(2.Sezon) 35-A VİRGİN & THE GUY

264 43 30
                                    


"Ü-üzgünüm Olivia. A-ama yapamam"

Somurttum. Ama bunu ona belli etmemeye çalıştım. İstemiyor muydu? Şey aslında benim tanıdığım Niall ın bunu aceleye getirmek istememesi oldukça normaldi ama her erkek istemez miydi?

Ah bunu ilk teklif eden kişi olduğum için karşısında ölesiye utanıyordum şu an. Yutkundum. Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda o da bana bakıyordu. "B-biliyorum bu çok aptalcaydı a-ama neden?"diye sordum birden. Cevabını cidden fena halde merak ediyordum.

Niall burnunu kaşıdı. Dudaklarını defalarca kere bir şeyler söylemek için araladı ama yapamadı. Ve ya vaz geçti. Belki de zorlamamalıydım. O şeyi isterken aklım neredeydi bilmiyordum. Y-yani beraberdik evet ama kısa süredir beraber olmamız bir yana o Niall Horan dı. Bir sürü güzel fiziğe sahip kızla birlikte olduğundan emindim. Ben onunla beraber olmak için çok basit biriydim. Manken falan değildim nede olsa.

"Olivia b-ben hiç...şey hiç... agh Olivia. B-ben..."kekeleyip duruyordu ve bende merakla bakıyordum ona. Gözlerini kırpıştırdı. Dudaklarını ıslattı. "B-ben bundan sıkılmanı istemiyprum. V-ve ya bilirsin işte haz almamanı ç-çünkü... Çünkü hiç biriyle beraber olmadım"dediğinde elimde olmadan "siktir ordan!"diye bağırdım. Gözlerimi pörtlettikten sonrada açık ağzımı kapayıp dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ciddi misin?"diye sordum büyük bir şok ile. Bu bir şaka olmalıydı. O dünyanın en ünlü şarkıcısıydı. Şey ben onu bildim bileli bir sevgilisi olmamıştı ama...ne yani en azından Louis gibi tek gecelik bir ilişki de mi geçirmemişti?! Bu imkansız gibi bir şeydi! Mümkünatı yoktu ki. Kim bilir kaç kız bunun için ölürdü. Niall çekingen bir tavır ile başını aşağı yukarı salladı.

"İyi ama...etrafındaki onca güzel kız? Mankenler?"

"Hayır"dedi kısaca. Hala bana bakmamaya özen gösteriyor iken ben anlayamadığım bir sebepten dolayı sırıtıyordum. Alt dudağımı ısırdım. "Ya sen?"diye sorduğunda  gözlerine baktım. Kahretsin! Bunu tamamiyle unutmuştum. Ona söylemem gereken çok önemli bir şey vardı. Ama bana kızabilirdi. Hemde çok kızabilirdi ki haksız da sayılmazdı.

"Niall ben...sana bir şey anlatmalıyım."

Merakla baktı bana güzel gözleri. Yanıma oturdu. Bağdaş kurduktan sonra tamamiyle ona döndüm. Yutkundum. Ah yaptığım şeyden kesinlikle pişmandım ve bunu ona nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Dudaklarımı aralamıştım ki kapı çalındı. Niall dikkatini benden alıp ayağa kalktı. Ve kapı ikimci kez çalındığında bende onunla beraber kalktım.

Kapı beni kurtarmış mıydı yoksa bizi bölmüş müydü bilmiyordum. Ama her türlü ona söylemem gerekiyordu. Niall gelmeden önceki gün Demi ile ilgili olan olaylar tekrar gündeme gelmişti. Sebebi Demi nin resmi olarak Wilmer ile ayrıldığını Twitter a yazmış olmasıydı. Ve bu haber beni daha da fena hale getirmişti. Sinirle evimden çıkıp şu ünlülerin girebildiği ünlü bara gitmiştim. Bol bol içmiştim.

Ne yazık ki sarhoş iken orada birileri ile yattığımı net hatırlıyordum. Ama kim olduğu konusunda en ufacık bir fikrim yoktu. Sabah kalktığımda da kendimi evimde, yatağımda bulmuştum. Bu berbattı. Çok pişmandım. Hemde çk.

Ama bilincim yerinde değildi. Bunu yaparken hiçbir şeyi farkında değildim. En kötüsü de beni iyi hissettirmiş olmasıydı. Bilirsiniz.

Niall ile aşağı indik. Ve kapıyı açtı. Tabi ya. Çocukların geldiğini baştan tahmin etmeliydim. Hepsi birden selam vererek içeri daldı. Ve koltuklara serpiştiler. Her ne kadar şu an bizi bölmüş olsalarda onlarla zaman geçirmeyi seviyordum. İnsanların ön yargılı haklarındaki fikirlerinden çok farklıydılar. Gayet normaldiler.

