Üzerimi giyerken vücudum titriyordu. Aşağı indiğimde titreme daha da artmıştı. Araba anahtarlarına bakıp sesli bir küfür savurdum. Taksi çevirdim. Araba kullanabileceğimi sanmıyordum. Detektif beni kapıda bekliyordu.
"Bu kadar çabuk geldiğin için teşekkür ederim. İçeri girelim."
Detektif'in uzun adımlarına yetişmek isterken nefes nefese kalmıştım. Beni aynı görüşme odasına soktu. Bree oradaydı. Saçları kısacık kesilmişti. Soğuk bakışları yine üzerimdeydi.
"Ah. Zoey. Neden geç kaldın? Eğer geç kalırsan neler olabileceğini söylemiştim."
"Sen hastasın, Bree." dedim karşısına otururken. Sırıttı.
"Saçlarımı beğendin mi? Kendim kestim."
"Berbat olmuş." dedim onu kızdırmaya çalışarak. Buna öfkelendi ama hemen kendini kontrol altına aldı. Duygularını çok iyi kontrol ediyordu. Böylece duygusuz, maske bir yüze sahip oluyordu. Parmaklarıyla masada ritm tutuyordu.
"İyi görünüyorsun. Kendine bir şeyler mi yaptın? Yoksa o dağ adamı Christopher ile mi düzüştün?" dedi sırıtarak. Ona iğrenerek baktım.
"Ah yapma ama. Onunla düzüşmek istediğini biliyorum. Neden bekleyesin ki? Artık aradan çekildim."
"Sen iğrenç, acınası bir yaratıksın. Senin için üzülüyorum. Bir ruhun bile yok."
"Vay canına. Yavaş ol. Bu kadar sertlik beklemiyordum."
"Kimi öldürdün Bree?"
Omuz silkti. Kelepçeleriyle oynuyordu.
"Sana gelmezsen neler olacağını söylemiştim."
"Blöf yaptığını sanıyordum."
"Ben de beni tanıdığını sanıyordum, Zoey. Ben asla blöf yapmam."
Başımı ellerimin arasına aldım. Suçluluk duygusu boğazıma yapışmıştı. Birinin ölümüne neden olduğumu bilmek içimde kusma isteği uyandırıyordu. Zaten saatlerdir bir şey yememiştim.
"Yemek sırasındaydık. Ve önümdeki kıllı amcık yürümüyordu. Zaten sen gelmediğin için sinirliydim. Ne yaptığımın pek de farkında değildim. Bir an sonra üzerindeydim. Boynunu sıkıca tuttum ve..."
"Bilmek istemiyorum." dedim yerimden fırlayarak. Odayı adımlamaya başladım.
"Ama en heyecanlı yeri burası. Boyun kırmak dışarıdan bakıldığında çok zor gibi görünebilir. Ama kafayı sağlam tutup ne derece hızla çevireceğini biliyorsan çok kolaydır. Bir an sonra değersiz bedeni ayağımın altındaydı. Bunun için epey cop yedim."
Turuncu hapishane formasını sıyırıp morluklarını gösterdi. Onu iyice benzetmiş olmalıydılar. Ama Georgia'da idam cezası olmadığı için ağır bir ceza almayacaktı. Sadece müebbet. Müebbet onun yaptıklarının bedeli değildi. Olmamalıydı.
"Ve elbette beni tecrit koğuşuna aldılar. Çok da umurumda." dedi omuz silkerek. "Karanlıkta bırakıyorlar beni. Sanki bu beni etkileyecekmiş gibi. Ben karanlığı severim. Benim gök kuşağım o."
Ellerime odaklandım. Karşımdaki kişiden başka herhangi bir yere bakmaya ihtiyacım vardı.
"Beni özledin mi Zoey?"
Özlemek mi? Ona bakmaya bile katlanamıyordum.
"Seni son bir kez yalamamı ister misin? Bunun ne kadar hoşuna gittiğini hatırlıyorum." dedi gülerek. Eğilip iki parmağının arasından dilini çıkardı. Duvara yaslandım. Bundan bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Eğer başka cinayet işlediyse bilmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yatılı Okul《girl♡girl》
Chick-LitYatılı lisede yazılı olmayan kurallar vardır. Okulun en popüler çocuğu ile en popüler kızı birlikte olmak zorundadır. Okula ilk geldiklerinden beri birlikte olan Zoey ve Gabriel okulun en popüler çiftidir. Zamanla birbirlerinden uzaklaşan çiftin a...