Saatine baktı. 15:15. Çok erken gelmişti. Fakat mesajı okuduğu andan itibaren vakit geçmek bilmemişti. Kafenin bulunduğu caddenin bir alt sokağında dolanmaya başladı. Bir taraftan etrafına bakınıyor, bir taraftansa gördüğü insanlardan herhangi birisinin buluşacağı adam olma ihtimalinin tartıyordu. Merakı iyiden iyiye artmıştı.
Kimdi bu adam ? Patronum dediği adam kimdi? Nerenin veya neyin patronuydu.? Televizyonlar da bir tek kelimesinden dahi bahsedilmeyen ve hiç kimseye anlatamadığı veya hiç kimsenin anlamak istemediği, bu olaylarla ilgili neler biliyordu?
Kafasında bunlara benzer yüzlerce soru vardı. Esra en azından bu soruların bir kaçının cevabını alabilmeyi umuyordu.
Kafasından düşünceler akmaya başladı. Olay günü hemen hastaneye götürülmüştü. Yatıştırıcı verilerek sabaha kadar gözetim altında tutulmuştu. O da tüm bunlara teslim olmuş en azından biraz da olsa zihnini delip geçen düşüncelerden, beynini uzaklaştırabilmişti.
Sabaha gözlerini, şoku atlatmış ve dinlenmiş olarak açmıştı. Arkadaşları onu yalnız bırakmamıştı. Durumunda herhangi bir acili yet bulunmadığından ailesine ondan izinsiz haber veren olmamıştı. Bu iyiydi. Şu anda onları endişelendirmenin bir manası yoktu. Müsait bir zaman diliminde olayları anlatabilirdi. Birden aklına geldi.
Emre.
Onun durumu öğrenmeliydi. İtirazlara rağmen ayaklandı.
"0 nasıl?" Kimseden ses çıkmamıştı.
"Hayır! Yoksa..."
"Hayır hayır düşündüğün gibi değil hayatta. Fakat hayati tehlikeyi atlatmış değil. Yoğun bakımda."
"Beni ona götürün"
Doktordan yoğun bakım ünitesi penceresinden baktığı arkadaşı hakkında bilgi almıştı. Doktordan beklediği cevapları alamamıştı.
"Çok kan kaybetmiş. Komaya girdi. Beklemekten başka çaremiz yok."
Bekleyiş iki gün sürmüştü. Ölüm haberi geldi. Cenaze töreninde ayakta zor tutulanlardan biride o oldu. Vicdan azabı çekiyordu. Sorumlusu oydu. Her şeye rağmen onu kurtarabilirdi. Kan kaybını önleyebilirdi. Fakat bir tarafı yapabileceklerinin daha fazla olamayacağını ve bunların onu geri getirmeyeceğinin farkındaydı.
Sonraki günlerini evinden hiç çıkmadan boş ve miskin olarak geçirmişti. Patronu ona ne zaman kendini iyi hissederse o zaman gelmesini istemişti. Onun için endişelenen insanlara dahi kapısını açmamıştı. Yalnızlığa ihtiyacı vardı. Acısını kendi içinde yaşamaya ihtiyacı vardı.
Olaydan sonraki gün Emniyet müdürlüğüne tüm olanları anlatmıştı. Konuyu araştıracaklarını ve kendisine bilgi verileceği söylendi. Kendisinin yaşadığı olayın korku ve şoku nedeniyle, bazı olayların algıda yanılmalara neden olabileceği, halüsinasyonlar görebilmesinin mümkün olduğu söylenmişti. Bu tür olaylarla da sıkça rastlanmaktadır denilmiştir. Bir psikoloğun yardımına ihtiyacı vardı.
Yani kısacası söylediklerine kulak asan olmamıştı. Oda bunca zamandır kendini eve kapatmıştı.
Ve şimdi bir umut ışığı doğmuştu. Uzun süreden beri beklediği bir iz. Gördüklerini, yaşadıklarının gerçekliğini ona onaylayacak bir kanıt. Garip şeyler yaşamıştı ve bunun nedenlerini, varsa sorumlularını bilmeye ihtiyacı vardı.
Farkında olmadan sokak boyunca yürümüştü. Buluşacakları kafeden de uzaklaşmıştı. Saatine baktı. Buluşma vaktini birkaç dakika geçmişti. Hemen 'U' dönüşü yaparak adımlarını hızlandırdı. On dakikalık nefes nefese bir yürüyüşün ardından kafe girişine geldi.
Cep telefonunu çıkartarak 'bilinmeyen' olarak kaydettiği numarayı çaldırarak beklemeye başladı.
Bu kafeyi hatırlıyordu. Birkaç defa arkadaşlarıyla buraya gelmişti. Bildik bir mekândı. Giriş katı hariç alt ve üst katlarında mevcuttu. Giriş katında bir hareketlilik gözüne çarpmadığından onun alt veya üst katların birinde olduğunu tahmin ediyordu. Yâda beklide daha gelmemişti.
Tam kapıda saçma bir şekilde göründüğünü düşünerek içeriye doğru hareketlenmişti ki arkasından gelen ses onu durdurdu. Ona ismiyle seslenen adama doğru döndüğünde tam karşısında uzun boylu şık ve sportif giyimli, saçları jöleli otuzlu yaşlarda biriyle karşılaşınca şaşkınlığına mani olamadı. Burun deliklerini dolduran tıraş losyonunun, başını döndürmesine birkaç saniye izin verdikten sonra kendine gelebildi. Hayalinde böyle birini canlandırmamıştı.
Karşıdan gelen sesi son anda algılayabildi.
"Özür dilerim geciktim."
"Önemli değil. Bende yeni geldim" Ses tonunun onu ele vermediğini umuyordu. Ya yüzü ne olacaktı hayır kızarmamalıydı. Kızarmayacaktı. Sessiz, derin birkaç nefes aldı.
Alt kata geçelim mi orada daha rahat olabileceğimizi düşünüyorum." Bir an göz göze geldiler. İkisinin de tam olarak nedenini anlamadıkları bir gülüşme oldu aralarında. Beraberce alt kata inerek uygun bir köşeye sindiler. Esra kendini lise yıllarında ki genç kızlar gibi hissetmişti.
Demir, Esra'nın da isteğini sorduktan sonra garsona iki çay işareti yaptı. Biraz sonra çaylar geldi. Çaylardan alınan birer yudumdan sonra ilk soruyu Esra sordu.
"Ben sizin isminizi öğrenebilir miyim?"
"Demir. Peki ben özür dileyerek sizden bir şey rica etsem?"
"Tabi ki"
"Siz-biz yerine sen-ben kullansak, bir birimize kabalık mı etmiş oluruz. Yani samimi bir hava yaratmak açısından." Demir bu direk olarak söylenenlerin Esra üzerindeki etkiyi meraklı gözlerle anlamaya çalışıyordu. Bu esnada Esra çayından bir yudum almış ve sonrasında sakince cevabı yapıştırmıştı.
"En nihayetinde, bu yeni tanışmış iki çiftin buluşma merasimi olmadığına göre; benim için fark etmez."
Şimdi şaşırma sırası Demir'deydi. Esra bu kendinden emin soruya kendinden daha emin bir cevap yapıştırmıştı. Demir gülümsemesine engel olamayarak;
"doğru" dedi.
Esra'da bu gülümsemeyi karşılıksız bırakmamıştı. Bu gülümsemeler ortamı yumuşatmaya yetmişti. Her ikisi de birkaç dakika önce tanıştıkları bir insanı, nasıl bu kadar kendilerine yakın ve sıcak hissedebildiklerini düşünüyorlardı. Aralarındaki çekim kuvvetini her ikisi de farkındaydı. Fakat bu onları korkutmaktan çok heyecanlandırmıştı. Bu sıcaklık güveni de beraberinde getirmişti.
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan tam iki saat boyunca konuşmuşlardı. Olayın garipliğinden çok, kendilerini birbirlerine nasıl bu kadar yakın hissedebildiklerine şaşırıyorlardı.
Hiçbir şeyi birbirlerinden gizlemediler. Gizleme ihtiyacı duymadılar. Sanki ruhları bütün hayatı boyunca kendilerini özgür hissetmek için bu anı beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK (Kitap Oldu)
Science FictionBilim Kurgu ve macera seven arkadaşlar... Mutlaka okuyun... http://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=422057