HV-14

83 4 1
                                    

METE

Her hafta sonu öğlene kadar uyuma programımı bu haftalık bozmuştum.Uyandığımda saatin 11'e geldiğini görünce evden koşarcasına çıkmıştım zaten.İç hatlar gelen yolcu kapısında İpeği görünce elimi sallayıp ona doğru yürüdüm.Yüzünü kocaman bir gülümseme kaplamış aynı zamanda gözleri de dolmuştu.Yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım ona.Hiç değişmemişti,kendinden hiçbir şey kaybetmemişti. Ayrılıp buğulanan gözlerimi o görmeden eski haline getirip yanındaki dünyalar güzeli kıza baktım. Korkusu gözlerinden okunuyordu.İlk defa geldiği bu şehirde her şey ona yabancıydı.Annesinin elini sıkıca kavramış etrafı süzmeye devam ediyordu.

"Nil,abiye merhaba de." Nil biraz çekinerek de olsa yarım yamalak selamladı beni.

"Hadi gidelim." dedim valizleri alırken.Onaylama manasında sesler gelince arabaya doğru yürümeye başladık.Valizleri bagaja bırakıp sürücü koltuğuna geçtim.Nil ve İpek arkaya yerleşmişlerdi. "Aç mısınız?" diye sordum.Nil hemen acıktığını belirten homurtular çıkarttı.Gülümseyip yoluma devam ettim.Sahiplerini tanıdığım bir kahvaltı salonu vardı,oraya götürecektim.Nil 2 yaşındaki normal bir çocuk için fazla sessizdi.Belki de etrafı tanımaya çalışıyordu.

"Anlatsana Mete, ne var ne yok?"

"Her şey aynı be İpek. Asıl sen anlat."

"Anlatacak ne var ki? Tek başıma bir kız çocuğu büyütmeye çalışıyorum,erkeklerden korumaya çalışıyorum falan." dedi buruk bir tonda.Bir şey demedim,diyemedim.Ne diyebilirdim ki? Olayları bizzat yaşamıştım zaten.Benim yaşadığım acı onunkinin yanında hiçbir şeydi.Arabayı yolu engellemeyecek şekilde park edip indim.Nil'in oturduğu taraftaki kapıyı açıp kucağıma almak için harekete geçtim.Çekinerek de olsa geldi kucağıma.Birlikte içeriye girip boş masalardan birine oturarak siparişimizi verdik.Cam kapının ardındaki park Nil'in dikkatini çekmiş,paytak adımlarını oraya yönlendirmişti.

"İpek.." diye seslendim.Uzaklara dalmıştı birden irkildi. "Ne düşünüyorsun?"

"O hala burada mı?" dedi gözlerini kısarak.Kimden bahsettiğini anlamıştım.Başımı salladım. "Görüşüyor musun?"

"Arkadaş olarak değil,ne zaman bir araya gelsek kavga ediyoruz." dedim sıkıntıyla.

"Bize bir otel ayarlayabilir misin?"

"Ne oteli?"

"Kalmamız için.." dedi bir yandan kızını gözetlerken.

"Benim evde kalırsınız,ben annemler ile kalırım ne olacak?"

"Olmaz öyle şey kimseyi yerinden etmeyelim."

"Saçmalama İpek,itiraz da istemiyorum.Merak etme kimsenin haberi olmayacak geldiğinizden." başını sallayıp tepsidekileri masaya koyan garsonu takip etti.Garson gidince Nil'i alıp geldi. Kahvaltımızı yaparken cebimdeki telefon çalmaya başladı.Çıkarıp açtım.

"Günaydın..." dedi Hazan uyku mahmurluğuyla.Gülümsemeden edemedim,özlemiştim cadıyı.

"Günaydın hayatım." dedim sevecen bir sesle.Kısa bir süre sessizlik oldu.

"Hayatım mı?" dedi kıkırdayarak.

"Sevgilim değil misin?"

"Öyleyim." dedi.Utandığı sesinden belli oluyordu.

"Ne yapıyorsun bakalım bugün?"

"Bilmem,senin bir programın yok mu?" İpeğe bakıp Hazana cevap verdim.

"Benim uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşım geldi,bugünü onunla geçirmeyi düşünüyorum."

"Öyle mi?" dedi bozulduğu belli oluyordu. "Kim o arkadaşın?"

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin