Esra elinde telefonla onların kendilerini kurtarmayı umdukları kapıdan uzaklaşarak, Emre'nin yanına yöneldi. Birkaç adım atmıştı ki elektrik kesiliverdi. Bu fırsatı değerlendirmek için bekleyenin, böğürtüsü geldi.
Sesin şiddetiyle Esra'nın donup kalan ellerinden, telefon kayıverdi. Kör karanlığın içinde kayboldu. O an panik daha da arttı. Bir an da telefonunu mu arasın, yoksa koşarak Emre'yi bulmaya mı çalışsın karar veremedi.
O an, tek silahı olan çekicini nerede olduğunu düşünebildi, fakat nerede bıraktığını hatırlayamadı.
İkinci böğürtünün kopmasıyla, kendini yerde el yordamıyla telefonu ararken buldu. Tüm yüzeyde gezen elleri küçük moloz parçaları arasında telefonu bir türlü bulamıyordu. Sonrasında eli plastik bir parça olduğuna karar verdiği bir cisme dokundu. Bu telefonu değildi. Sadece bir parçasıydı. Arka kapağı olmalıydı. Yakınlarını taramaya devam eden elleri bu kez telefonun başka bir parçasına dokundu. Buda tuş takımı olmalıydı. Parçalanmış telefonundan kalan birkaç parça sadece. Böğürtü artık çok yakından gelmeye başlamıştı. O an beyninde şimşekler çakmaya başladı.
"YETER ARTIK... YETEEEEER."
Tuş takımını bir tarafa fırlatan eliyle yerden kavrayabildiği en büyük beton parçasını aldı ve elektrikler kesilmeden önce en son gördüğü görüntüyü zihninde canlandırarak, körlemesine karanlığa daldı.
Yedi sekiz adım atmıştı ki, Diğer bir moloz parçasına takılarak yere kapaklandı. Olduğu yerde kalakaldı. Alnından ılık bir sıvının aktığını hayal meyal farkına vardı. Başını yere çarpmış olmalıydı. Hatırlamıyordu. İki eliyle başını tuttu ve şiddetle sarsılarak ağlamaya başladı.
Bitmişti artık dayanacak gücü kalmamıştı.
"ne olursa olsun. Buraya kadar" diye geçirdi içinden
"benden bu kadar"
Kalan son nefesiyle var gücüyle bağırdı.
"SENİ OROSPU ÇOCUUĞUU. GEL HADİ BURADAYIM. GEEEEEEL!
Sesini duyan elektrikler olmalıydı. Bulundukları kafes yeniden aydınlanıverdi.
Esra kapalı olan gözlerini açtığında, tekrardan bir rahatlama hissetti. Etrafı sessizdi. Daha bu işkence ne kadar sürecekti.
Şanslılar mı yoksa şansızlık bir türlü yakalarını bırakmıyor mu anlayamadı. Ama kesin olarak bildiği bir şey vardı. Biraz daha böyle devam ederse kafayı kıracaktı. Bu kesin olandı.
Daha fazla sızlanmayı keserek, hemen Emre'nin yanına gitti. Neyse ki o da iyiydi. İyi derken, O, ona kadar ulaşamadığından iyi durumdaydı. Ancak diğer yandan bilinci halen kapalıydı. Nasıl bıraktıysa öyle duruyordu.
Hemen yanı başına oturarak başını kucağına aldı. Birkaç kez sarsması bir işe yaramamıştı. Yüzünden akan ter ve kanı tişörtünün alt kenarıyla sildi.
Artık daha ne yapabilirdi bilmiyordu.
Beklemekten başka...
![](https://img.wattpad.com/cover/55126856-288-k482819.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK (Kitap Oldu)
Science FictionBilim Kurgu ve macera seven arkadaşlar... Mutlaka okuyun... http://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=422057