"Barıştınız mı?"diye fısıldadı yanımdan geçerken Liam. Kocaman gülümseyerek ama bunu birazda saklamaya çalışarak başımı aşağı yukarı salladım.

"Ortak evin anahtarını bulduk Niall"dedi Lou Niall a bir anahtar uzatarak. Bu gideceği anlamına mı geliyordu yoksa? Hayır. Beni bırakmayacağından oldukça emindim. Liam da yerini aldığında sevinçle ellerimi çırptım ve "dondurmaya koyayım"dedikten sonra mutfağa adımladım. "Yardım edeyim"diyen Harry peşimden gelmişti.

Kendimi oldukça tuhaf hissediyordum. Çocukların mükemmel zamanlamaları dolayısıyla onlara biraz kızgındım. Şu an fena halde Niall ı öpmek istiyordum. Fesat olmayın yalnızca öpecektim. İleri gitmeyecektim. Yani kendini buna hazır hissetmemesi oldukça normaldi.

Çocuklar gelmeseydi Niall ile yatakta öpüşüyor olabilirdik ki bunun geleceği anı iple çekiyordum. Hala herşey bana bir rüya gibi geliyordu. Gerçek olamayacak kadar güzeldi. Ve her zaman da dediğim gibi Niall a sahip olduğum için çok şanslıydım.

Demek istediğin tek sebebi onun koskoca NİALL HORAN olması değildi. O her insanın sevebileceği biriydi. Fazlasıyla anlayışlıydı. Her ne kadar ben arayıp bulamasamda o kusurlarını kabul ediyordu. Ve etrafındaki insanları da oldukları gibi seviyordu. Kimseyi yargılamıyordu çünkü kapalı kapılar ardında insanların neler ile savaştıklarını bilemeyeceğimizi farkındaydı. O bu yüzden mükemmeldi. Ön yargılardan uzak biri olduğu için.

Buz dolabından çikolatalı ve kahveli dondurmaları çıkardım. Bu sırada Harry bana yardım ederek kaseleri ve kaşıkları hazırlamıştı. Harry i hep sevmişimdir. Bilirsiniz o bu şöhrete ramen hala oldukça mütevazi birisiydi. Ve insanların sert olduğunu düşündüğü bakışlarının altında aslında çok yumuşak, düşünceli ve sevecen bir insan olduğunu biliyordum.

"Neden seninle kalıyor?"diye sordu Harry aniden. Niall ı mı kast ediyordu? Elbette ki Niall ı kast ediyordu. Ama neden böyle bir soruyu sorduğunu anlayamamıştım. "Neden kalmasın?"diye sordum omuz silkerek. Harry vücudunu bana döndürüp kalçasının bir kısmını tezgaha yasladı.

"Şey çünkü biliyorsun, arkadaşsınız ve bir otelde kalabilir"diye açıklamada bulunda Harry. Hafifçe ve kesinlikle elimde olmadan gülümsedim. "Barıştık Harold. Beraberiz"dedim sevinçle. Bir yandan dondurma kaşığı ile tabaklara dondurma toplarını dolduruyordum. Harry kaşlarını çattı. "Ne?!"diye sordu birden şiddetle. Öyle ki irkilmiştim.

"Bunda ne sakınca var?"diye sordum ona anlam veremeyerek. Harry göğsünde dolamış olduğu kollarını bedeninin iki yanına indirdi. Bana yaklaştı. Ve koyu yeşil olan ama mükemmel olduğunu asla inkar edemeyeceğim gözlerini gözlerime kenetledi.

"Ne yani aynı anda ikimizle birden mi çıkmayı planlıyorsun?"diye sordu alaycı tavrı ile. Gözlerimi pörtletip soludum. "Ne?!" Ne diyordu bu böyle?! İkisiyle aynı anda çıkmak mı? Saçmalıktı bu. Neden ikisi ile aynı anda çıkıyım ki. Böyle bir şeyin mümkünatı yoktu. Dahası ben bir sürtük değildim. Kaşları hala çatık olan Harry pembenin güzel bir tonundaki dudaklarını araladı. Neden dudaklarını güzel bulduğumu bilmiyorum. Sadece bütün dünya da benimle beraber kabul ediyprdu ki Harry Styles tapılasıydı. Seksi vücudu, güzel, insanı ele geçiren gözleri ve çekici gülümsemesi ile...kesinlikle öyleydi.

"Bana barda ettiğin çıkma teklifini kabul ettim, hatırlıyorsan. Hani seks yaptıktan hemen sonra?"

Siktir.

OLİVİA//horan {tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin