Gıcık

115 11 5
                                    

Sakarlıklar kraliçesi olduğumu söylemişmiydim? Her gün bir sakarlık yapmadan yaşıyamazdım. Ve yine sabahın köründe sakarlık yapıp elbisemi yırtmışdım. Ha birde benim geç kalma gibi bir huyum vardı. Daha dün Rüzgar erkenden işinin başında ol demişdi. Bense sakarlığım sayesinde ilk günden işe geç kalmışdım.

Koştura-koştura asansöre binib kat düymesine basdım. Odamın önüne gelince Nur beni durdurub konuşdu.

"Nerdesin Derin sen? Rüzgar bey kaç kere sordu seni."

"Ayy kızgın mı?"

"Eh galiba. Neden geç kaldın?"

"Ya sonra anlatırım. Ben Rüzgar beye görünüyüm."

"Tamam."

İçimden kendime binlerce kez lanet ediyordum. Umarım çok kızmaz ya. Aslında kızmamalı. Sonuçda bizim bir geçmişimiz var. Kendimi biraz rahatlatarak Rüzgarın odasının önüne geldim. Derin bir nefes alarak kapıyı çaldım.

Gel komutunu duydukdan sonra içeri girdim. Odaya girdiyimde önünde ki dosyayı inceliyordu Rüzgar. Yüzüme samimi bir gülümseme koyub konuşdum.

"Günaydın."

"Geç kaldın."

"Efendim?"

"Geç kaldın diyorum."

"Evet özür dilerim. Bir kaç aksilik oldu da."

"Geç kalma ve sakarlık huyu. Hâlâ devam ediyor."

Unutmamışdı işte. Huylarımı unutmamışdı. Şu an benden mutlusu olamazdı herhalde. Lakin mutluluğum çok uzun sürmedi. Sözleri yıktı geçti beni.

"Lakin bu huylarından vazgeçmeli olucaksın. İşde disiplin önemlidir benim için. Çalışanlarımın disiplinli olması gerekir. Yani bir daha geç kalmaman senin için iyi olur. Anlaşılmayan bir şey?"

Bu kadarı fazla diyilmiydi? Tamam onu çok kırmışdım. Bunu kabul ediyorum. Lakin bana karşı bu tavrı beni ne kadar üzüyordu görmüyormuydu gerçekden? Ben zaten aptallığımın cezasını onu kayb ederek çekiyordum. Bu bu gerçekden fazlaydı. Lakin yılmıycakdım.

"Yok efendim. Bir daha geç kalmam."

"İyi o zaman. Çalışanların dosyaları hâlâ masamda yok. Sabah masamda olsun demişdim. Dosyaları ve bugüne olan programı istiyorum."

"Peki."

"Ayrıca sekreterimi ara demişdim. Aramadın mı hâlâ?"

"Henüz deyil."

"Ara o zaman. Gelirken kahvemi de getir."

"Peki artık çıka bilirmiyim?" Sinirle söylediyim cümle onda hiç bir etki yaratmamışdı.

"Çık."
~~~~~~~~~~~~
Belki biraz abartmışdım. Belki mi? Abartmışdım işte. Onu üzdüyümün farkındaydım. Lakin Derinin bana yaşatdıkları çabuk unutulucak şeyler deyildi. Onu aşıkdım. Hâlâ seviyordum onu. Benim ona sevgim hiç bitmedi ki. Ama işte aması vardı.

Sinirle odama girdim. Telefonu elime alıb Rüzgarın İstanbulda ki asistanını aradım. Rüzgarla ilgili önemli bilgileri aldıkdan sonra telefonu kapatdım. Lakin Rüzgarın asistanını çok fena kıskanmışdım. Rüzgarla ilgili benden daha çok şey biliyordu. Aslında bu benim hatamdı. Ben onu tanımaya hiç çalışmadım ki.

Rüzgarın kahvesini, dosyaları ve bugünün programını alıb odasına gitdim. Odasına girince kafasını kaldırıb bana bakdı. Bu bakış, bu bakış beni kendimden alıyordu. İçimden söyleniyordum ona. Böyle bakmasana be adam. Zaten aşığım sana. Ben ona hayran-hayran bakarken o konuşdu.

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin