Arabadan indiğim an Niall ı beni tutması ile güldüm. Kollarını sıkıca bana doladı. Hafifçe yerimden kaldırdı ve kendi etrafımızda bir tur döndük. Onu öptüğümde, herşey değişmişti. Daha doğrusu öpüştüğümüzde. Herşey sakinleşmişti. Sanki herşeyin yoluna girmesi bir tek öpücüğe bağlı gibi düzelmişti bütün aksaklıklar.
Bir şekilde etrafımızda kimse yokmuş gibi davranmayı başarmıştık. Bir şekilde umursamamayı başarmıştık. Bir şekilde başarmıştık işte. Nasıl olduğunu bilmiyordum. Yani benim aklımın iki kadar tepetaklaktı onun ki. Beni adam akıllı hatırlamıyor, tanımıyordu bile. Ama o öpücük ve ardındaki gülümseme herşeyi açıklamıştı sanki.
Çocuklar hızla eve geçerken (malum evin yeri bariz) bu kez Niall beni kucağına aldı. Kalbim delicesine atarken fazlasıyla da heyecanlı olduğum için alt dudağımı ısırdım. Ve kollarımı boynuna sarıp ona tutunmaktan kaçınmadım.
"Ağırım"dedim ona bakmamak için ciddi bir çaba gösterirken. Niall da ağırılığım açısından herhangi bir zorlanma belirtisi yoktu aslında. Ama yine de mütevazilik yapmak istemiştim. Şu da varki herşeyinbu denli hızlı bir şekilde yoluna girmesi beni korkutuyordu.
"Değilsin"dedi Niall yumuşakça.
"Öyleyim"diye itiraz ettim gereksiz yere
"Değilsin."dedi tekrar. Çocukların ardından eve girdiğimizde Liam mutfaktan seslendi. "Pizza yapacağım. Karşı çıkan var mı?". Herkes "hayır"deyince Niall beni yere indirdi.
"Yardım edeyim."
"Tamam. Bende pijamalarımı giyeceğim"dedi Niall. Başımı sallayıp gülümsedim ona. Elimi tuttu ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Yanağımdaki o noktadan başlayarak her bir yanımı yakıp kavuran, baştan çıkartıcı bir öpücük. Ardından da merdivenleri çıkıp gözden kayboldu.
Mutfağa girdim. Ah o kadar mutluydum ki! Etrafında kuşlar uçuşuyor gibiydim resmen. Hamuru hazırlayan Allison a ve peynir rendeleyen Liam a baktım.
"Ne yapabilirim?"diye sordum yardım etmek amaçlı. Aslında gidip Niall üzerini değişirken odayı basarak ondan istediğimi alabilirdim. Ama herşeyi aceleye getirmek istemiyordum. Zaten ne zaman içinde bulundupum güzel durumların tadını çıkarmaya kalksam bir aksilik çıkıyordu.
"Agh sosisimiz kalmamış."diye yakındı buz dolabına bakarken Liam. "Sorun değil. Ally ile gidip alırız"
Ally gözlerimi pörtleterek baktı bana. Tek kaşını kaldırdı ve sanki dediğim çpk ilginç bir şeymiş gibi muamele etti.
"Hayatta olmaz. Ben sevgilimle yemek yapacağım."
"Ama yalnız gidemem yolu bilmiyorum"
"Harry ile gitsene". Gözlerimi devirip başımı salladıktan hemen sonra çıktım mutfaktan. Ally nin amacı neydi? Harry ile fazla vakit geçirmemin doğru olmadığını biliyordu. Özellikle de herşey yoluna girmişken Harry nin bir atraksiyon yapması isteyebileceğim em son şeydi. Yinede alt tarafı sosil almaya gidecektik değil mi?
Oturma odasına, koltukta şaheser gibi oturan ve yalnızca telefonu ile ilgilenen Harold a baktım.
"Hey. Şey sosis kalmamış. Ve bende marketin yolunu bilmiyorum yani..."
"Tamam gidelim"diye beni tamamladı Harry. Niall henüz odadan çıkmamıştı. Bizim de işimiz on dakika sürmezdi zaten. Askılıktan yeleğimi aldım ve Harry ile beraber kapıdan çıktık. Hava soğuk değildi. Gayet güzeldi. Giymekte olduğum şortumla rahat edebileceğim kadar güzel. Markete yürümeye başladık.
"Sonunda mutlu olduğunu görmek güzel"dedi Harry sessizliğin ardından. Elleri sürekli giydiği pardesüsünün ceplerindeydi. Aramızdaki soğukluğu hissedebiliyordum. Nedenini bilmiyordum ama bunu çok sık hisseder olmuştum. Benden uzaklaştığını hissediyordum. Gerçi onu da suçlayamazdım.
