HV-8

107 8 0
                                    

Mete kapımı açınca usula indim.Daha önce adını bile duyduğuma emin olmadığım bir yere gelmiştik.

"Burası neresi?" dedim merakla.

"Burası çok gizli bir yer." dedi gülümseyerek.Anlamayarak bir iki adım daha attım.Büyük çınar ağaçlarının arkasına geçtiğimizde yolun bittiğini gördüm.

"Ama daha yeni geldik." dedim mızmızlanarak.Mete gülümseyip önümüzdeki kayalığa tırmandı.

"Hadi gel."

"Saçmalama." dedim kaşlarımı çatarak.O kayalığa çıkabileceğimi düşünüyor olamaz.

"Bu mükemmel manzarayı görmek istemez misin?" içimdeki merak duygusu artarken korkuyordum da.Buraya kadar gelmişken o kayalığa çıkmamak olmazdı.Yavaşça ilk taşa bastım ve Mete'nin uzattığı elini tutarak yanına ulaştım.Aslında çok yüksek bir kayalık değildi ama yine de düşünce hastanelik olabilecek bir boyu vardı.Kafamı çevirdiğimde donup kaldım.Bu kadar güzel bir manzara olabilir miydi sahiden? Bütün şehir ayaklarımızın altındaydı.Kayalığın altında deniz başlıyor ve uçsuz bucaksız bir şekilde yayılıyordu.Masmavi deniz bitmek bilmiyordu.Üstünde olduğumuz kayalığın altına baktığımda bu kayalığın en az 3 katı bir kayalık daha olduğunu gördüm.Denizle bizi ayıran bir sürü kayalık.Dalgalar kayaya vurdukça o huzur verici ses ortaya çıkıyordu.Kayalıklar enine doğru ilerledikçe evler de belirginleşiyordu.Sandığımdan daha büyüktü bu şehir.Heyecanla Mete'ye baktığımda çoktan bana baktığını gördüm.

"Burası çok güzel." ellerimi çırpıp sıkıca sarıldım ona.Ellerini belime dolayıp kafasını boynuma gömdü.Bir çok duyguyu aynı anda hissederken denizin birden beni boğduğunu hissettim.Yavaşça geri çekildim.

"Ne oldu?" dedi şüpheyle.

"Yok bir şey." deyip gülümsedim ve manzarayı izlemeye devam ettim.Mete de emin olduğunda bana iyice yaklaştı.Aslında estiği için biraz üşümüştüm ama Mete'ye çaktırmadan biraz daha büyülendim. Mete de anlamış gibi deri ceketini çıkartıp bana giydirdi.Onun ceketinin içinde kaybolmuştum.

"İşte bu yüzden miniğim diyorum sana." deyip gülümsedi.

"O kadar küçük müyüm?" dedim dudaklarımı sarkıtarak.

"Evet." deyip gülümsedi ve yavaşça yere oturdu.Bende yanına oturduğumda hava kararmaya başlamış evlerin ışıkları da yanmaya başlamıştı.Güneş daha tam batmasa da parlaklığını kaybetmişti. Mete telefonunu çıkartıp ön kamerayı açtı.

"Ne yapıyorsun?" dedim elimle yüzümü kapatırken.

"Manzara çok güzel.Bir resmimiz olmasın mı?" ellerimi yüzümden çekip saçlarımı düzelttim ve kameraya gülümsedim.Bir kaç poz resim çekildikten sonra kendi telefonumla manzaranın resmini çektim.Karnım acıktığı için guruldamaya başladığında telefonum çaldı.Cebimden çıkartıp açtım.

"Efendim anne?"

"Neredesin kızım?" dedi sevecen bir tonla.

"Mete'nin yanındayım."

"Geç olmadı mı? Artık dönseniz..." dedi mahcup bir tavırla.

"Tamam anne." deyip telefonu kapattım ve Mete'ye döndüm.

"Ne oldu?" dedi bakışlarını denizden ayırmadan.

"Annem geç oldu dönün diyor.Gidebilir miyiz?"

"Tabii." deyip ayağa kalktı ve pantolonun çırpıp aşağıya indi.

"Ben burada kaldım." dedim korkuyla.Gülümseyip kollarını açtı.

HAZAN VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin