Demir bir keresinde GEDES programında çok başarılı olduğuna inandığı bir simülasyon yaratmıştı.
Temel fikrini insanoğlunun zayıf noktalarını nasıl güçlendirebilirim üzerine kurmuş ve ortaya bu simülasyon çıkmıştı.
Öncelikle kırılgan olan yapımızı güçlendirme üzerine çalışmıştı. Bunlardan en önemlisi olduğuna inandığı kas gelişimini ele almıştı.
Kas gelişiminde profil olarak bir boğanın DNA yapısını inceledi. Bu DNA'yı insan yapısına nasıl uydurabileceği üzerine çalıştı. Program sayesinde, kolaylıkla defalarca denemeler yapılabiliyordu. Fakat DNA gibi karışık bir yapının özelliklede, iki farklı DNA yapısının birbirine uydurulması binlerce denemenin bir sonucu olabilirdi ancak.
Demir bunu en sonunda başardığına inanmıştı.
Bir boğanın kaslarını oluşturan DNA profilini İnsan DNA sına uydurduktan sonra, kartalın gözü, köpeğin koku alma duyusu, hatta bir yarasanın geceleyin kör olmasına rağmen uçabilmesini sağlayan ekolokasyon (Çıkardıkları çok yüksek frekanslı ses dalgalarının, etraflarındaki cisimlere çarpıp geri dönmesi yardımıyla yönlerini bulmaları) özelliklerini dahi uydurmaya çalışmıştır.
Demir'in bu iki aya varan çalışmaları bir sonuca varabildiğini düşünüyordu.
Bu veri bankasına gönderilen bir deneydi. Simülasyon programı, oluşturulan bu yeni profilin başarı oranını %20 oranlarında hesaplamıştı. Bu şu ana kadar elde edilen en büyük başarı değeriydi. Daha önce % 12-13 civarını geçen bir simülasyon olmamıştı Demir'inde en çok merak ettiği, bu gizli laboratuvar da, bu profilin deneyinin yapılıp yapılmadığı, hangi oranda başarı sağlandığı idi. Fakat her zamanki gibi bunu da öğrenmelerine izin vermeyeceklerdi.
"Sen işine bak"
Bakacaktı elbet.
Bir yolunu bulacaktı. Bu kadar başarılı olduğuna inandığı bu projenin onlar tarafından denendiğine neredeyse emindi.
Ama başarı oranlarının sıfır olduğunu tahmin edebiliyordu. Ne kadar GEDES programı, başarılı bir program olsa da doğada işler tam olarak bu şekilde olmuyordu.
En başta Evrim teorisi vardı. Evrim, bir canlının genetik kompozisyonunun zamanlar değişmesi, genlerin bir tür mutasyona uğraması ve bunu da kendinden sonraki nesillere bu genler sayesinde aktarabilmesiydi. Evet, Demir bunu iki ayda gerçekleştirmenin ancak bir program sayesinde mümkün olacağını kestirebiliyordu.
Doğa ana buna izin vermezdi.
Bu onun oyun sahnesi ve bizler onun oyuncaklarıydık. Onun kurallarını uymalıydık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK (Kitap Oldu)
Science FictionBilim Kurgu ve macera seven arkadaşlar... Mutlaka okuyun... http://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=422057