"Sen ise hala mutlu değilsin"dedim sessiz bir biçimde. Zümrüt yeşili gözlerini bana dikti. Klasik kızgın bakışını yapıyordu. Kızgın olmadığını biliyordum ama bana öyleymiş gibi hissettirmeyi de iyi beceriyordu. Sonunda bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Kalp şeklindeki dudaklarını yalayarak ıslattı.
"Ne bekliyorsun ki?"diye sordu ciddiyetini korumaya devam ederken. Somurttum. Haklıydı. Ne bekliyordum ki? Her ne kadar Harry Styles ın bana aşık olma fikri hala bir hayal olarak gelse de bu yüzden üzgün olması bir o kadar mantıksızdı. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
Onu üzmek istemiyordum. Ona çok değer veriyordum. Akıl almaz derecede. Onu seviyordum ama aşık olamayacak kadar samimiydim onunla. Yani bir geçmişimiz vardı. Tek taraflı bir geçmiş olsa da Harry e o gözle bakmamak imkansız olmuştu. Taki Niall fena halde kalbimi kazanana dek. Şimdi Niall herşeyim iken ve işler yoluna girmiş iken batıramazdım. Tabi bunun için Harry nin bir süre üzgün kalmasını göze almam gerekiyordu.
İdolünüz olan kişinin sizin yüzünüzden üzgün olduğunu düşünsenize. Onu bu halde gördükçe kalbim parçalanıyordu. Ve mutlu olması için herşeyi yapardım. İç çekti.
"Bak ben...ikinizin adına çok mutluyum. Ve beni takmamalısın. İyi olacağım."dedi Harold. Derin bir soluk verdim. Umarım iyi olurdu. Marketin kapılarından içeri girerken telefonum çaldı. Buzluk reyonuna ilerleyen Harry nin peşindeydim. Liam dan gelen aramayı açtım.
"Olivia, geri dönün"dedi birden Liam.
"Henüz sosileri almadık Liam."diye açıklamada bulundum. "Boşver sosisleri!"dedi şiddetle. "Hemen dönün!"
"Sorun nedir?"diye sorduğumda merakla kaşları çatılmış olan Harold bana dönüp merakla baktı. "Niall. Kafayı yedi!"
"Ne?!"
"Dönün hemen!!"
***
Eve vardığımızda hemen üst kata koştum. Olabildiğince hızlı gelmiştik. Nefes nefeseydim. Çok telaşlıydım. Ally ve Liam üst kattaydı. Louis ise hala ede değildi. Hala Freddie ile vakit geçiriyor olmLıydı. Çocuklar Niall ın kapısının önündeydiler.
"Ne oluyor?"diye sordum yüksek sesle. "Kapıyı açmıyor"dedi kapıya vurmaya devam eden Ally. "Bür şeyleri kırıyor"diye ekledi Liam. O sorada yine bir şeyin parçalanma sesi geldi. Gözlerimi pörtlettim. Tanrım ona ne olmuştu?! Bir şeyi daha kırdı ve bağırdı.
"Niall?! Niall aç şu kapıyı!"diye seslendim ona. Ve sinirle dediği tek şey "defolun" du.
Üst kata gelen Harry "çekilin" dediğinde herkes kendini yana attı. Ve Harry kapıya omuz atarak yere inmesini sağladı. Odaya baktığımda yerde, kırık masa lambasının önünde oturan ve ağlayan Niall ı görmemle koşmam ve yere çökmem bir oldu.
"Şşşhhh sakin ol"dedim Niall a. Ama o nedense beni itti.
"Defol buradan!"diye bağırdı. Ayağa kalktığında Liam odadan çıkmaması için önünü kapattı. "Hey sakin ol. Neler oluyor?"diye sordu ona. "Beni aldattı"diye mırıldandığında Niall, kulaklarıma inanamamıştım. Tekrar bana döndü. Elinde tuttuğu günlüğümü bana doğru fırlattı ama isabet etmedi. Çoktan ağlamaya başlamıştım bile.
"Beni aldattın!"diye bağırdı tekrar. Harold a döndü. "İkinizden de nefret ediyorum"
EVET GENÇLER FİNAL GELİYOR
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OLİVİA//horan {tamamlandı}
Fanfiction"Senin için yaşıyorum, sana hasret çekiyorum, Olivia Gözlerindeki ışığı idolleştiriyordum, Olivia Senin için yaşıyorum, sana hasret çekiyorum, Olivia Gitmeme izin verme" OLİVİA SERİSİ #1