[Bölüm şarkısı: Low Roar - ''I'll Keep Coming'']
•●·•●•●·•●•●·•●•●·•●•●·•●•●·•●•●''Ölmek bir kurtuluş mu?'' Sigarasına iyice asıldı, süngerine kadar gelmişti. Bir duman daha aldı ve devam etti. ''Öyle şeyler yaşadım ki... Bazen düşünüyorum tüm bunları yaşayacak ne yapmış olabilirim diye. Çok mu zayıftım? Çok mu salaktım? Belki...'' Gözlerini kapadı ve bir süre durdu. ''Gitmek istiyorum bu ülkeden, uzağa...''
''Sana hikayeni bitiren yanlışı söyleyeyim mi Eren?'' diye sordu Melih.
Eren bakışlarını Melih'e çevirmişti. Melih devam etti
''Asla akıllanmıyorsun. Aynı yanlışı defalarca üst üste yapabilirsin. Çok düşündüğünü düşünenler aslında hiçbir şey düşünmeyenlerdir, sonuca varamayanlar... Kötü biri kesinlikle değilsin, iyi bir dost musun diye sorarsan elbette derim ama bana sorarsan sen daha fazlasısın, fazlasıydın... Acı gerçek şu ki asla o daha fazlası olan kişiliğe ulaşamayacak olman. Senin hakkında beni en çok üzen de bu. Bazı şeylerin farkında olabilirsin ama bunları düzeltecek veya bunları destekleyecek güce sahip değilsin.''
''Neden? Yani neden böyle düşünüyorsun?''
''Liseden beri birçok olay yaşadık. Öfkende, aşkında, üzüntünde, neşende, sadakatinde ve ihanetinde hep yanındaydım. Saatlerce seninle sorunlar üzerinde konuştuğumuzu hatırlıyorum, onları aşmak için yapılması gerekenleri tartıştığımızı hatırlıyorum. Sen ise hiçbir çözüme benimle gelmedin. Heveslendin, istedin... Ama yapmadın ya da yapamadın. Bu bir seçimdir, sen ise seçimlerini doğrudan yana vermek istesen de sürekli yanlışa vardın.''
''Peki ya sen?'' diye sordu Eren.
''Ben...'' gülümsedi ve devam etti. ''Ben bir toz tanesiyim. Diğer toz taneleri rüzgarıma kapıldığında kasırgaydım ama bir yağmur herkesi dağıttı, hep öyle olur. Çok fazla detaylandırmamayı öğrendim Eren, bir anlamı yok. Sevdik mi? Sevdik. Her şeyi sevdik... Nefret ettik mi? Ettik. Her şeyden mi? Her şeyden. Hiçbir anlamı yok. Hiçbir şeyin hiçbir anlamı yok böyle düşünürsen. Artık insanlardan yüksek beklentilerim yok, artık insanlardan anlayış beklemiyorum. Kendimi dahi açıklama girişiminde bulunasım gelmiyor biliyor musun?'' Ceketinden bir dal sigara çıkardı ve bir tane de Eren'e verip ateşledi. ''Şimdi ise babamı kaybediyorum... Babama hiç sarılamadım biliyor musun? O kadar çok istedim ki... Küçükken babam şakayla karışık enseme vurduğunda sevinirdim, derdim sevdi beni. Sevgiye açız Eren, ilgiye muhtacız. Bu yaralı savaşçı görünüşümüzün ardında saklanan, ağlayan biri var. Hatalarımızın çoğu da bu zayıf karakterden geliyor işte.''
''Babamı sekiz yaşından beri görmüyorum.'' diye fısıldadı Eren. ''Belki de o sevgisizliğin arattığı sevgiyi diğer insanlarda bulmayı umdum. Doğruyu ben de biliyordum ama dediğin gibi hiçbir zaman sonuca ulaşamadık. Ne sen, ne de ben. Seni ilk tanıdığımda lisede... Mükemmel bir potansiyelimiz vardı, her şey çok farklı ve mükemmel olabilirdi...'' bir duman aldı sigarasından.
''Senin en çok hangi yanını seviyorum biliyor musun?'' diye sordu Melih, gülümsemişti.
''Hangi?'' dedi Eren.
''Seninle dertleşebilmeyi ve her ne bok olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım o kötü günde orada olduğumuzu bilmeyi.''
Eren gülümsedi, gözleri dolmuştu ama belli etmek istemedi. Kafasını diğer tarafa çevirdi.
''Bazen senin kusursuz bir insan olduğunu düşünüyorum Melih, üzerinde daha da düşününce de aslında o kadar da kusursuz olmadığını görebiliyorum. Seninle çok samimi olduğumuz zamanlar vardı, sürekli bilgisayardan oyunlar oynardık, hep beraberdik. Sen ise aslında biz daha yakın olmamıza rağmen Doğukan abi ile Ahmet ile beraber olmayı seçtin. Onlar benimle şakalar yapıp alay ederken onlarla beraber güldün. Bunlar kırdı beni, cidden yaraladı. Yaptığım yanlışların fitilini ateşleyen de buydu sana karşı. ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını / Felaketin Şafağı
Gizem / GerilimArtık evrende ölüm hüküm sürecek... Ölüm zayıf bir insanı yakaladığında; onuru, aşkı, sevgiyi ve vefayı unutturur. Fakat bazıları dünyanın yeni düzeni ile iç içedir, ölümün masasına oturup şeytan ile pazarlık yaparlar. Tanrılar, inananlarını unuttu...