Kafamı masaya yaslayıb öylece oturmuşdum. Hiç bir şey yapmak gelmiyordu içimden. Hatda bugün işe bile gelmek istemiyordum. Bugün cumaydı. Rüzgar iki gün sonra yani pazar gelecekdi. Gerçekden de çok zordu beklemek. Daha şimdiden özlemişdim. Evet belki bana şuan çok iyi davranmıyordu. Çok iyi mi demişdim? Pardon bana çok kötü davransa bile burdaydı.
Hiç yokluğundan iyiydi. Benimleydi. Belki şuan bana eskisi gibi aşık değildi. Ama biliyordum anlıyordum işte hâlâ seviyordu beni. Gözleri ele veriyordu onu. Belki kalbinin en kuytu köşesindeydim ama seviyordu işte. Önemli olan kalbinde olmam değil miydi zaten? Ne fark ederdi ki gerisi.
Biliyorum onu çok kırmışdım çok üzmüşdüm. Haklıydı da şuan bana kötü davranmasında beni sevmiyormuş gibi yapmasında. Çünki bana kırgındı kızgındı. Belki kolay affetmiyecekdi ama bir gün eninde sonunda affedecekdi. İnanıyorum buna. İnanmak istiyorum. Belki de kandırıyordum kendimi. Belki de Rüzgar beni hiç affetmeyecekdi.
Ama hayat bana ikinci bir şans vermişdi. Rüzgarı yeniden karşıma çıkarmışdı. Bu yüzden şimdi iyi düşünmek lazımdı. Hem ne demişler iyi düşün iyi olsun.
İki yıl önceye kadar positiv bir insandım ben. Hep iyi düşünürdüm. Rüzgar hayatıma bir çok şey katdığı gibi bir çok şey de almışdı.Kapım açılınca heyecanla kafamı kaldırdım. Evet aptalcaydı ama işte bir umutdu Rüzgarın oluşuna dair. Ve tabi ki de gelen Rüzgar değildi.
"Hadi Derin yemeye çıkıyoruz."
"Yok Nur ya siz çıkın."
"Ne demek siz çıkın Derin? Hadi bak Rüzgar bey de hazır yokken."
"Yok ya ben aç degilim zaten. Siz çıkın başka zaman çıkarız."
"Emin misin Derin?"
"Evet."
"Peki gelirken sana bir şeyler getirelim mi?"
"Yok canım ya sağol."
"Tamam canım o zama biz çıkdık."
"Tamam canım afiyet olsun şimdiden."
"Teşekkürler."
Yemeye gitmek bile istemiyordum. Benim gibi yemeyi çok seven birisi olarak. Ah Rüzgar beni ne hallere sokdun. Odamda gezinirken camın önüne geldim. Camdan dışarıyı seyr etmeye başladım. Bugün hava yağmurluydu. Eskiden yağmuru hiç sevmezdim ben. Evet Rüzgarın hayatıma katdığı bir diğer şey de buydu. Yağmuru onun sayesinde sevmişdim. Çünki Rüzgarla ilk tanışdığımız gün yağmurlu bir gündü. Tekrar o güne gitdi düşüncelerim. Yüzümdeyse bir gülümseme belirmişdi.
Size kısa olarak tanışma hikayemizi anlatmak istiyorum. Kısa dediyime bakmayın tanışma hikayeleri asla kısa olmaz. Tam üç yıl önceydi ilk tanışmamız. Evden çıkıb universiteye gidiyordum. O zamanlar universite son sınıfdım. Yağumurlu bir Kasım sabahıydı. Daha önce de söylediyim gibi yağmuru hiç sevmediyimden sürekli neşeli olmamın aksine bugün biraz aksiydim.
Sokakda hızlı-hızlı yürüyerek durağa yetişmeye çalışıyordum. İzmirin dar sokaklarını bilirsiniz. Sokağın başında bir araba durmuşdu. Ve ben bu yüzden sokakdan çıkamıyordum. Zaten bugün sinirliydim bir de böyle bir durumla karşılaşınca daha da sinirlendim. Arabanın içine bakdığımda içinde hiç kimsenin olmadığını gördüm. Resmen sokakda mahsur kalmışdım. Daha sonra arabanın önüne bakdığımda önünde birini gördüm.
"Hey arabanı çeksene."
Beni duymamışdı. Bir kere daha bağırdığımda nihayet duymuşdu. Arabanın önünden genç biri kafasını kaldırıb bana cevab vermişdi. İtiraf ediyorum yakışıklı biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizevi Aşk
RomanceHayat da zaten bir mucizeden ibaret diyil midir? Bir de bu mucizeye aşk dahil olursa... Aşksa başlı-başına bir mucizeyse eyer, işte o zaman mucizevi aşk olur...