S2/Bölüm 3 -AYDINLAN-

356 49 4
                                    

''UYANIN EVLATLARIM!''

Enis yüzünü buruşturdu, gözlerini hafiften aralayıp Melih'e doğru baktığında hala uyuduğunu gördü. Kazım yeniden bağırdı.

''HAYDİ EVLATLAR!''

Dişlerini sıktı Enis, elleriyle gözlerini ovuşturdu ve olduğu yerde oturur pozisyona geçti. Melih ise gözlerini açmış öylece bakıyordu. Kazım devam etti.

''Akşam karanlığı çöktü, Melike kızım kapıda bekliyor. Eşyalarınızı sırtlanın ve yola koyulun. Döndüğünüzde sizi kahraman ilan edecekler!''

''Kalktık, Kazım Amca.'' dedi Melih bir yandan da ayaklanırken.

''Salgından önce o karakolda bir ahbabım vardı, Timur Aga. İki katlı bir bina, silahlar üst katta bulunuyordu alt katta da birkaç nezarethane var. Her ihtimale karşı Timur'u görürseniz selamımı iletin, onca yolu eli boş dönmemenizi sağlayacaktır. Bir de kapılar kapalıysa içeri girmenin başka bir yolunu düşünseniz iyi olur. En son gittiğimde kapıya şu öten zımbırtılardan taktırmışlardı. Ortalığı ayağa kaldırmak istemezsiniz.''

Kazım sırıtıyordu, bir şeyler daha söyleyecekken Enis böldü.

''Tamam, tamam anladık Kazım amca.''

Kazım durakladı, hala sırıtıyordu.

''Eyi madem, aslan gibi çocuklarsınız halledersiniz.''

Kalan birkaç eşyayı daha topladıktan sonra kapının önüne çıkmışlardı. Melike küçük sırt çantasının fermuarını kapadı ve sırtına yüklendi. Kafasına taktığı siyah bereye saçlarını iyice sıkıştırdı ve arkasına döndü.

''Gidelim.''

''Gideceğiz de neyle?'' diye sordu Enis.

Melih, Kazım'a döndü. Kazım ellerini beline atıp bir süre düşündü.

''Bu kara çocukta motor var, gördüm ben.'' dedi Melike.

Kazım'ın bakışları Enis'e çevrilmişti.

Enis ellerini iki yana açtı

''İmkanı yok! Şimdi de motoruma mı göz diktiniz! İki kişilik o.''

Kazım ellerini yeniden beline atıp düşünmeye başlamıştı. Sesli düşünüyordu.

''Köyde traktör var ama... Onunla da gidilmez ki...''

''Bir şekilde sığışırız, daha fazla oyalanmayalım haydi.'' dedi Melih ve ilerlemeye başladı.

Melike başıyla Kazım'ı selamladı ve Melih'i takip etti. Enis bir süre bekledikten sonra göz ucuyla Kazım'a baktı. Kazım sırıtıyordu. Gözlerini devirdi ve kendince bir şeyler fısıldayarak Melih ve Melike'nin arkasından yürümeye başladı.

***

''Köyün yerini biliyorsun değil mi?''

''Biliyorum.''

Melih şüpheci bakışlarıyla Melike'ye bakıyordu. Bir süre daha baktıktan sonra konuştu.

''Eğer bilmiyorsan başımıza çok farklı senaryolar gelebilir. Yarın sabah da gidebiliriz.''

''Biliyorum.'' diye tekrarladı Melike.

Melih susmuştu, kafasını çevirip arkalarından gelen Enis'e baktı.

''Biliyorum pek sevilesi biri değil.''

''Kesinlikle değil.'' dedi Melike.

''Fazla detaylandırmayınca pek fena biri değil. Yüzeysel bakmak lazım.''

Zombi Salgını / Felaketin ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin