İtiraf

53 7 12
                                    

Odamda oturub gazetecinin gelmesini bekliyordum. Evet şu büyük röportaj bugün gerçekleşecekdi. Büyük diyorum çünki Rüzgar Yazıcı gibi biriyle röportaj yapmak her gazeteciye nasib olmazdı. Aslında bu sadece benim düşüncemdi. Çünki Rüzgar asla egoist bir insan değildi. İnsanlara eşit davranırdı. Tabi ben hariç. Ama şimdi bu durumda ben kendim kaşınmışdım.

Babaannesiyle olan konuşmasının üstünden sadece bir kaç gün geçmişdi. Geçen şu bir kaç günde iş dışında başka bir şey konuşmamışdık. Beni yine yok sayıyordu. Canımı en çok bu yakıyordu. Sanki sadece sıradan bir çalışanmışım gibi davranıyordu. Sanki hiç eskiden bana aşık olan beni seven adam o değilmiş gibi. Beni azarlaması hiç bu kadar acıtmıyordu. Yok sanılmak dayanılmazdı.

Nurun içeriye girmesiyle kafamı camdan ona doğru döndürdüm.

"Derin Hande hanım gelmiş."

"O kim?"

Şu an Nurun bana bir bakışı var. Pek anlatılacak türden değil.

"Ne demek o kim Derin. Kadınla telefonda konuşdun. İsmini sormadın mı? Gazeteci hani Rüzgar beyle röportaj yapacakdı ya."

"Ha ya hayır tabi ki ismini biliyorum da kafam gitdi işte. Ee nerde?"

"Dışarıda senin odana gönderiyorum. Rüzgar bey gelene kadar."

"Tamam."

Rüzgar kafa bırakmadı ki. Kızın ismini hatırlamamam normal. Nurun odamdan çıkmasından bir kaç dakika sonra odamın kapısı çalınmışdı. Ve sizin de anladığınız üzere içeri Hande hanım girmişdi. Yalnız bir sorun vardı. Bu kız fazla iddialıydı. Yani bir gazeteciden çok sosyetik ve zengin ailenin şımarık kızına benziyordu.

Ayağındakı ayakkabıların marka olduğu her halinden belli oluyordu. Yani ben markayım diye resmen bağırıyordu. Uzun bacakları vardı. Mini elbisesi de fazlasıyla yakışmışdı. Şimdi bu konuda yalan söyliyemem kız bayağı alımlıydı. Kahverengi su dalgası saçlarını açık bırakmışdı. Yüzünde de hafif makyajı vardı. Ha cam gözlüklerini de unutmamak lazım. Böyle dışarıdan hem güzelim hem zekiyim mesajı veriyordu. Ama yemezler canım kız resmen Rüzgarı tavlamak için uğraşmışdı.

"Merhaba Derin hanım. Rüzgar bey yokmuş galiba."

"Hoşgeldiniz. Gelir şimdi."

Ya gelir-gelmez bu ne Rüzgar merakı? Benim bu kadınlardan çekdiyim nedir ya? Nazlı Hande ve bundan sonra kimler çıkacak acaba? Ben kadına tip-tip bakarken o bana sahte gülücükler atıyordu. Sanki ben anlamıyordum onların sahte olduğunu. Gerizekalı ya.

Bir-birimize atdığımız bakışlara Nur sayesinde ara vermişdik. Ama sadece ara vermişdik devam edeceğine adım kadar emindim. Nur Rüzgarın geldiyini haber verince ikimizde ayağa kalkmışdık. Ha bir sorunumuzda buydu. Artık Rüzgar ilk benim odama gelmiyordu. Onun geldiyini Nurdan öyreniyordum. Nedenini bile soramamışdım. Durum bu kadar vahimdi yani.

Hande hanımla birlikde Rüzgarın odasına gitdik. Odaya girdiyimizde Rüzgar Hande hanımı gayet sıcak karşılamışdı. Beni de öyle karşıladığını söylemem pek mümkün değil. Rüzgar kendi masasında Hande hanımsa onun tam karşısında oturmuşdu. Röportaj için her şey hazırdı. Ama Rüzgarın bana bakışından ne anlamam gerektiyini bilmiyordum.

"Bir sorun mu var Derin"? Diye sordu Rüzgar.

"Yoo hiç bir sorun yok."

"O zaman?"

"Ne?"

"Neyi bekliyorsun o zaman? Yani çıka bilirsin."

"Ha şey ee ben sizin asistanınız olduğum için burda olmak benim görevim."

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin