(1.sezon) 17-Zayn İs Leaving

321 56 6
                                    

Bu bölüme SPACES şarkısının güzel olabileceğini düşündüm. :) gıcık internetim yüzünden multiye ekleyemiyorum.

Çalan telefonumu önümdeki sehpadan aldım. Gelen aramanın annemden olduğunu görünce göz yaşlarımı sildim. Burnumu çektim ve defalarca boğazımı temizledim. Yarım saattir ağlıyor olduğumu anlamamalıydı. Endişelenirdi. Ve tatilinin son günlerini rahat geçiremezdi. Kendimi hazır hissettiğimde aramayı açtım.

"Merhaba anne"dedim sesimin olabildiğince neşeli çıkması için büyük bir çaba göstererek.

"Merhaba tatlım. Ne yapıyorsun?"diye sordu annem. Keyfi yerindeydi belli ki. Eh bahamalarda kimin keyfi yerinde olmaz ki?
"Allison ile oturuyoruz"diye yalan söyledim ona. "Güzel. Yarın saat on bir gibi evde olacağız tatlım. Gece. Haber vermek istedim. Şimdi kapatmalıyım"

"Tamam anne. Seni seviyorum"

"Bende seni güzel kızım"dedi annem sevecen bir şekilde. Şu an o yanımda olsa daha kolay olabilirdi herşey. Beni teselli ederdi. Ve telefonumu kapadım. Tekrar arkama yaslandım. Daha fazla ağlamamalıydım. Bu beni daha da güçsüzleştirirdi.

Neden bana öyle davranmıştı ki? Neden onca kaba şeyi söylemişti? Kalbimi çok kırmıştı. Bir hayranımdan gelen ilk kalp kırıklığıydı bu. Hala gerçek olduğuna inanamıyordum. Oysa James beni çok seviyprdu. Ve bende onu.

Yani onunla konuşmak beni sürekli neşelendiriyordu. Ne olursa olsun hemde.  Kendimi iyi hissetmemi sağlıyordu. Üstelik onunla tanışmak için de can atıyordum. Hatta binlerce hayal kurmuştum. Onunla beraber röportaj veriyorduk. Beraber fotoğraflar çekinip sosyal medyada paylaşıyorduk. Onu bir sürü ünlüyle tanıştırıyordum.

Kısacası hayallerimde güzel zamanlar geçiriyorduk. Ama o, sebepsiz yere herşeyi bozmuştu. Yani...birden bire ne olmuştu ki? Üstelik bir de suçu Niall a atmıştı. Sanki o bizi uzaklaştırmış gibi. Bu çok kabaydı. Ama belki de böylesi en iyisiydi. Yani belki de bütün ünlülerin hayranları ile tanışmamaları için bir sebep vardır değil mi?

Kapının çalması ile o yöne baktım. Oynamakta olan filmimi -Truman Show- durdurdum. Ayağa kalkıp kapıyı açtım. Karşımda duran Niall, yağmur yüzünden ıslanmıştı. Üzgün görünüyordu. Oldukça hüzünlü.

"Niall?"diye soludum. Burnunu çekti. "Girebilir miyim?"diye sordu Niall hüzünlü ses tonuyla. Yana çekilip ona yolu açtım. Niall içeri girer girmez ıslanmış montunu çıkardı. Ve montu elinden aldım.

"Tanrım sırılsıklam olmuşsun. Şöminenin önüne geç. Bende sana giysi getireyim"dedim hızla. Ve montunu şöminenin önüne kuruması için koyduktan sonra merdivenlere yürüdüm hızla. Merdivenleri çıkarken arkama baktığımda Niall şöminenin önüne çömelmişti bile. Üst kata çıktım. Babamla annemin odasına girdim. Ve babamın dolabını açıp Niall a rahatça olabilecek bir eşofman ile noelden kalma siyah bir kazak çıkardım. Bilirsiniz İrlanda işlemeli.

Aşağıya indim. Merdivenleri bitirip kafamı kaldırmam ile üstsüz ve pantolonunu çıkarmaya hazırlanan Niall ı görmem bir oldu. Pörtlettiğim gözlerimi o da beni fark ettiğinde kaçırdım. Ona doğru yürüyüp giysileri uzattım.

"Bunlar babamın"diye mırıldandım gereksiz yere. Niall başını aşağı yukarı sallayıp giysileri elimden aldı. Kendimi vücudunu incelemekten alı koyamıyordum. Ah insanlar kesinlikle haksızdı. Niall gördüğüm en mükemmel vücutlardan birine sahipti. Çekicilikle klişelik arasındaki o ince çizgiyi çok iyi kavramıştı Niall. Ve kusursuz duruyordu.

Kazağı üzerine geçirdi. Ve elleri pantolonuna gittiğinde arkamı döndüm. Kesinlikle yanaklarım kızarmıştı. Kısa sürenin ardından.

"Tamamdır."dedi Niall. Ona döndüm. Tekrar şöminenin önüne çöktüğünde, yanına bağdaş kurarak oturdum. Ellerini ovuşturup bir yandan şömineye tutarak ısınıyordu.
"Teşekkür ederim Olivia"dedi minnettarlığını göstererek. Üzerimdeki üzüntü hafiflemiş bir biçimde, zar zor gülümsedim ona. Hala içten içe ölüyordum oysa ki.

"Sorun değil. İyi görünmüyorsun. Ne oldu?"diye sordum ona. Gözlerini şöminede yanan ateşten alıp bana yöneltti. Dudaklarını büzdü. Ateşin saçtığı ışıklar ile onun da gözleri parıldıyordu. Onu sevmemek, ona delicesine hayran olmamak imkansızdı. Şu darmadağın ve üzgün halinde bile kusursuz görünüyordu. Yerinde ben olsaydım dağınık topuzum ve akmış rimelim ile duruyor olurdum. Ama o tanrının şaheseri olmayı bırakmıyordu. Gerçi konuyu bilmiyordum. Kendilipinden toz pembesi olan dudaklarını araladı.
Ve sessizce yanıtladı.

"Zayn grubtan ayrılıyor"

OLİVİA//horan {tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin