Bölüm 6

43.2K 3.3K 622
                                    

Kötü günleri görmezseniz mutlu günlerin değerini anlayamazsınız.
........

"Nasıl yani? Kim, neden beni buraya çekmek istesin ki?"

Genelde izlediğim filmlerde hep seçilenler cesur kişiler olurdu. Peki ya ben? Ben katıldığım hiçbir yarışma veya gruba bile seçilmiyordum. Adonis'in babası art arda sıraladığım sorulara cevap verdi.

"Bilmiyorum Despina. Neden sen veya kim? Hiçbirinin cevabı bende yok. Bu konuyu Kisor büyücüsüyle konuşacağım."

Adonis'in babası Kisor büyücüsü ile konuşmak için kalktığında içeri biri girdi. Bu Menostu. Atış oyunundaki çocuk. İçeri neşeli bir şekilde girince durgun havayı değiştirmişti. Herkese 'Merhaba!' dedikten sonra Adonis ve bana döndü.

"Bu akşam herkes bizim evde toplanacak. Hepsi Despinayı merak ediyor. Kısacası sizi bize davet ediyorum."

Tereddüt etmiştim. Yavaş yavaş insan olduğumu öğreniliyordu ve ben bundan korkuyordum. Pot kırmak veya yanlış izlenim bırakmak en son isteyeceğim şeyler arasında yer alıyordu. Bugünlük yorulmuştum. Adonis de yorgun olduğu için kibarca reddetmişti.

"Hayır, teşekkür ederiz Menos. Bugün yeterince yorulduk."

"Hey, üçüncü tepeden buraya kadar davet etmek için geldim! Elim boş dönemem. Hepsi Despinayı merak ediyor ve bekliyorlar."

Ne kadar da abartılmıştı bu atış durumu. Düğmeye basmak bu kadar önemli miydi yani? Zaten beni korudukları için yapabilmiştim. Bu kadar abartılacak bir şey yoktu.

"Üçüncü Tepe mi? Orada mı toplanacağız Menos? Saçmalama. Ormandan geçmemiz gerekiyor ve gece bekçilerinin ortaya çıkmasına çok az bir zaman var. Eve geri dönemeyiz."

"Zaten dönmeyeceksiniz. Bizde kalacaksınız. Yeni arkadaşının yanından ayrılmaz oldun Adonis. Bizim de bir yerlerde olduğumuzu unutma lütfen! Davet ettim. Reddetmek hoş değil."

Adonis cevap vermemişti. Bana dönerek fısıltıyla 'Sana bırakıyorum. Gitmek zorunda değiliz.' demişti. Fakat Menos'un sözlerinden anladığım kadarıyla yeterince dikkat çekmiştim ve benim hakkımda şüphelenmelerini istemiyordum. Adonise beklediği cevabı vermiştim.

Gidiyorduk.

Adonis'in babası dikkatli olmamızı söylemişti. Tabii Erastus'u da bize göz kulak olması için yollamıştı. Üçuncü tepe denilen yerde bulunan eve giderken ormandan geçmek zorunda kalmıştık. Yaşadığım şeyler canlanmıştı aklımda. Adonis'in beni mağaraya saklaması. En önemlisi beni kurtarmasıydı. Kısa zamanda ona güvenmiştim. Hata yapıyor olabilirdim ama Adonis olmasaydı belki de yaşıyor olmazdım. Belki değil, kesin yaşıyor olmazdım.

Kendi derdime düşüp ailemi unutmuştum. Belki de onları düşünecek zaman değildi. Kendi hayatımı düşünmeliydim. Şu an elimde olan sadece buydu ve benim de bunu kaybetmeye hiç niyetim yoktu. Korkak biri değil cesur biri olmalıydım. Yapamıyorsam bile denemeli veya rol yapmalıydım.

Kendim için!

Üçüncü Tepe denilen yere gelmiştik. Uzun süre yürümüştük ve biraz yorulmuştum. Bu olanlar hayal gibiydi. Ruhum yoruluyordu. Ciddi anlamda. Bu garip. Birçok evi arkamızda bırakarak sondaki eve geldik. Burası Menosların evi olmalıydı. İçeri girdikten sonra Menos bizi dört kişinin bulunduğu topluluğa götürdü. Sanırım grup gibiydiler. Yanlarına gittiğimizde Menos beni göstererek 'Gençler bu Despina, düğmeye basan kız' demişti. Neden bu kadar abartıldı bu düğme olayı bilmiyorum ama hoşuma gitmişti. Teker teker el sıkışarak tanıştık. En sonuncu bir kızdı ve soğuk görünüyordu. Yüzünde ay ve çizgi sembolleri bulunuyordu. El sıkışmak için elimi uzattığımda karşılık vermedi. Yabancıları sevmediği halinden belliydi. Adonis kızı işaret ederek konuştu.

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin