Şirketde her kes harıl-harıl çalışıyordu. Tabi buna ben de dahil. İki ay sonra otelin açılacak olması her kesi bu tempoda çalışmaya teşvik etmişdi. Bir de patron Rüzgar olunca hız kesmeden çalışıyorduk. Rüzgarla bizim durumumuza gelecek olursak değişen pek bir şey yok. Yani askıya alınmış gibiydi. İşler yüzünden pek farklı bir şey konuşamıyorduk. Hatda Rüzgar bazen gec saatlere kadar şirketde kalıyordu.
Bazen bende onunla kalarak ona yardım etmek istiyordum. Belki böylece konuşmuş da olurduk. Ama buna pek cesaretim yokdu açıkcası. Nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Ne söyleyeceğimi de. Bu yüzden durumumuz olduğu gibi kalıyordu. Ne o bir adım atıyordu ne ben. Ondan bir adım beklemek hataydı. Çünki haksız taraf bendim. Ben bir adım atmalıydım.
Dosyalardan kafamı kaldırıb sadece iki dakikalık daldığım düşüncelerimden yine telefon sesiyle ayrılmışdım. Yalnız bu sefer beklediyim telefondu. Arayan Sinemdi ve benim acilen ona kendimi aff etdirmem lazımdı.
"Derin sana çok kırgınız bu sefer. Öyle kolay-kolay kendini aff etdiremezsin."
Daha telefonu açar-açmaz bu lafları duyduysam demek ki işim gerçekden çok zor.
"Ama Sinem..."
"Ayy sakın bana bahaneler uydurma Derin. İşin mi vardı? Kesin öyledir değil mi?"
"Evet ya işte iki ay sonra otel açılacak. E bu sebebden fazlasıyla çalışıyoruz."
"Sana fazlasıyla sinirliyim Derin. Tamam işlerin olduğuna inandık diyelim. Peki Cihan? Ya Cihan geldikden sonra biz resmen unutulduk. Zeynebin kuzeni ama sen ondan fazla görüyorsundur."
"Ama Cihanla da beraber çalışıyoruz."
"Neyse Derin seninle daha fazla uğraşamıyacağım. Gelmek istersen eyer tabi müsaitsen biz Edaya gelinlik bakmaya gidiceğiz."
"Ayy aşk olsun. Tabi ki de isterim. Ne zaman gidiyoruz?"
"Bugün öyleden sonra."
"Bugün mü?"
"Evet noldu gelemiyor musun?"
"Yani pazar gitsek ya?"
"Unutdun değil mi?"
"Neyi?"
"Bu pazar Edanın doğum günü. Onu kutluyucağız."
Ya ben onu tamamen unutmuşum. "Ha doğru ya."
"Yaa. Seni bir güncellemek lazım. İzin al işte bugün gidelim."
"Hmm tabi. Rüzgar da kesin verirdi."
"Ya kızım Rüzgar bu niye vermesin. Bir de sana yani."
"İşte ben olduğum için vermez canım."
"Ayy abartma Derin."
"Ya kızım abartmıyorum bu manyak izin vermez biliyorum." Diyerek kafamı arkaya çevirmişdim ki küçük çaplı bir şok yaşamış ola bilirim. Ve talihsizlik beni yine bulmuşdu karşımda gördüyüm kişiyle.
"Ya izin verer. Sen git bir izin al."
"Tamam canım sonra konuşuruz."
"Tamam hadi."
Telefonu kapadıkdan sonra ayağa kalkmışdım. Yüz ifademi masumlaşdırmaya çalışarak konuşdum.
"Buyurun Rüzgar bey. Bir şey mi istemişdiniz?"
"Yoo ben değil ama yakında biri bir şey istiyecek." Dedi gülerek.
Bir şey diyemedim. O da zaten çekib gitmişdi. Duymuşdu beni kesin. İzin verme ihtimali düşükken şimdi sıfıra yendi. Ve bu yine benim sayemdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizevi Aşk
RomanceHayat da zaten bir mucizeden ibaret diyil midir? Bir de bu mucizeye aşk dahil olursa... Aşksa başlı-başına bir mucizeyse eyer, işte o zaman mucizevi aşk olur...