HV-6

133 11 0
                                    

Kimya dersinin başlarındayken nöbetçi öğrenci gelip müzik öğretmeninin beni çağırdığını söyledi. Bende sınıftan çıkıp müzik sınıfına doğru ilerledim.Keşke Kimya dersinde kalsaydım diye geçirdim içimden.Hem böylece Mete ve diğerleri ile de muhatap olmak zorunda kalmazdım.Müzik sınıfının kapısını tıklayarak açtım ve öğretmene selam vererek içeriye geçtim.Daha herkes gelmediği için ortalarda bir yere oturdum.Gözlerim Meteyi arasa da sınıfta yoktu.

"Eksik yoksa derse başlayalım." dedi müzik öğretmenimiz.İçimden Mete yok diye bağırsam da dışıma vurmadım.

"Hocam Mete gelmedi." diye konuştu bir kız.

"Haberim var o biraz geç katılacak derse." diyerek açıklamasını yaptı öğretmen.Sonra elindeki listede bir şeyler karaladı ve ilk sırada oturan öğrenciye uzattı. "Herkes adını soy adını yazıp yanına çaldığı müzik aletini ve eğer varsa gruptaki görevini yazacak." diye uyarısını yaptı.Sıra bana gelene kadar 6 kişi yazmıştı.Hazan Öncü-Piyano yazıp arkamdaki kıza uzattım.Elden ele geçerek öğretmene ulaştığında gülümsedi.

"Hocam bugün ne yapacağız?" diye sordu meraklı biri.

"Bugün şarkımızı belirleyip ilk çalışmalara başlayacağız Alp." deyip onu susturarak elindeki dosyadan bir kaç kağıt çıkartıp incelemeye başladı.Fısıltıyla başlayan konuşmalar uğultuya dönünce öğretmen elini masaya vurarak sınıfı susturdu.Aslında az kişi olmamıza rağmen bu kadar ses nereden çıkıyor anlayamıyorum. "Evet dün biliyorsunuz toplanıp başkan seçmiştik ve yapacaklarımızı hakkında konuşmuştuk.Bugün elimde bir kaç tane şarkı var bunları deneyeceğiz ve arasından birini seçeceğiz. Artık ufak ufak başlayacağız.Şimdi sessiz bir şekilde konferans salonuna inelim çünkü müzik aletleri buraya sığdıramayacağımız kadar fazla." hoca cümlesini bitirince ayağa kalkıp sınıftan çıktım ve merdivenleri inip konferans salonunun açık kapısından içeriye girdim.İçeride iki üç kişiyle birlikte Mete de vardı.Çok kısa bir süre bakışsak da kafamı çevirip boş sandalyelerden birine oturdum.Mete sahneden inerek en öne oturdu.

"Hocam sahneye çıkalım mı?" dedi başkanlık seçiminde çıkan Duygu.Öğretmenimiz başıyla onaylayınca yerlerimizden kalkıp sahneye çıkan merdivenlere yöneldik.Herkesin aksine ben ve Mete rahattık.Tek piyanist ben ve tek solist Mete olduğu için en son sahneye çıkmıştık.Piyanonun sandalyesine kendimi bırakıp söyle bir baktım.Klasik siyah piyanoydu.Ellerimi yavaşça tuşların üzerinde gezdirip notaları kontrol ettim.Önüme nota kağıdı koyulunca kafamı kaldırdım.Mete gülümseyerek ikinci ve üçüncü kağıdı da piyanonun üzerine koydu.

"Teşekkür ederim." dedim bende gülümseyerek.O yanımdan ayrılınca kağıttaki şarkılara göz attım. Birisi yabancı diğer ikisi Türkçe olan 3 tane seçenek vardı önümüzde.Hoca Mete'nin kağıdına bir şeyler karalayıp bize baktı.İlk önce Türkçe olan şarkılardan birin çalmaya karar verildi ve hocanın da yardımıyla yarım saatte bitirmiştik.Tanıdıktı aslında bu şarkı."Mazhar Alanson-Ah Bu Ben" adlı parçayı çalmıştık. Öğretmen beğenisini dile getirince diğer parçaya geçtik.Aslında ilkinden daha kötü çalmıştık.Son parça da daha iyiydi.Mert Fırat'ın Nilüfer isimli şarkısıydı.Öğretmen iki parça arasında kalınca oylama yaptık ve Mert Fırat çalınmasına karar verildi.Teneffüs zili çalınca öğretmen kısa bir ara vermemizi istedi ve sınıftan çıktı.

"Baya iyiydin." dedi Mete ben piyanonun başındayken.Kafamı kaldırıp gülümsedim.

"Teşekkürler,sende öyle."

"Herkesin iyi olduğu bir alan var." dedi elleriyle saçlarını karıştırırken.

"Hı hı." deyip gülümsedim.

"Birlikte oturmamızda sakınca var mı?"

"Hayır." dedim başımı sallayarak.Öğretmenin sandalyesini çekip yanıma oturdu.

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin