Bölüm 1

167K 6K 4.9K
                                    


Başlangıç tarihini ve saatini yazın... ⚘🖤

İnsan savaşın ne olduğunu, ancak bittiği zaman anlar.
..........

"Uyan! Hey uyan diyorum! Hemen!"

Tanımadığım bir ses uyanmamı söylüyordu. Ben ise sadece vücudumdaki karıncalanmanın geçmesini diliyordum. Vücudum bir savaştan çıkmışcasına yorgun ve kötü durumdaydı. Bacaklarımdaki ağrılar ve kıpırdamayan kollarım panik anını oluşturmuştu bile. Zar zor gözlerimi açtığımda hiç görmediğim bir genç adam vardı karşımda. İlk önce yüzüne boş boş baktım. Evet tanımıyordum. Kuruyan damağımı dilimle ıslattıktan sonra küçük bir inilti çıktı boğazımdan. Her yerim tutulmuş gibiydi.

"Sen de kimsin?"

Yattığım yerden karanlık ormana bakarak konuşmaya devam ettim.

"Neredeyim ben?"

Daha soracak çok şeyim vardı. Mesela neden gece vakti bu yerdeydim? Buraya nasıl gelmiştim? Karşımdaki o kadar telaşlıydı ki bütün soruları ağzıma tıkadı. Bu telaşı istemsizce benim de telaşlanmama sebep olmuştu. Üstelik daha henüz kendime gelemediğim için burada olduğum gerçeğini fark edememiştim.

"Bu soruların cevabı pek de önemli değil. Eğer benimle gelmezsen hayatın için telaş etmeye başlayacaksın. Geliyorlar! Hemen benimle gelmelisin."

Hızlı bir şekilde yattığım yerden kaldırdı beni ve çekiştirerek koşmaya başladı. Tabii ben de onunla birlikte koşuyordum. Kim geliyordu? Hiçbir şey söylememişti ama beni peşinden koşturuyordu. Halâ ormanda olmanın şokunu yaşasam da karşımdaki adama ayak uydurmaya çalışıyordum. Biraz olsa da bacaklarım açılmış ve daha iyi duruma gelmişti. Bu bir rüya mıydı? Eğer rüya ise hissettiğim bir rüyaydı ve fazlasıyla gerçekçiydi. Bacaklarım koşmaktan mahvolmuştu. En sonunda duralım diyecektim ki hissetmiş gibi durdu ve beni mağara görünümlü bir yerden kendisiyle birlikte içeri soktu. Bu mağara görünümlü yer fazlaca ürkmeme sebep olmuştu. Onu neden takip ettiğime dair de bir fikrim yoktu. Telaşlı hali beni korkutmuştu ve ayak uydurmak zorunda kalmıştım. Sanki rüyada iken rüyada oluşumun farkındaydım. Tuhaf hissediyordum. 

Aklımı kurcalayan soruları soracaktım ki eliyle ağzımı kapattı ve "sessiz ol" dedi sinirli bir şekilde. Dışarıdan sesler gelmeye başladığı an konuşmamam gerektiğini anlamıştım. Dışarıdakiler konuşmuyorlardı. Anlaşılmayacak sesler çıkarıyorlardı. Bu bende korku filmi hissiyatı bırakırken kalbimin atışını duyabiliyordum sanki. Terlediğimi hissediyordum. Sesler uzaklaştığı zaman telaşla elini tutup sertçe itekledim ve aklımı kurcalayan soruları sormaya başladım.

"Şimdi sorularıma cevap ver! Burası neresi? Sen kimsin ve ben neden buradayım? Hemen cevap ver yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım!!"

Mağara gibi bir yerde tek başıma bir adamlaydım. Bu fazlaca ürkmeme sebep oluyordu. Ancak dışarıdakiler kimdi bilmiyordum. Mağarada birlikte durduğum adamdansa onlar beni daha fazla ürkütmüştü. Uyanmayı bekliyor gibiydim. 

"Bağırmak istiyorsan bağır. Evet kesinlikle bağırmalısın. Hatta bağırdığın zaman seni bırakıp kaçayım ve dışardakiler geldiğinde sana kendi böbreğini yeme şansı versinler ne dersin ?"

Hiçbir şey diyemiyordum çünkü gerçekten korkuyordum ve zaten blöf yapıyordum, asla bağırmazdım. Sessiz kaldığımı görünce anlayışla baktı ve konuşmaya devam etti. Korktuğumu da görüyordu lakin onun da korktuğunu ben görebiliyordum. 

"Merak ettiğin çok soru var biliyorum, şimdi hepsini cevaplayacağım sadece beni dinle. Seni bulduğumda ormanın üst kısmındaydın, uyandığın yere kadar taşıdım seni. Sana adımı söyleyemem çünkü sana her şeyi anlattığımda gideceğim. Tek kalacaksın. Umarım bedenin güvenilir bir yerdedir."

"Bedenim mi? Ben buradayım nasıl bedenim anlamadım? Ne saçmalıyorsun sen?!"

Sağ elini saçlarından geçirerek geriye yatırdı ve söylediklerime inanmıyormuş gibi bakıyordu. Ne söylediğini anlayamıyordum ki !

"Sen hâla farkına varamadın mı? Aptal! Ruhunlasın, insanların yaşadığı yerde değilsin. Dışarıdaki sesleri duyduğun zaman anlarsın diye düşünmüştüm. Sen bir insansın burada ne işin var bilmiyorum. Buraya bir insan en son asırlar önce geldi. Oda gelmek istediği için çabalamış ve hazırlıklı gelmişti. Sen olduğun gibi ormana inmişsin. Burada tek başına üç dakika bile dayanamazsın. Hava aydınlandığında dışarıya çık ve ormandan uzaklaş , hiçbir varlığa görünme. Sana ancak bu kadar yardım edebilirim. Bir insana yardım etmek ölümle cezalandırılır. Beni görmedin. Üzgünüm umarım karşılaşmayız. Bir dahaki sefere seni öldürmek zorunda kalırım veya daha da kötüsü seni hükümete teslim etmek zorunda kalırım !"

Şok olmuş bir şekilde dinlemiştim. Tek kelime edememiştim. Korkudan elim ayağım boşalmıştı. Karşımdakinin söylediklerine inanmak istemiyordum. Bu mümkün olamazdı! Ruhum neden bedenimden ayrılmış olabilirdi ki? En son hatırladığım okuldan çok yorgun bir halde geldiğim ve kısa sürede uykuya daldığımdı. Ya bu bir şakaydı ya da ben akli dengemi yitiriyordum. Karşımdaki göz açıp kapayıncaya kadar ortalıktan kayboldu. Ani kayboluşu beni daha fazla korkuturken nefes almadığımı hissediyordum. Bunun bir rüya olmasını diledim. Duvarlara tutunarak mağaranın en dip köşesine ilerledim. Korkudan biriken göz yaşlarımı elimin tersiyle sildikten sonra tırnaklarımı koluma geçirdim. Canım acımıştı. İşte o an acı gerçek yüzüme çarptı. Ben rüyada değildim. Fazlaca gerçek olan bu âleme bilmediğim bir şekilde inmiştim ve yalnızdım. Dizlerimin üzerine çökerken hayatımda ilk defa bu kadar çaresiz hissetmiştim. Bir başıma tuhaf bir yerde mağaradaydım. Şu an yaşadığım şey gerçek olamazdı.

Bu saçmalıktı!

............

ATALANTE serisine hoş geldiniz!

Bu kitaba başladıysanız aramıza katılmışsınız demektir. Kitap 2015 yılında kurgulanmaya başlandığı için ilk bölümler son bölümler kadar iyi olmayabilir. İlk 15-20 bölümü geçtikten sonra akışına kapılacağınızı düşünüyorum. Lütfen devam edin, beğenmenizi umut ediyorum. Hayallerime ortak olduğunuz için teşekkür ediyorum. ❤️

(Despina)

(Despina)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin