Yattığım yerden kalktım. Ardından da James in profiline girip arama tuşuna bastım. Neler olmuştu? Neden bana böyle davranıyordu? Bu hiç normal değildi. Bana karşı çok soğuktu. Her zaman neşeli olan James bu gün çok soğuktu. Belki de dün ona geri dönmediğim için bana böyle davranıyordu.
Telefon çaldı. Ama kısa sürede James aramayı reddetti. Kaşlarımı çattım. Neden reddetiyordu ki? İnat etmiştim. Tekrar arama tuşuna basacaktım ki çalan kapı zili durdurdu beni. Gözlerimi devirdim. Telefonumu kilitledikten sonra cebime koydum ve hemen aşağıya indim.
Annem ve babam hala 'minik' tatillerinden dönmemişlerdi. Evi bana bırakmışlardı. Başımın çaresine bakabileceğimi biliyorlardı. Şu da varki onlar tatildeyken neler başarmıştım. One Direction ile...kısmen yalnızca Niall Horan ile tanışmıştım. Ona pek tanışma denemezdi gerçi. Bayılmıştım ve benimle ilgilenmişti. Ama eşi benzeri olmayan bir sohbet gerçekleştirmiştik.
Kapıyı açtığımda aklımdan geçirdiğim kişiyi görmemle kocaman gülümsemem bir oldu. Niall yine bütün ihtişamı ile karşımda duruyordu. Kelebekli bir gömlek giymişti. Üzerinde de montu vardı. Siyah bacaklarını saran pantolonu ve ayakkabıları uyumluydu. Benim gibi gülümsüyordu. Tabi benimki gören balinaları karaya vurdururken onun ki diş macunu reklamlarındaki gülümsemeler gibiydi. Göz alıcı.
"Niall"diye soludum. Evimi nasıl bulmuştu? "Merhaba bebeğim. Girebilir miyim?"dediğinde, hipnotize olmuş gibi baygın bakışlar ve savsak adımlarla yana çekilip içeriye girmesine izin verdim. Ardından da kapıyı kapadım. Evimi inceledi Niall. Çok seksi görünüyordu. Yine.
"Seni buraya ne attı?"diye sordum kendime gelmeyi başararak. Kolumu ovuşturuyordum bir yandan. "Sana teslim etmem gereken bir şey var"diye yanıtladı Niall. Ah şu an dudaklarıma yapışıp beni öpse mükemmel olmaz mıydı? Tıpkı romantik filmlerdeki gibi. Ve ya John Green kitapları. Anlamsızca sırıttım ona. Daha sonra ise James geldi aklıma.
"Ah şey çok acil bir arama yapmam lazım. Sorun olur mu?". Başını iki yana salladı. "Harika. Keyfine bak. Hemen dönerim"deyip merdivene adımladım. Ben basamakları hızla çıkarken onun da koltuklardan birine etrafı incelerken oturduğunu gördüm.
Odama girip kapıyı kapadım. Ve tekrar James i aradım. Açtığında ise -ki birkaç saniye çalmıştı- gereksiz bir heyecan sardı her yerimi. Aslında gereksiz değildi. İlk ve en büyük hayranımın ilk kez sesini duyacaktım nede olsa
"James"diye soludum. Diyecek bir şey bulamıyordum. Sonunda sesi kulaklarımı doldurduğunda ise...neden huzur bulmuştum?
"Merhaba bebeğim"dedi usulca. Yüzümde salakça bir tebessüm oluştu. Yumuşak bir sesi vardı. Oldukça tatlı bir sesi. "Sorun nedir?"diye sordum direkt konuya girerek.
"Sadece...bilmiyorum"diye yanıtladı James. "Bana anlatabilirsin biliyorsun"dedim sesimin yumuşak çıkmasına özen göstererek. Derin nefes aldı James.
"Bir sorun yok bebeğim. Meraklanma. Sesini duymak bana iyi geldi"dedi mütevazilik yaparak. Tebessüm ettim. "Ne yapıyorsun?"diye sordu. Omuz silktim.
"Şu anda Niall Horan oturma odamda desem bana inanır mısın?"
"Vay canına"dedi neredeyse benim kadar heyecanlı bir biçimde. "Yakışıklı mı?"diye sorduğunda kıkırdadım. "Evet. Hemde çok. Şimdi. Söyle bakalım, ne zaman tanışacağız?"
Düşünceli inlemesini duydum. Bu ilginç hissettiriyordu. Yani bir hayranımla konuşuyor olmak.
"Buna hazır olduğumu sanmıyorum Olivia. Şey kapatmam lazım. Aradığın için teşekkür ederim. Ama cidden gitmeliyim"dedi ve beni geçiştirerek, adam akıllı veda edemeden kapadı telefonu. Kaba davranışından dolayı onu tekrar arayıp azarlayabilirdim. Ama Niall aşağıda beni bekliyordu. Koskoca Niall Horan ı daha fazla bekletemem ya.
Hızla aşağıya geri indim. Telefonuyla uğraşıyordu. Arkasına yaslanmış, tıpkı dediğim gibi keyfine bakıyordu.
"Üzgünüm. James ile konuşuyorum"diye açıkladım ona. Yanına oturdum yavaşça. Gülümsedi. "Hiç sorun değil. Bu güzel bir şey. Ben sana bir davetiye vermeye gelmiştim"dediğinde, elindeki davetiyeyi henüz fark edebilmiştim. Genelde bilirsiniz dikkatimi çeken elleri değil mavi gözleriydi. Kimsede olmayan gözleri. Hiç kimsede!!! Bana baktığında, kalbim açıkça eriyordu. Davetiyeyi bana uzattı.
"Yarın, evimde bir parti var. Davetiye olmadan seni içeriye almazlar. Ve seni orada görmek istiyorum"
Yorum yazmıyorsunuz. Sebep? O kadar mı berbat ya :( şey biliyorum birazcık tuhaf ilerliyor. Ama azıcık da olsa ünlü olmadığım için nasıl olduğunu tahmin edemiyprum ki. Elimden geleni bu :/ :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLİVİA//horan {tamamlandı}
Fanfiction"Senin için yaşıyorum, sana hasret çekiyorum, Olivia Gözlerindeki ışığı idolleştiriyordum, Olivia Senin için yaşıyorum, sana hasret çekiyorum, Olivia Gitmeme izin verme" OLİVİA SERİSİ #1