Geçikmek

50 6 15
                                    

Ben içimde Cihanı öldürme pilanlanları yaparken, o bana pis-pis sırıtıyordu. Geldiyimiz öylen yemeyiydi ama benim için zehire dönüşmek üzereydi. Yemeyin fazlaca gergin geçeceyi mesajını şimdiden alıyordum. En azından benim için öyle olucakdı. Gözlerim bir Cihana bir Rüzgara kayıyordu. Cihan bu yemekden fazlaca eylenecekdi, o belliydi. Ama Rüzgar için aynı şeyi söyliyemeyeceğim. Çünki yüzünde soğuk bir ifade barındırıyordu.

Yemek siparişlerimizi verirken biraz olsun rahatlamışdım. Cihanla ben makarna siparişi verirken Rüzgar balık tercih etmişdi. Yemekler geldikden sonra konuşmaya da başlamışdık. Başlamışdılar desem daha doğru olacakdı, çünki ben sadece izliyordum.

"Siz Derinle eski arkadaşsınız değil mi?" Diye Cihan sordu Rüzgara.

"Evet eski arkadaş. Siz?" Bana imalı bir bakış atarak cevabladı Rüzgar da.

"Ben ne?" Ne sorduğunu biliyordu Cihan. Zekiydi tabi ki. Ama insanları kıvrandırmakdan zevk alıyordu sanki. Ama o daha Rüzgarı tanımıyordu.

"Derinle deyiyorum. Siz de eski arkadaş mısınız?"

"Arkadaş? Eski olduğumuz doğru. Ama arkadaşdan öte bizim Derinle olan bağlılığımız."

Hafif bir öksürük krizi tutmuşdu beni. Ne yapmak istediyini anlıyordum da. Ama bu doğru yol değildi. Rüzgarı birazcık tanıyorsam bu doğru değildi.

"Anladım." Dedi soğuk ve hayal kırıklığına uğramış bir sesle Rüzgar.

"Derin benim için arkadaşdan hep bir adım ötede."

"Konuyu mu deyiştirsek artık?" Diye ben de müdahile etdim konuya.

"Neden konuşuyoruz işte. Hem aşk olsun Derin sana. Rüzgar beyden bana bahs etmişdin. Hem de bayağı. Ama benden hiç bahs etmemişsin Rüzgar beye."

Bu Cihan gerçekden bir dayağı hak ediyordu. Bir tutamadı çenesini. "Cihan'cığım iş mi konuşsak biraz da?"

Ben ona gözlerimle susmasını işaret ederken o hâlâ gülüyordu. Ama bunlar benim için daha başlangıçdı. Çünki Rüzgarın Cihana sorduğu soruyla bu yemeye geldiyime bin pişman olmuşdum.

"Benden bahs etmesine şaşırdım. Beni pek sevmezdide Derin. Emin misiniz benden bahs etdiyine?" Bir de beni yok sayarak konuşuyordu Rüzgar. Bu daha çok sinirlendiriyordu.

"Eminim tabi ki. İnsan birinin ismini aylarca duyunca unutamıyor haliyle."

"Aylarca mı?"

Çalan telefona ilk kez şükürler etmişdim. Kurtarıcımdı o telefon benim. Ama aynı şey Cihan için geçerli değildi. Rüzgar konuşmak için masadan kalkınca sinirli bakışlarımı Cihana döndürmüşdüm.

"Sen manyak mısın?"

"Bilmem ola bilir." Serseri bir tavırla cevabladı Cihan.

"Ya sen ne yapıyorsun?"

"Ne yapıyor muşum?"

"Cihan delirtme beni. Bak Rüzgarı yemeye davet etmişsin tamam ama niye ona her şeyi anlatmaya çalışıyorsun?"

"Senin yapamadığı yapıyorum ben sadece. Anlat ona her şeyi. Söyle Rüzgara onu sevdiyini."

"Bunu asla yapamayacağımı biliyorsun."

"Evet bu yüzden de ben yardımcı oluyorum."

"Olma. Lütfen bu konuda bana kimse yardımcı olmasın."

"İyi kendi-kendini yemeye, acı çekmeye devam et."

Susmuşduk ikimizde. Biliyordum benim için yapıyordu. Çünki biliyordu ki ben asla Rüzgara onu sevdiyimi söyliyemiyeceğim. Cesaretsizliyim ve aptal gururum yüzünden. Gururum yüzünden bir kez kayb etmeme rağmen akıllanmamışdım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Rüzgarın masaya gelmesiyle dolan gözlerimi gizlemeye çalışdım.

Mucizevi AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin