HV-29

47 2 0
                                    

Uyumak sandığım kadar kolay değildi. Bir saat  bile sürmeyen uykumdan kabuslarla uyanmıştım. Mete'nin hayatımı bu kadar olumsuz etkileyebileceğini hiç düşünmemiş, onsuzluğun bu kadar canımı acıtacağını tahmin bile etmemiştim! Ben ona güvenmiştim. Her zaman yanımda olacağından emindim. En zor günümde beni yalnız bırakarak verdi güvenimin karşılığını. Gözümden ayrılıp yanağımdan süzülerek kulağıma ulaşan göz yaşını elimin tersiyle silip yatakta doğruldum. Ekin'e baktığımda derin bir uykuda olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Odadaki gece lambası sayesinde kızarmış gözlerini, şişmiş dudaklarını net bir şekilde görebildim, onu da üzmüştüm. Hayatımda neredeyse üzmediğim insan kalmamıştı. Sessiz olmaya özen göstererek bacaklarımı yataktan sarkıttım. Bir kaç saniye öylece bekleyip harekete geçtim. Odamdaki perdeyi aralayıp dışarıya baktım. Ay ve yıldızlar karanlık geceyi aydınlatıyorlardı. Her zaman yaptığım gibi minderi alıp pencerenin tahta kısmına koyarak oturdum. Bacaklarımı kendime çekip dışarıyı izlemeye başladım. Mete'nin şuan ne yaptığını deli gibi merak ediyordum. Belki beni düşünerek uykularını kaçırıyordu, belki de beni düşünmemek için uyuyordu. İlk seçeneği tercih ederim...

Uyumam gereken 8 saati pencere kenarında oturarak geçirmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyumam gereken 8 saati pencere kenarında oturarak geçirmiştim. Bütün olanları en başından düşünme fırsatım olmuştu. Çok göz yaşı dökmüş, çok tebessüm etmiştim. Ne yaparsam yapayım kalbimdeki sızı geçmiyordu. Mete'nin gözlerinin içine doya doya bakmadan, ona sarılmadan geçmeyeceğini de biliyordum. Beni affetmesi bir mucize olurdu!

"Hazan..." diye mırıldandı gözlerini açmakta zorluk çeken Ekin.

"Günaydın." dedim pencereden inip yanına yürürken. Baştan aşağıya her yerim uyuşmuştu.

"Yeni mi uyandın?"

"Evet, yarım saat bile olmadı." diye bir yalan söyledim yatağın ucuna otururken.

"Gözlerin öyle söylemiyor ama."

"Nasıl söylüyor?"

"Bütün gece uyumadığını söylüyor, kızarmış."

"Senin gözlerinde ben uyuduktan sonra çok ağladığını söylüyor." dedim yanına sokulurken. Ellerini belime yerleştirip kıkırdadı.

"Ne olacak bizim bu halimiz?"

"Bilmem ki." dedim dudaklarımı büzerek. 

"Bugün nereye gitmek istersin?"

"Okula.." dedim dünyanın en normal şeyiymiş gibi.

"Ne?" dedi anlamadığını belli ederek.

"Okula gitmek istiyorum, Meteyi göreceğim."

"Hazan, saçmalama!"

"Sen gel veya gelme Ekin, ama ben gideceğim."

"Pişman olursun!" diye bağırdı arkamdan. Onu umursamayıp dolabımı açarak okul formamı çıkarttım. Kıyafetlerimi alıp banyoya yönelirken Ekin söylenmeyi bırakmamıştı.

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin