(1.Sezon) 8-I'm a Huge Fan

392 58 9
                                    

"İyi misin?"

Kekeliyordum. Ne demeye çalıştığımı ben bile bilmiyordum. Sadece onun karşımda olduğuna inandıramıyordum kendimi. Neden Allison a dediğim gibi 'profesyonel' davranamıyordum.

Ellerim titriyordu. Soluklarımı kontrol altına alamıyordum. Kalbim ise delicesine çarpıyordu. Hiç böyle çarpmamıştı. Hala bir cevap beklermişçesine gözlerime bakıyordu. Ama ne bekliyordu ki? Büyük hayranı olan, ve hemen karşısında durduğu için kafayı yiyen bir kızdan cevap mı? Saçmaydı.

Ölmek üzereydim. Derin nefesler almaya çalışıyordum ama hepsi kesik kesikti. Boğazımdaki düğümü her nasıl başardıysam "evet"diye mırıldandım. Sesim, içinde bulunduğum durumdan dolayı oldukça alçak çıkmıştı. Ama beni duymuştu.

O güzel, tapılacak derecede güzel olan gözleri hala gözlerime kenetlenmiş durumdaydı. Yüzüne içimi ısıtacak derecede samimi bir gülümseme yerleştirdi. Ne kadarda güzel gülümsüyordu!!!

"Güzel"diye mırıldandı yalnızca. Ah Niall Horan! Yakından daha da...seksi ve tatlıydı. Hemde çok.
"Neredeyim?"diye sordum nedensizce kaba davranarak. Oysa önce ona teşekkür etmeliydim. Biraz geri çekilerek rahatça oturdu. Takım elbise ona çok yakışıyordu.

"Partinin yapıldığı otelin odalarından birisin Olivia"diye yanıtladığında rahatlamıştım. Ardından da gözlerini pörtlettim. Adımı mı söylemişti? Adımı biliyor muydu yani?

"Beni tanıyor musun?"diye sordum tekrar geçirmekte olduğum minik çaplı şokumu ondan saklamaya çalışırken. Bu kez dişlerini göstererek gülümsedi. Hatta hafifçe kıkırdadı.

"Evet elbette tanıyorum. Büyük Hayranınım"diye yanıtladı. Gururum okşanmış bir biçimde sırıttım. Sanırım az önce egom tavan yapmıştı. Evet kesinlikle! Ama benimki tavan yapmayacaktı da kiminki yapacaktı?! Nede olsa Niall Horan herkesin hayranı değil dimi?

"Onur duydum"dedim kibarca. "Bende öyle. Özellikle de senin. Yani diğerlerini sevmiyor değilim. Hepinizi çok seviyorum. Ama en çok sen. Diğerlerini çok sevmediğimden değil sadece...agh...en iyisi susayım"

Niall ın beni alıp götüren kahkahası doldurdu kulaklarımı. Aklımda kesinlikle onunla ilgili kirli düşünceler vardı. Ve onları kovmaya çalışsamda bu hiç işe yaramıyordu. Özellikle de O bütün ihtişamı ile karşımda bana gülümserken.

"Hayır hayır sorun değil"dedi gülmeye devam ederken. Dişlerini gösteriyordu. Ve her samimi gülümsemesinde elmacık kemikleri daha çok ortaya çıkıyor, gözlerinin kenarları kırışıyordu. Ah onunla birlikte olmak ne kadar güzel olurdu. Her saniye onu öpüp koklayabilmek. Profesyonel davran Olivia!

"Elimde değil. Sıkı bir hayranım"deme ihtiyacı hissettim. Omuz silkti. "Hiç hayranlarınla görüşüyor musun?"

Anlamsızca baktım ona.

"Yani onlara cevap vermeye özen gösteriypr musun?"diye sordu sanki önceki sorusunu düzelmiş gibi.

Gülümsedim.

"Ah evet. James adında bir hayranım var ve numaramı bulmuş. Birkaç gündür konuşuyoruz"dedim konuşmalarımızı hatırlayarak. Sanırım şimdiye kadar en çok hoşuma giden şeydi James ile konuşmak. Yani şu ana kadar. Niall Horan ile karşılıklı konuşana kadar.

Onunla fotoğraf çekinmeyi falan önerebilirdim ama delinin teki gibi görünmek istemiyordum. Profesyonel!!!

Niall aşık olduğum gülümsemesini hala yüzünden eksik etmiyordu. Ah çok tatlıydı! Hala nasıl yalnız olabiliyordu anlamıyordum.

"Bir hayranla çıkar mıydın Olivia? Mesela James ile?"diye sordu Niall. Dudaklarımı büzdüm. Bu ilginç soruya gayet basit bir şekilde cevap verdim.

"Sanırım. Belki"

Derin nefesini sesli bir biçimde verip ayağa kalktı Niall. Bununla beraber onu iyice süzebilmiştim. Gerilmiş olan beyaz gömleği kusursuz vücut hatlarına harika bir biçimde sergiliyordu bana. Tıpkı bir görsel şölen gibiydi. Bütünüyle. Sandalyenin üzerinde asılı olan siyah ceketine uzandı. Tabi bu sırt kaslarını da görebilmeme olanak sağlamıştı. Ceketini geçirdi

"Eğer iyi isen, parite gidebilir miyiz?"diye sordu bana elini uzatırken. Yutkundum. Tanrım dört yıldır -ünlü olduklarından beri- bu hayalle yaşıyordum ben. Elini tutma hayaliyle. Kalp krizi -ve ya tekrar baygınlık-geçirmeden tuttum elini. Sıkıca kavradı. Ve beni yataktan kaldırdı. Son kez, odadan çıkarken aynadan kendime bakıp çeki düzen vermiştim. Hala iyi göründüğümden emin olmak istiyordum.

Yukarı çıkan asansörde ise, onunla aynı havayı solurken, binlerce defa kendime çimdik atmıştım. Bir rüyada olmadığımdan emin olmak istiyordum. Partinin hala sürdüğü geniş salona girdik.

"Teşekkür ederim Niall."dedim çantamı sıkıca kavrarken. Niall çocukları aramayı kesti ve bana yöneltti bakışlarını. Göz kırptı.
"Her zaman bebeğim"

Ahy o anın hayalini kurarken 46253727 kere kalp krizi geçirdim :D

OLİVİA//horan {tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin