13. Bölüm

3.7K 140 5
                                    

Bu bölüm; özellikle sonları, çok önemli bir bölüm ve devamını yazmak için sabırsızlandığım bölümlerden. Karakter arası yakınlaşmalardan rahatsız olacaklar varsa, ilk bir kaç paragrafı atlamalısınız ancak bunları keyfimden yazmıyorum, yani rahatsız oluncak bir şey yok bence çünkü devamını okursanız anlayacaksınız zaten, bazı durumlar için gerekli oluyor. Ve sonuçta bu bir kraliyet hikayesi, hepimizde genciz. Sorun çıkacağını sanmıyorum. 

Bölüm ilkbahar125 için, hikayemi en baştan takip edenlerden; ona teşekkür ediyorum. Bölüm parçasıyla birlikte okuyunuz. Multimedia'da Melinda'nın bu bölümden bir hali var. :D

13. Bölüm

“Üzgünüm.” Küçük bir çocuk gibi dudağımı büzüp başımı kaslı göğsüne yasladım. 

“Ah, asıl ben üzgünüm. Azarlamak istememiştim.” Tek eli kendime çektiğim bacağımdaydı, diğeriyse yanağımı okşuyordu. Yanağımdaki elini saçıma getirip saçlarımla oynamaya başladı. “Hadi, uyu sevgilim.” Fısıldıyordu.

“Geceliğim olmadan mı? Ah, olmaz.” Kıkırdamıştım.

“Öyleyse Lisa’dan isteyelim?”

“Rezillik bu!” Karşı çıkışıma aldırmadan üstüne bir şeyler giyip çıktı. Döndüğünde elinde beyaz, askılı ve mini geceliğim vardı.

“Daha uygun bir şey bulabilirdin pekala.”

“Özellikle seçmiş olabilirim.”

Yataktan kalktım ve geceliği giydirmesine izin verdim. Sonra, başımı göğsüne yaslayıp uyudum. Bu sarayda uyuduğum en huzurlu geceydi.

 Uyandığımda, ona hiç bu konularda nasıl olduğumu sormadığımı fark ettim. “Utangaçlığını bir kenara bırak!” diye kendime emrettikten sonra, banyoya koştum. Önce abartılı bir göz makyajı yaptım, sonra dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı dağıttım. Oldukça seksi göründüğüme karar verene kadar kendimle uğraştım denebilir. Son hamle olarak, geceliğimi çıkardım. Sonra tekrar, yanına, yatağa yatıp onu yanağından öptüm. Hafifçe gözlerini araladı.

“Sevgilim?”

“Günaydın sevgilim.”

“Saat kaç?”

“Hmm, daha erken. En azından Kraliçe ve gardiyanlarımız uykudadır.” Ona göz kırptım. Tanrım! Kendime inanamıyordum.

“Anlaşılan birilerinin canı yaramazlık istiyor.” Ne yalan söyleyeyim, bütün bu hazırlığı ona nasıl olduğumu sormak için yapmamıştım. Cevap vermek yerine dudaklarımızı birleştirdim. Beni belimden tutup üstüne aldı. Bense altında adeta –kıvranıyordum. Bu onu gülümsetiyordu. Kendimden utanarak soğuk ellerimi kızaran yanaklarıma bastırdım. Sonra saçlarından tutup onu yukarı çektim ve uzun, soluksuz bir öpüşme yaşadık. Bu sırada beni kucağına almış, banyoya götürüyordu.

“Miles! Yatağımıza dönebilir miyiz? Üstüme çekmem gereken bir yorgana ihtiyacım var!”

“Benimde soğuk bir duşa ihtiyacım var!” Gülümsüyordu. Kıkırdadım. Banyoda üstümüzden soğuk sular akarken bu işi yapmanın hoş olduğuna karar verip sızlanmayı bırakmıştım. Küvetin içinde kayıp hasarsız bir şekilde uzanıp onu da üstüme çektiğimde şimdi sırası olduğuna karar vermiştim.

“Miles?” Fısıldıyordum.

“Efendim?” O da fısıldıyordu.

“Sence ben… Şey… Nasılım?”

“Ne konuda?” İşte, şimdi eğleniyordu.

“Miles! Beni utandırmaktan vazgeç.”

“Ne? Ah, tamam, pekala. Sen mükemmelisin. Benim için,” boynumdan öptü, “yaratılmış gibisin.”

Kraliçe [WATR Watty'13 En İyi Historical Fiction Hikayesi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin