Sahilde martılar büyük bir hazine bulmuşçasına denizin belli bir kısmına yükseklerden dalıp çıkıyorlardı. Bazıları başarı sağlayarak gagasında bir balıkla beraber hemen yakınlarında bulunan iskeleye doğru uçuyor ve yemeğini burada afiyetle yiyordu. Bulundukları yerde bir balık sürüsü keşfettikleri çok belliydi ve bunu sonuna kadar tüketmeye kararlı görünüyorlardı.
Açıklarda bir balıkçı teknesi başka bir hazine keşfetmiş olacak ki ağlarını suya bırakıyordu.
Katil sonunda hayallerindeki gibi bir sahile kavuşmanın keyfiyle, şezlongunun başlığını doğrultu. Hemen yanlarında bulunan plastik sehpadaki kokteylinden bir yudum aldı. Ellerini başının üzerinde birleştirip gererek, esnedik. Birkaç dakika kestirmiş olmalıydı. Fakat bu birkaç dakika da bedenin tamamen huzurlu bir biçimde dinlendiğini söyleyebilirdi.
İşte en sonunda hayalinde ki emekliliğe kavuşmuştu. Gözlerden uzak, silahlardan uzak, bununla beraber tabii ki tehlikeden uzak mutlu ve huzurlu bir emeklilik. Hala bunu başarabildiğine inanamıyordu.Başını arkasında çevirerek palmiyeler arasında sahilin hemen kenarında yükselen muhteşem dev tripleks villasına baktı. İşte aşk ve huzur yuvası burasıydı artık. Güneş gözlüğünü saçlarının arasına kaldırarak hemen solundaki şezlonga uzanmış kadına baktı. Siyah saçları siyah mayosu ile yatan kadını seyre koyuldu. Bu hayatta belki de paradan sonra en çok değer verdiği varlığa bakıyordu.
Eflatun...
Eflatun adamın gözleri üzerinde olduğunu fark etmiş gibi, kollarını yukarı kaldırıp gerindikten sonra arkasını katile dönerek şezlongun üzerine yan yatmaya başladı. Bu hareketiyle daha müthiş bir görünüm sergilediğinin farkında değildi.En sonunda beraber yaşamaya onu ikna edebilmişti. Bir ömrü beraber yaşamaya... Onsuz bir emekliliği düşünemezdi zaten.
O tam bunları düşünürken, eflatunun bacağında bir hareketlilik fark etti. Bir böcek olanca hızıyla kadının bacağına tırmanıyordu.
Uğur böceği...
Katil tiksintiyle baktı ona. Bu böcekten-özellikle bu böcekten- nefret ediyordu. Bu lanet böcek yüzünden çocukluğunda babasından temiz bir dayak yemişti. Henüz okul çağında iken, eve annesine göstermek için bir uğur böceği getirmişti. Fakat eve girer girmez böcek uçuvermiş ve oda peşine düşmüştü. Dikkatsizce süren takip esnasında, kenarda bulunan bir vazoya çarpmış, devirerek kırılmasına neden olmuştu. Vazonun kırılmasıyla içinde küle benzer tozlar etrafa saçılmıştı. İşte o gün annesi olmasaydı babası gerçekten onu dayaktan öldürebilirdi. İki gün boyunca yataktan çıkamamıştı. Şimdi bu lanet böcek ayaklarıyla biricik sevgilisini vücudunu üzerinde gezinerek onu kirletiyordu.
Sehpada bulunan gazeteyi alarak, şu an sevgilisinin kalçasına ulaşan böceğe doğru uzandı. Bu böcekler her zaman en yükseğe çıkmaya çalışarak uçmaya çalışırlardı. Onu kaçırmamalıydı. Fakat kalçanın zirvesine ulaşan bu böcek, bir anda durdu. Ve geriye doğru dönerek aşağıya yürümeye başladı. Ne yapmaya çalıştığını merak etmeye başlayan katil, onu gözleriyle takibe başladı. Böcek, sevgilisinin ayakucundan kumlara inerek kendi ayağına tırmanmaya başlamıştı. Katil gülümsedi. Eceline susamış böcek. Katilin ayaklarından hızla tırmanmaya başlamıştı. İyice yaklaşmasını bekleyecek ve BAM.... Önce baldırlarını geçmiş, Daha sonra şortunun üzerinden göbeğine ulaşmıştı. Bu gerçekten büyük koyu kırmızı bir uğur böceğiydi, fakat sonu çok kötü olacaktı. Göbeğinden göğsüne doğru yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyordu. Katil ise iştahla onu takip ediyordu. Tüm dikkatini ona vermişti.
Bir anda aklına garip bir düşünce takıldı. Tropikal bir adada uğur böceklerinin yaşadığını hiç duymamıştı. Bu gerçekten çok garipti. Bu böcek türünün her zaman sadece ana karada yaşadığını düşünmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK (Kitap Oldu)
Science FictionBilim Kurgu ve macera seven arkadaşlar... Mutlaka okuyun... http://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=422057