Bölüm 34

26K 2K 787
                                    

Medya Esya.
.....

Lohga'nın son cümlesine karşılık heyecanla kalbim çarpmış ve en sonunda Azrail bizi dumana katarak yakınında mağara bulunan bir alana getirmişti. Azrail özellerin dirildiği yeri biliyor olamazdı. Lohga benimle konuştuğu gibi onunla konuşuyor olabilir miydi? Bunu düşünmenin sırası değildi.

Esya çıplak bir şekilde saçındaki toprak kalıntıları temizliyordu. Yüzündeki öfkeli ifade bizi görünce daha da baskınlaşmıştı.

"Defolun buradan!"

Esya kim olduğumuzu bile sormadan bizi böyle kovması şaşkına uğramamıza sebep olmuştu. Saçlarını temizlemeye devam ederken durdu ve yavaşca başını Azraile çevirdi. Ne kadar saklamaya çalıssa da yüzündeki hayran dolu bakışları görebiliyordum. Azrail karanlığı temsil ediyordu. Esya da öyle. İçimde bomba gibi patlamaya hazır bu duygunun ismi kıskançlık olabilir miydi? Kesinlikle!

Esya'nın ilgisini çekebilmek adına ismini zikrettiğimde bakışlarını bana çevirdi. Kıyafetleri ona uzatırken alayla güldü.

"Ne o? Çıplak olmam sizi rahatsız mı ediyor?!"

Ardından kulak tırmalayan bir kahkaha patlattığında yüzümü buruşturma isteği hissetmiştim.

"Hayır. Sen çıplak görünmekten rahatsız olursun diye getirmiştim."

Esya iğneleyici cümleme karşılık kaşlarını olabildiğince çattı. Alttan almam gerektiğini biliyordum ama şu an kimsenin saçmalığını çekecek halde değildim.

Esya yavaş adımlarla yaklaşarak elimdeki kıyafetleri beni sarsarak aldı. Bozulmuş olmalıydı. Bakışlarını gözlerimden indirmeden kıyafetleri giyindi. Ardından ortamın yumuşaması adına cebime koyduğum minik oyuncağı çıkararak Esyaya uzattım. Esya ilk olarak şaşırsa da hızla oyuncağı elimden aldı ve saniye süren bir gülümseme kondurdu yüzüne.

"Bunu istersin diye düşünmüştüm."

"Doğru düşünmüşsün."

Ondan bir teşekkür falan beklemiyordum evet ama davranışında herhangi bir değişiklik olmamıştı. Halâ kaba ve sinirliydi.

'Bunuda verdiğine göre' dedi ve elindeki oyuncağı gösterdi.

"Artık gidebilirsiniz."

Bunu sanki yapabilirsiniz gibi değil de tehdit eder gibi söylemişti. Yani bizi yanından kovmuştu. Hermia'nın yanımda gerildiğini hissedebiliyordum.

"Ben biraz konuşuruz diye düşünmüştüm."

Esya alayla güldü. Ardından ise 'kardeşimi bulmaya gideceğim. Sonra.' dedi. En azından sonra konuşabileceğimizi belirtmişti. Bu da bir gelişmeydi.

"Şaya henüz dirilmedi Esya. Şaya dirilene kadar bizimle gelebilirsin."

Esya bu durumdan oldukça rahatsız olmuştu. Kardeşinin kendinden önce dirildiğini düşünmüş, yanıldığında ise burun kıvırmıştı. Bir şey söylemeden gitmeye yeltendiğinde kolumu ona doğru uzattım. Kolumu geri dönerek sert bir şekilde itelediğinde Azrail'in elini omuzlarımda hissettim. Esya kolumu iteledikten sonra bir şeyler fısıldadı. Sonra ise şaşırdı. Ardından Azraile baktı.

Azrail beni Esya'nın büyüsünden korumuştu. Bu yüzden ani bir atakla omuzlarımdan tutmuş olmalıydı.

Esya şaşkınlığını gizlemeye çalısarak 'bir daha sakın dokunayım deme' dedi sert bir ifadeyle. Hermia ise Esya arkasını dönüp giderken 'şımarık' dedi. Hepimizin yüzünde 'o' işareti bırakırken. Kollarını göğsünde bağlamış ve ağırlığını sol bacağına vermişti. Şimdi tam olarak seninle atışmaya hazırım modundaydı. Esya ise laf ile atışacak bir kız değildi.

ATALANTE | [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin