06/01/2026
Rusya'da yaşanan radyoaktif patlama kısa sürede tüm dünyanın odak noktası olmuştu. Tam olarak nerede ve nasıl gerçekleştiği bilinmeyen ve halihazırda sırrını koruyan bu patlama, tüm Rusya'yı kara bulutlara bürümüş, kesintisiz yağan sağanak halkı evlerine hapsetmişti.
Dünya ülkelerinin medyasına bomba gibi düşen patlamada, yaşanan olay kimi devletler tarafından önemsenmiyor kimi devletler tarafından ise sonuçları olabileceği bu yüzden de tedbir alınması konusunda uyarılıyordu.
***
Yaklaşık bir saat önce istemsizce uyanan Doğukan, her zaman yaptığı gibi yatağına uzanmış yeniden uyumayı deniyordu. Çoğu zaman yorgun ve üşengeç hissederdi kendini, şu anda da o anlardan birini yaşıyordu. Uykuya dalmak üzereyken penceresinden içeri sızan ışık huzmesi yüzüne vurunca derin bir ''Ah!'' çekti içinden midesi bulanmışçasına. Bir süre hareket etmedi, gözlerini açmadan yanı başında duran telefonuna attı elini ve kilidi açtı. Saati kontrol etti ve sabahın 7:30'u olduğunu görünce bir ''Ah!'' daha çekti kendi kendine. WhatsApp'dan iki adet de bildirim gelmişti telefonuna.
''Hava bugün çok güzel!'' -Aşkım/Beren
''Günaydın.'' diye yanıtladı ilk mesajı ve bir de kalpli kedi emojisi gönderdi. Hemen ardından diğer bildirime tıkladı.
''Uyansana lan gitmiyor muyuz?'' -Enis
''RAHAT BIRAK BENİ.''
Yüzünü ekşitti ve doğruldu. Boş boş etrafı süzdü bir süre. Bilgisayar masasının üstünde biriken tabak ve bardakları fark etti. Omuz silkip ayaklandı.
Yaşadığı ev dört katlı, annesi, babası ve kız kardeşi ile birlikte kalıyordu. Bina kendilerine aitti. En üst katları ise henüz inşaattı. Orta gelirli bir ailenin çocuğu olan Doğukan için ülkenin şu anki konumunda düzgünce yaşamak pekte kolay değildi. Kış aylarında olduklarından evin ekonomisini idare etmek için ev halkıyla konuşup salonun ve banyonun ısıtma gücünü kapattırmıştı. Neyse ki evin doğal soğukluğuna alışmıştı. Daha fazla oyalanmadan banyoya yönelip elini yüzünü yıkamak için çeşmeyi açtı. Bir yandan da aynada kendine bakıyordu. Hafif sakalları belirmişti yüzünde, kirli duruyordu. Kıvırcık saçları birbirine girmiş, zaten soğuk olan eve bir de soğuk su eklenince tahammül seviyesi iyice düşmüştü. Saçlarını ıslatıp tarak yardımıyla yana yatırdı önce, elini gıdığına götürüp geri doğru gerdirdi, aldığı kilolardan oldukça rahatsızdı. Raftan jileti alıp sakal tıraşını oldu. Evden çıkmak için hazır sayılırdı. Odasına gidip mavi kotunu ve siyah kabanını giydi. Geriye sadece bir şeyler atıştırmak kalmıştı. Birkaç adım atıp mutfağa vardı, masanın üzerinde halihazırda bulunan zeytin ve ekmek poşetini gördü. Ağzına bir-iki zeytin atıp üç dilim de ekmek yedi. Anahtarlarını aldı ve daire kapısından çıktı. Asker tarzı siyah postallarını ayağına geçirdi ve onları bağlamaya beş-altı dakikasını verdi. Nihayet evden çıktığında hemen arabasını kontrol etmek için evinin yanındaki boş araziye yöneldi. Alfa Romeo 146, lacivert. Bir süre süzdü arabasını, yaklaşık bir aydır öylece kapısında yatıyordu. Bir sigara yaktı ve birden sinirlendi. Cebinden telefonunu çıkarıp Enis'e geri yazdı.
''Neredesin çocuk, bir saattir kapıdayım?''
Hızlı bir şekilde geri yanıt almıştı.
''Lan oğlum sabah yazdım, neden düzgünce yazmıyorsun delirtiyorsun beni?''
''Çok konuşma gel, kapıdayım arabamın orada.''
Mesajını gönderir göndermez telefonu çalmaya başladı. Rammstein'ın şarkılarını zil sesi yapmayı severdi. Bu ritimler onu hep gaza getirir ve günde en az iki kere bu parçaları dinlerdi. Arayan sevgilisiydi, Beren.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını / Felaketin Şafağı
Mystery / ThrillerArtık evrende ölüm hüküm sürecek... Ölüm zayıf bir insanı yakaladığında; onuru, aşkı, sevgiyi ve vefayı unutturur. Fakat bazıları dünyanın yeni düzeni ile iç içedir, ölümün masasına oturup şeytan ile pazarlık yaparlar. Tanrılar, inananlarını unuttu...