İnat

66 8 7
                                    

Yine güzel ve ötesi bir gündü. Aslında farklı olan bir şey yokdu her kes için sıradan bir gündü işte. Ama işte o her kes içindi. Benim için değil. Çünki ben aşıkdım. Seviyordum. Bu günün güzel olması için yeterli neden değil mi? Bence yeterli bir neden. Belki birlikde değiliz. Ama aynı şehirdeyiz. Aynı havayı soluyoruz. Daha bir kaç ay önce bir bilinmezlikle uğraşıyordum. Onun ne yaptığından bile haberim yokdu. Kalbimde büyük acı yüzümdeyse sahte gülücükler vardı.

Biliyordum ondan sonra hayatıma kimse giremeyecekdi ve öyle de olmuşdu. Ama şimdi her şey değişmişdi. Artık her gün onu göre biliyorum. Gözlerinde kendimi görüyorum. Bazen bu bile yetiyor insan. Her sabah yatakdan kalkmam için büyük bir nedenim var. Onun için makyaj yapmak, onun için güzel giyinmek, her sabah aynı saatde onu görmek, azarlasa bile sesini duymak, sevmek, aşık olmak ve en önemlisi sevildiğini hiss etmek müthiş bir şey.

Ve böylece hem düşünüb hem de hazırlanıyordum. Bu gün her zamanki gibi şirkete değil inşaata gidecekdim yani gidecekdik. Yani Rüzgarla birlikde. Beni evden o alacakdı. Ve maalesef Nazlı hanım da orada olucakdı. İnşaatda baya ilerleme olmuşdu. Haliyle de Rüzgar inşaatı görmek istiyordu. Hazırlığımı bitirib kahvaltı sofrasına oturduğum sırada Rüzgar aramışdı. Derin bir of çekib sofradan kalkmışdım. Arkamda annemin elleriyle hazırladığım müthiş kahvaltı sofrasını bırakmışdım. Ama bu haksızlıkdı ya.

Rüzgarın arabasına binib yola koyulduk. Mahalleden geçerken aklıma eski anılarımız geliyordu. Bu yüzden de yüzümde gülücükler vardı. Ona bakdığım da onun da bir şeyler hatırlamış gibi bir ifade vardı yüzünde.

"Buralar hiç değişmemiş." Diye konuşmuşdu.

"Öyle."

"Aslında bu sokakları daha geniş yapmak lazım. Malum sonra sorunlar çıkıyor."

Gülümsemem daha bir yayılmışdı yüzüme. Unutmamışdı işte beni unutmamışdı.

"Yok böyle iyi. Hatda çok iyi."

"Diyorsun?"

"Evet."

Sorarken bana bakmışdı. Cevablarken de ben ona. Gözlerinin tam içine. Garib bir ifade vardı gözlerinde. Şaşırmış gibi. Haklıydı da. Çünki onunla bu konuda çok tartışmışdım eskiden. Aklıma gelen bir anıyla gözlerimi kapadım.

Yine bir gün beni eve bırakıyordu. Fazla israr etmişdi eve bırakmak konusunda. Bende el mahkum kabul etmişdim. Arabayla sokakdan geçerken beklemek zorunda kalmışdık. Öndeki araba yüzünden. E sokaklar dar olunca böyle oluyordu.

"Sana dedim eve bırakmana gerek yok diye."

"Yoo benim için sorun değil beklerim ben. Hem biliyor musun ben bu sokakların böyle dar olmasını seviyorum."

"Neden?"

"Seviyorum işte. Böyle seni daha fazla görüyorum mesela. Tanışma nedenimiz bu sokaklar mesela. Ve bir sürü şey mesela."

"Yanılıyorsun. Seni burda görmesem de biz tanışacakdık. Sen bize eğitim verecekdin."

"Evet ama ben seni bu sokakda bana bağıran kız olarak hatırlıyorum. Ben sana bu sokakda bana bağıran kız olarak aşık oldum. Şimdi bu sokakların benim için ne ifade etdiyini anlıyor musun?"

O böyle konuşunca bana da bir şeyler oluyordu. Benim de anlam veremediğim.

"Benim için sadece bir sokak."

Ben böyle söyleyince yüzü düşmüşdü. Onu kırıyordum farkındaydım. Bunu bilerek yapıyordum. Ama bu bana niye böyle acı veriyordu? Bunu anlamıyordum işte.

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin