HV-17

62 2 0
                                    

İçerideki kıza bunun hesabını sormayı sonraya bırakıp diğer kapağı açtım. Mete'nin kıyafetlerini bulunca lacivert eşofman takımını alıp dolabı kapattım. Mete zorla da olsa doğrulup ona giydirmeme yardımcı oldu. Üstünden çıkardığı kıyafetleri banyoya atıp geri odaya döndüm.

"Yanımda dur.." diye fısıldadı.Başımla onaylayıp sırtım yatak başlığına gelecek şekilde oturdum. Mete'de bacağımın üzerine kafasını koyup gözlerini kapattı. O uykuya dalana kadar saçlarıyla oynadım,küçük bir çocuk gibi sevdim. Uyuyunca yataktan kalkıp kafasını yastığa koydum. Üzerini de örtüp odadan çıktım. Derin bir nefes alıp sesin geldiği odaya girdim. Burası salondu, ne kadar küçük olsa da. İçeride az önce kovduğum kız ve yanında kardeşi olduğunu düşündüğüm minik bir kız çocuğu vardı. Küçük kız oyuncaklarıyla oynarken, ablası da çaresizce oturuyordu. Beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi.

"İyi mi?" diye sordu panikle.Başımla onaylayıp gri rengi koltuğa oturdum. Sevimli kız yanıma gelip oyuncağını uzattı.Elime alıp ona ayak uydurmaya çalıştım.Gülümseyerek benimle oyun oynuyordu. Yorulduğunu düşündüğüm için kucağıma alıp koltuğa oturttum.

"Sen kimsin?" diye sordum kıza karşı.

"İpek." diyerek cevap verdi soğuk bir sesle.

"Peki İpek, o zaman sevgilimin evinde ne işin var?"

"Ben onun uzun zamandır arkadaşıyım.Kızımla birlikte bir süreliğine geldik, Mete de bizi evinde misafir ediyor." şaşkınlıktan gözlerim büyüdü.Neredeyse benim yaşımda olan bu kızın bir de çocuğu mu vardı. Oysa ki ben ablası sanmıştım.

"Senden daha önce hiç bahsetmedi." aslında Mete bana özel hayatını hiç açmamıştı ki. Doğal olarak bunu da söylememişti.

"Olabilir.." dedi sıkıntıyla. Başımı sallayıp bu sıkıcı konuyu değiştirmeye karar verdim.Nasıl olsa Mete biraz kendine gelince anlatırdı.

"Adı ne?" diye sordum küçük kızı göstererek.

"Nil." dedi gülümseyerek.

"Memnun oldum Nil,bende Hazan." dedim Nil'e karşı. Ama o oyununu bozmamak için beni umursamadı. Bir anda aklıma gelen düşünceyle ayağa kalkıp odadan çıktım.Anneme haber vermeyi unutmuştum,üstelik telefonum da sokağın ortasında paramparça olmuştu. Mete'nin odasına girip telefonunun aldıktan sonra çıkıp mutfağa geçtim. Tezgahın üzerindeki boş bira şişeleri dikkatimi çekse de bunu da Mete'ye sorulacaklar listesine ekledim. Annemin numarasını girip kulağıma götürdüm telefonu.Annem açana kadar dudaklarımı kemirdim.

"Alo.." dedi soğuk bir sesle.

"Anne.." dedim sakin olmaya çalışarak.

"Hazan! Neredesin sen? Beni çıldırtmak mı istiyorsun? Tam 2 saat önce yarım saate geleceğini söylemiştin. Niye ulaşılamıyor sana?" diye bağırmaya başladı.Sonlara doğru sesinin çatallaşmasından ağladığını anlamıştım. Bende ağlamaya başladım.

"Merak etme,iyiyim. Mete'nin yanındayım." dedim hıçkırıklarımın arasından.

"Neden haber vermedin?"

"Mete rahatsızlandı evine getirdim onu, tamamen unutmuşum."

"Telefonun?" dedi daha sakin bir tonla.

"Düşüp kırıldı." dedim masum olmaya çalışarak.Yaklaşık 5 dakika daha masumları oynayıp telefonu kapattım. Kendime kahve yaparken Mete içinde dolapta bulduğum hazır çorbayı yapmaya başladım. Ben hamarat ev kızlarından değildim,hiç bir zaman da olamayacaktım. Çocukken okuldan geldiğimde evde yemek olmadığı için annemin çiçeklerinden birini yemiştim. Tadı lezzetli olsa da sonrasında acısını fena halde çekmiştim.

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin