tedavi görmüş. OKB için. Ama elbette psikiyatristi nasıl biri olduğunu anlayamamış. Adli psikiyatrist kişilik bölünmesi yaşıyor olabileceğini de söyledi."
"Bütün bu olanlara inanamıyorum." dedim hayretle.
"Senin için ne kadar şok edici olduğunu tahmin edebiliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yatılı Okul《girl♡girl》
Chick-LitYatılı lisede yazılı olmayan kurallar vardır. Okulun en popüler çocuğu ile en popüler kızı birlikte olmak zorundadır. Okula ilk geldiklerinden beri birlikte olan Zoey ve Gabriel okulun en popüler çiftidir. Zamanla birbirlerinden uzaklaşan çiftin a...